Blog

Ağu19

Alacahöyük’te 2300 Yıllık Gizli Geçit Bulundu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  alacahöyükdingizli geçithattuşahititmabedpoternritüel



Alacahöyük’te 2300 Yıllık Gizli Geçit Bulundu

Yazan:  Tarih: 18 Ağustos 2016
 
Hitit medeniyetinin önemli merkezlerinden, Türkiye’nin “ilk milli kazı alanı” unvanına sahip Alacahöyük’teki kazılarda, yaklaşık 2300 yıllık gizli geçit bulundu.

İlk olarak 1907 yılında Osmanlı arkeoloğu Makridi Bey tarafından kazı çalışmalarının yapıldığı Alacahöyük’te, daha sonra 1935 yılında Atatürk tarafından kazılar tekrar başlatılmıştı.

Alacahöyük’te günümüzde hala devam eden kazılarda bu yıl ise 2014’te açığa çıkarılan bir mabette çalışmalar devam ediyor. Eylül ayına kadar sürmesi beklenen kazılarda son olarak mabede açılan gizli bir geçit ortaya çıkarıldı. Dini bir işlevi olduğu tahmin edilen tünelin şimdiye kadar 23 metresi açığa çıktı.

Ankara Üniversitesince yürütülen Alacahöyük arkeolojik kazı çalışmalarına başkanlık yapan Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu, Hititlerin başkenti Hattuşaş’ta birden fazla gizli geçidin bulunduğunu belirtti ve şöyle dedi;

“Bulduğumuz bu yeni poternle (gizli geçit), Alacahöyük’te de birden fazla poternin varlığı ortaya çıktı. Şu anda kazı çalışmalarımızı sürdürüyoruz ancak henüz sonuna ulaşamadık. Mabede açılan kapıdan başladık, surların sonuna doğru şehrin dışına çıkacak şekilde açmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 2300 yıllık bir potern. Şu ana kadar 23 metre uzunluğa ulaştık. Uzunluğun daha da artacağını düşünüyoruz. Burada daha önce ortaya çıkarılan potern gibi uzun bir geçide benziyor. Hem kazı ve hem temizlik çalışmalarımız devam ediyor. Sonunda ne çıkacak göreceğiz. Potern, hiç şüphe yok ki şehrin kalesinin üzerine oturmuş ve içine doğru girmiş. Buradaki mabette önceki yıllarda çivi yazılı bir tablet bulmuştuk. Tablette, kral, rahiplere bir törende ne yapacaklarını sırasıyla anlatıyordu. Mabede açılan bu gizli tünelin de belki bir kutsal işlevi olabilir.”

Gizli geçidi “heyecanlandıran bir buluş” olarak nitelendiren Çınaroğlu, “Bu sezon ağırlığımızı buraya verdik. Bu geçit, Hitit mimarlığı açısından büyük bir keşif. Bu sene meslek hayatımdaki 55. yılım, bir potern bulacağımı hiç düşünmemiştim ama oldu.” dedi.

Alacahöyük’te, Eski Tunç Çağı’nın çok güçlü bir iskanı bulunduğunu belirten Çınaroğlu, “Bu iskanın en güzel eserleri, sözde Hitit güneş kurslarının çıktığı, Hititlerden 350-400 yıl öncesine ait Hatti dönemidir. Buradan sonra o tabakada çalışmaya başlayacağız çünkü bu topraklarda Eski Tunç Çağı’nın aydınlatılması gereken birçok problemi var. Eski Tunç Çağı’nın üzerine Hitit şehri gelip yerleştiği için bugüne kadar çok kısıtlı alanlarda kazılar yapıldı. Biz bunu geliştirmeye ve daha bilimsel metotlarla o döneme ulaşmaya çalışacağız.” ifadelerini kullandı.

Alacahöyük

İlk milli kazı olan Alaca Höyük Kazısı, Mustafa Kemal Atatürk’ün desteği ile Dr. Hamit Zübeyr Koşay başkanlığında 1935 yılı 22 Ağustos günü başlamıştır. 1948 yılına kadar kesintisiz devam eden kazılar Eski Tunç Çağı Hatti dönemine tarihlenen kral mezarları ile bilim dünyasında tanınmıştır. Kazılardan çıkan buluntular dönemin sosyo-ekonomik yapısını yansıttığı gibi Hatti döneminin ulaştığı üstün noktayı göstermesi açısından önemlidir. Yeni dönem Alaca Höyük kazıları ise 1997 yılından itibaren Prof. Dr. Aykut Çınaroğlu başkanlığında devam etmektedir.

Mezopotamya’daki Ur Kral mezarlarının çağdaşı olan Alaca Höyük Eski Tunç Çağ prens ve prenses mezarlarında açığa çıkartılan standartlar, güneş kursları, sisturumlar, altın, gümüş ve tunç kap kacaklar, takılar ve mobilya aksamları, bilim âlemi ve aydın kesimce çok iyi tanınmaktadır. Bunlar arasından özellikle standartlar/güneş kursları yanlış bir algılama ile “Hitit güneş kursları” olarak yaygın bir şekilde anılmaktadır. Hâlbuki bu eserler, Hititlerin Anadolu’ya gelişlerinden yaklaşık 300-350 yıl öncesine, Eski Tunç Dönemine, bir başka deyişle Hatti Çağına aittir. Büyük olasılıkla, Alaca Höyük krali mezarları, Alaca Höyüklü Hatti prens ve prenseslerine ait olmalıdır.

Bu standartlar/güneş kursları başta Ankara Üniversitesi olmak üzere, birçok kuruluşun simgesi haline gelmiştir. Kuzey Kıbrıs Cemaat Meclisi, bir zamanlar Kültür Bakanlığı, Ankara şehrinin mahkeme ile tescilli simgesi, Eti Bisküvileri, Hitit Gıda ve Hitit Seramik bunlardan birkaçıdır.


AA

Arkeofili.com

 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için