Blog

May1

2024 Nisan Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AvarlarDenisovalıEmevilerHerculaneumHomo Longiİsa SofiKocabaşPlatonPompeiiViking



2024 Nisan Ayında Öne Çıkan 10 Arkeoloji Haberi

Kaçırmış olanlar için 2024 yılının Nisan ayında, Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken arkeolojik keşifleri bu listede derledik.

 

www.arkeofili.com

 

10- Yarık Damaklı Bir Adamın Ağzında Sıradışı Bir Protez Bulundu

Polonya’daki arkeologlar, 300 yıl önce yarık damaklı bir adamın kalıntılarıyla birlikte bu sorun için üretilen ilginç bir protez buldu.

 


 

Adamın sert bir damağı olmadığını ve damak protezinin burun boşluğuna nasıl oturduğunu gösteren kafatası. C: Anna Spinek et al. 2024.

Arkeologlar Polonya’da türünün ilk örneği olan bir tıbbi protez keşfettiler: damak yarığı olan bir adamın bu rahatsızlıkla daha rahat yaşamasına yardımcı olan yaklaşık 300 yıllık bir ürün. Modern cerrahiye erişimi olmayan ve 50 yaş civarında ölen 18. yüzyıl adamı, bu durumla başa çıkmanın başka bir yolunu bulmuştu: burun boşluğuna sığacak şekilde yün ve değerli metallerden yapılmış bir protez. Arkeologlar protezi çıkardıklarında, daha sonra yün olarak tanımladıkları fiber yastığın sarı (muhtemelen altın) ve yeşil (muhtemelen bakır) lekeler içerdiğini fark ettiler. Yün yastığın, kumaşa nüfuz edebilecek salgıları bloke ederek enfeksiyonları önlemeye yardımcı olmak için ince bir bakır ve ardından altın tabakasıyla kaplanmış olması muhtemel.

9- İsa Sofi Türbesi’ndeki Şamanik Çizimler 18. Yüzyıla Ait Çıktı

Bilecik’te, Osmanlı’nın uç beyi İsa Sofi adına inşa edilen türbede keşfedilen şamanik çizimlerin 18. veya 19. yüzyıla tarihlendiği anlaşıldı.

 

17 denizin birleştiği yerde tasvir edilen gemi motifi. C: Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi

Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Borcak köyünde yer alan İsa Sofi türbesi’nde önceki yıllarda başlatılan tadilat sırasında, üstteki sıvanın kazınması ile ortaya çıkan bezemeler, Gök Tanrı inancını yansıtan duvar resimleri, bu inanca yönelik anlayışların resmedildiği çok önemli bir belge niteliği taşıyor. Söz konusu bezemelerin yapım tarihi hakkında iki farklı iddia ağır basıyor. Bunlardan ilki; Osmanlı Devleti’nin kuruluş aşamalarına katkıda bulunan, Osman Gazi’nin kumandanlarından biri olan İsa Sofi’nin beraberinde getirdiği kişilerin Orta Asya Şamanizm geleneğinin etkisiyle bu motifleri türbeye işlemiş olabileceği yönünde. İkinci iddia ise motiflerin 20. yüzyıl başlarında, yakın bölgede yaşayan kişi veya kişilerce yapılmış olabileceğini öne sürüyor. Şimdi ise sıva numunesinin içindeki hayvansal kökenli kıl numunesinden yola çıkılarak yapılan radyokarbon analizi, bunların 18. veya 19. yüzyıla tarihlenebileceğini gösterdi.

8- Denisovalılar, 150.000 Yıllık ‘Ejderha Adam’ ile İlişkili Çıktı

Araştırmacılar, soyu tükenmiş akrabamız gizemli Denisovalıları erken insan türü olan Homo longi’ye bağlayabilecek yeni kanıtlar buldu.

 

Bilim insanlarının hakkında çok az şey bildiği erken insanlar olan Denisovalılardan genç bir kadının portresi. C: Maayan Harel

Denisovalılar dünya üzerinde yaşamış olan ve fosilleri bulunması en zor insan gruplarından biri olmayı sürdürüyor. Ancak son zamanlarda bilim insanları, Denisovalıların ait olabileceği tür için güçlü bir adayın yerini belirledi. Kuzeydoğu Çin’deki Harbin’den gelen Homo longi veya “Ejderha Adam” fosili, modern insanınki kadar büyük bir kafatasına ve narin elmacık kemiklerine sahip düz bir yüze sahip, neredeyse bütün bir kafatasından oluşuyor. Tarihlendirme, bunun en az 150.000 yaşında olduğunu gösteriyor. Çin Bilimler Akademisi’nden Prof Xijun Ni, “Artık Denisovalıların Homo longi türünün üyeleri olduğuna inanıyoruz. Homo longi, geniş bir burun, gözlerinin üzerindeki kalın kaş çıkıntıları ve büyük diş yuvalarıyla biliniyor” diyor.

7- Vikingler Lonca Kabulü için Dişlerini Oymuş Olabilir

Vikingler döneminde, bir adamın bir tüccar loncasının parçası olup olmadığını anlamanın kesin bir yolu olabilir: dişlerine bakmak.

 

Viking tüccarları olduğu düşünülen bazı kişilerin dişlerinde yatay oluklar görülüyor. C: SHM/Lisa Hartzell

Viking iskeletleri arasındaki kasıtlı vücut değişiklikleri üzerine yapılan yeni bir analize göre, ticaret işine giren erkekler, dişlerinin yatay oyuklarla işaretlendiği ve böylece bir tür profesyonel kardeşliğe üye olduklarının sinyalini veren tuhaf bir kabul töreninden geçmiş olabilirler. Araştırmacılar, dişlerinde garip oluklar olan iskeletlerin tam olarak ne anlama geldiğini kesin olarak söylemenin mümkün olmadığını, ancak çentikli dişlerin yalnızca erkeklerde bulunduğunu ve vakaların büyük çoğunluğunun İsveç’in doğu kıyısındaki Gotland adasındaki önemli ticaret alanlarından geldiğini belirtiyor. Dolayısıyla diş törpüleme geleneğinin daha büyük profesyonel tüccar gruplarının ticari faaliyetleriyle bağlantılı olabileceğini teorileştiriyorlar.

6- Arabistan’daki İnsanlar 7.000 Yıl Önce Bir Lav Tünelinde Yaşıyordu

Suudi Arabistan’daki bir lav tünelinde yapılan analiz, insanların orada en az 7.000 yıl önce yaşadığını ortaya koyuyor.

 

Araştırmacılar Suudi Arabistan’daki geniş Umm Jirsan lav tüneli sistemini araştırıyor. C: Green Arabia Project

Araştırmacılar, Umm Jirsan adı verilen lav tünelinin, Medine’nin yaklaşık 125 kilometre kuzeyinde, Harrat Khaybar adlı volkanik bir alanda bulunduğunu söylüyor. Burada kumaş parçaları, işlenmiş ahşap parçaları, evcilleştirilmiş hayvanların kayalara yapılmış tasvirleri ve dokuz insana ait iskelet kalıntıları gibi birçok şey bulundu. Bulgular, radyokarbon tarihlemesi ve optik olarak uyarılmış lüminesans tarihlemesine göre, insanların lav tünelini en az son 7.000 yıl önce ve muhtemelen 10.000 yıl öncesine kadar iskan ettiğini gösteriyor. Lav tüneli kalıcı bir yerleşim yeri olarak hizmet etmemiş gibi görünüyor. Bunun yerine, muhtemelen hayvancılık rotaları üzerinde yer alan ve çobanlar ve hayvanları için gölge ve suya erişim sağlayan bir alan olarak hizmet vermiş gibi görünüyor. 

5- Antik DNA ile Avarların Sosyal Yaşamı Ortaya Çıkıyor

Bilim insanları, Avar toplumunun akrabalık bağlarını ve sosyal uygulamalarını ortaya çıkarmak için antik DNA’yı ve tarihsel bağlamı kullandı.

 

Macaristan’ın Rákóczifalva bölgesinde atla birlikte gömülen bir erkek (MS 8. yüzyıl). Genç yaşta ölen bu erkek birey, soyağacı 4’ün 2. kuşağına mensup olup, bu akrabalık biriminin kurucusunun oğullarından biriydi. C: Institute of Archaeological Sciences, Eötvös Loránd University Múzeum, Budapest, Hungary

DNA araştırması, yaklaşık 1.500 yıl önce Orta ve Doğu Avrupa’nın çoğunu yöneten gizemli bir grup olan Avarlar adı verilen savaşçı bir halkın yaşam tarzına ışık tutuyor. Araştırmacılar, Avar kadınlarının erkeklerden daha çeşitli DNA geçmişlerine sahip olduğunu keşfetti. Ayrıca erkeklerin anne ve babalarıyla birlikte gömüldüğünü ancak kadınların ebeveynlerinin aynı mezarlıkta bulunmadığını da buldular. Bu, Avar kültürünün, kadınların evlendikten sonra topluluklarını terk ettiği ve yeni kocalarının topluluğuyla birlikte veya yakınına taşındığı ataerkilliği uyguladığı anlamına gelir. Çalışma aynı zamanda Avar halkının hayatları boyunca tek bir partnerle kalmadığını da ortaya koyuyor. Günümüz standartlarına göre skandal gibi görünse de ekip, aynı ailede, her birinin aynı kadın partnerden çocuğu olan birden fazla erkek vakası keşfetti.

4- İspanya’da Dik Olarak Gömülü 1.000 Yıllık Emevi Kılıcı Bulundu

İspanya’da dik bir şekilde gömülü halde bulunan 1.000 yıllık ‘excalibur’ kılıcı, bölgenin zengin İslam tarihini yansıtıyor.

 

Demirden yapılmış ve kabzası bronzla kaplanmış olan kılıç nispeten kısa olup yaklaşık 45 cm uzunluğunda. C: Valencia City Council Archaeology Service

1994 yılında Valencia’da keşfedilen demir bıçağın Emevi Halifeliği’nin İber Yarımadası’nı kontrol ettiği 10. yüzyıla tarihlendiği belirlendi. Araştırmacılar, İspanya’da gün ışığına çıkarılan ve Kral Arthur’un efsanevi kılıcından esinlenerek “Excalibur” lakabı verilen kılıcın 1.000 yıldan daha eski olduğunu söylüyor. Arthur efsanesinde “Excalibur”, genç Arthur onu çıkararak Britanya kralı olma hakkını kazanana kadar sihirli bir şekilde bir taşa saplanmış bir kılıçtı. Otuz yıl önce, İspanya’nın doğu kıyısındaki Valencia’daki araştırmacılar, benzer bir pozisyonda (bir arkeolojik alanda dik olarak gömülmüş) bir silah ortaya çıkardılar ve ona Excalibur takma adını verdiler.

3- Pompeii’de Yeni Kazılan Freskli ‘Siyah Oda’yı Görün

MS 79 yılında Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu gömülen Pompeii’de yapılan yeni kazılarda çarpıcı sanat eserleri ortaya çıkarıldı.

 

Fresklerden birinde tanrı Apollon, Truva rahibesi Cassandra’yı baştan çıkarmaya çalışırken tasvir edilmiş. C: BBC/Tony Jolliffe

Büyük bir ziyafet salonunun yüksek siyah duvarlarında Troyalı Helen gibi efsanevi Yunan figürleri tasvir edilmiş. Odanın neredeyse bütün haldeki mozaik zemini ise bir milyondan fazla ayrı beyaz fayanstan oluşuyor. ‘Siyah Oda’nın duvarların sade rengi, muhtemelen gün batımından sonra eğlence sırasında kullanılan lambaların duman isini gizlemek için seçilmişti. Parıldayan lamba ışığında resimler neredeyse canlanıyor olmalıydı. Odaya iki adet parçalı fresk hakim. Fresklerden birinde tanrı Apollon, rahibe Cassandra’yı baştan çıkarmaya çalışırken görülüyor. Efsaneye göre Cassandra’nın Apollon’u reddetmesi, kehanetlerinin göz ardı edilmesine neden oldu. Trajik sonuç, Prens Paris’in güzel Helen ile tanıştığı ikinci resimde anlatılıyor.

2- Platon’un Mezarı, Herculaneum’da Bulunan Papirüs ile Ortaya Çıktı

Herculaneum’da yanmış olarak bulunan bir papirüsün okunması, antik filozof Platon’un tam mezar yerini ortaya çıkardı.

 

Papirüs parçaları çeşitli teknikler kullanılarak ayrıntılı olarak incelendi. C: D.P. Pavone (CNR-Institute of Culturale Heritage/Biblioteca Nazionale di Napoli

Vezüv Yanardağının patlamasıyla küllere gömülen kentte bulunan papirüs iyi durumdaydı ancak büyük ölçüde kararmıştı ve bu nedenle neredeyse okunamaz haldeydi. Farklı teknikler kullanan araştırmacılar, yanmış papirüsten 1000’den fazla kelimeyi çıkarmayı başardılar; bu da metnin tamamının yaklaşık yüzde 30’una denk geliyor. Antik papirüsü analiz ettikten sonra araştırmacılar, ünlü filozofun mezarının Museion olarak bilinen, Musalara adanmış bir tapınağın yakınındaki özel bir bahçe olduğunu belirlediler. Kömürleşmiş belgede bildirilen diğer ayrıntılar, Platon’un muhtemelen MÖ 404’teki Sparta istilasının ardından veya Sokrates’in MÖ 399’daki ölümünün ardından Aegina adasında köle olarak satıldığını gösteriyor.

1- Yer Döşemesinde Bulunan İnsan Çenesi Türkiye’den Gelmiş

Denizli’deki travertenlerin içine gömülen ve şimdi Avrupa’da birinin yer döşemesi olan insan çenesi, tarihleme ve tanımlama için incelenecek.

 

İsmini vermek istemeyen bir diş hekimi, çene kemiğini tanıdı çünkü iş yerinde her gün incelediği BT taramalarına benziyordu. C: Kidipadeli75 via Reddit

Bir adam, ebeveynlerinin yakın zamanda yenilenmiş Avrupa’daki evini ziyaret ederken yer karolarından birinde insan çene kemiğinin parçası fark etti. Çene kemiğini, genellikle kaplıcaların yakınında oluşan bir tür kireçtaşı olan travertenden yapılmış bir karoda buldu. Bu özel karo Türkiye’nin Denizli ilindeki bir taş ocağından gelmişti. Burada kazılan travertenlerin 0,7 milyon ila 1,8 milyon yıl önce oluşmuş olması, alt çenenin yakın zamanda ölen bir insana ait olmadığını gösteriyor. Şimdi ise uluslararası bir araştırma ekibi kendisiyle temasa geçti ve karonun incelenmek için kaldırılmasına yönelik bir plan üzerinde birlikte çalışıyorlar.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için