Blog

Eyl19

Esrarengiz Tarim Havzası Mumyaları Kimdi?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNAÇinMumyaTarim Havzası



Esrarengiz Tarim Havzası Mumyaları Kimdi?

Binlerce yıl önce ölmüş olmalarına rağmen, Doğu Asya’nın Tarim Havzası’nda kazılan yüzlerce ceset dikkat çekici bir şekilde canlı görünüyor.

 

Zeynep Şoray - www.arkeofili.com

 

Binlerce yıl önce ölmüş insanlara ait bu esrarengiz, son derece iyi korunmuş mumyalar hala açıklamalara meydan okuyor ve tartışmalara yol açıyor.

 

 

Batı Çin’in bir bölgesi olan Sincan’daki Tarim Havzası çevresindeki bunun gibi mezarlıklardan yüzlerce beden çıkarıldı. Tarim Havzası mumyaları olarak bilinen bu insanlar yaklaşık 4.000 yıl önce yaşadı ve antik DNA’ları şaşırtıcı bilgiler verdi. C: Wenying Li, Xinjiang Kültürel Kalıntılar ve Arkeolojik Enstitü

Binlerce yıl önce ölmüş olmalarına rağmen, Doğu Asya’nın Tarim Havzası’nda kazılan yüzlerce ceset dikkat çekici bir şekilde canlı görünüyor. Bu ölüler, uzun zaman önce yaşamış bir kültürün saç stillerini, giysilerini ve aksesuarlarını koruyorlar. Bu nedenle ilk olarak bu insanların binlerce yıl önce şimdiki Çin’e yerleşmiş göçmen Hint-Avrupalılar olduğu düşünülüyordu.

Ancak mumyaların görünüşte mükemmel korunma durumu tek sürprizleri değildi. Modern DNA araştırmaları, korunmuş bedenlerin Tarim Havzası’nın yerlileri olduğunu, ancak genetik olarak yakınlardaki diğer popülasyonlardan farklı olduklarını ortaya çıkardığında, Tarim Havzası mumyaları daha da esrarengiz hale geldi.

Bugün araştırmacılar hala bu insanların kültürel pratikleri, günlük yaşamları ve modern insanlığın dünyaya yayılmasındaki rolleri hakkında sorular soruyor.

Tarim Havzası Mumyaları Nasıl Bulundu?

Günümüzden 4.000 yıl kadar önce havzadaki çeşitli mezarlıklara gömülen doğal olarak mumyalaşmış cesetler ilk olarak 20. yüzyılın başlarında Avrupalı kaşifler tarafından ortaya çıkarıldı. Zamanla, muhteşem kültürel kalıntılarıyla birlikte daha fazla Tarim cesedi ortaya çıkarıldı. Bugüne kadar yüzlerce mumya bulundu. En eski mumyalar yaklaşık MÖ 2.100’e tarihlenirken, daha yeni mumyalar yaklaşık MÖ 500 yılına tarihlendiriliyor.

 

 

Tarim Havzası’nda bulunan en ünlü mumyalardan biri, Xiaohe Güzeli olarak da bilinen Xiaohe Prensesi. Adını cesedinin bulunduğu mezarlıktan alan prenses, kirpiklerine kadar oldukça iyi korunmuş. C: Wenying Li, Xinjiang Kültürel Kalıntılar ve Arkeolojik Enstitü

Gerçekte Tarim Havzası Mumyaları Kimdi?

İlk başta, mumyaların Batılı benzeri kıyafetleri ve Avrupalı benzeri görünümleri, kökleri Avrupa’da olan, belki de Sibirya’daki Tunç Çağı çobanlarıyla ya da şimdiki İran’daki çiftçilerle akraba olan bir Hint-Avrupa göçmen grubunun kalıntıları olduklarına dair hipotezlere yol açtı.

Sarı, kahverengi ve kızıl saçları, büyük burunları vardı ve yün, kürk ya da sığır derisinden yapılmış parlak, bazen de özenli giysiler giyiyorlardı. Bazıları sivri uçlu, cadı benzeri şapkalar takıyordu ve bazı giysiler Batı Avrupa kültürüyle bağları olduğunu düşündüren keçe veya dokuma kumaştan yapılmıştı.

Bazıları ise Keltleri anımsatan ekoseler giymişti, özellikle de Charchan Adamı olarak bilinen mumyanın boyu 1.80’in üzerinde, kızıl saçlı ve dolgun sakallı olup ekose bir etekle gömülmüştü.

Cesetlerin en ünlülerinden bir diğeri de Xiaohe Prensesi ya da “Güzeli” olarak adlandırılan, açık renk saçlı, çıkık elmacık kemikli ve uzun, hala korunmuş kirpikleri olan ve ölürken gülümsüyormuş gibi görünen 3.800 yaşındaki bir kadın. Ölümünde büyük bir keçe şapka, kaliteli giysiler ve hatta mücevherler takmış olsa da, toplumunda nasıl bir konuma sahip olduğu belirsiz.

Ancak 2021 yılında 13 mumyanın antik DNA’sı üzerinde yapılan çalışma, mumyaların Tunç Çağı’nda şimdi çöl olan bölgede yaşayan, komşularının tarım uygulamalarını benimseyen ancak kültür ve genetik olarak farklı kalan izole bir gruba ait oldukları konusunda mevcut fikir birliğine yol açtı.

Bilim insanları mumyaların, Batı Asya’dan Orta Asya’ya göç eden ve modern Avrupalılar ve Amerikan yerlileri ile genetik bağları olan nispeten küçük bir grup eski avcı toplayıcı olan Antik Kuzey Avrasyalıların torunları olduğu sonucuna vardı.

Nasıl Mumyalanmışlardı?

Bu cesetler herhangi bir gömme ritüelinin parçası olarak kasıtlı bir şekilde mumyalanmamıştı. Bunun yerine, dünyanın en büyük çöllerinden biri olan Taklimakan Çölü’nü de içinde barındıran Tarim Havzası’nın kuru ve tuzlu ortamı cesetlerin yavaş yavaş, bazen de çok az çürümesini sağlamıştı. Bölgenin aşırı kış soğuğunun da cesetlerin korunmasına yardımcı olduğu düşünülüyor.

Nasıl Gömüldüler?

Araştırmacılara göre birçok ceset “sığır derisiyle kaplı ve ahşap direkler veya küreklerle işaretlenmiş tekne şeklindeki ahşap tabutlara” defnedildi. Mezar alanlarında efedra bitkisinin bulunması, bunun tıbbi ya da dini bir öneme sahip olduğunu düşündürüyor, ancak bu dinin ne olabileceği ya da bazı mezarların neden ahşap kazıklardan oluşan eşmerkezli halkalar içerdiği hala belirsiz.

 

 

Mumyalanmış cesetler ilk olarak 20. yüzyılın başlarında Avrupalı kaşifler tarafından Tarim Havzası’nda ortaya çıkarıldı. Batılılara benzeyen görünümleri ve giysileri, araştırmacıların bu eski insanların Avrupa’dan gelen göçmenler olduğuna inanmalarına yol açtı, ancak DNA daha sonra bu teoriyi çürüttü. C: Wenying Li, Xinjiang Kültürel Kalıntılar ve Arkeolojik Enstitü

Ne Yiyorlardı?

Mumyaların mezarlıklarında bulunan maskeler, dallar, muhtemelen fallik nesneler ve hayvan kemikleri günlük yaşamlarına ve ritüellerine dair kışkırtıcı bir bakış açısı sunuyor. Kültürleri hakkındaki soruların çoğu cevapsız kalsa da, gömütler diyetlerine ve çiftçi olduklarına işaret ediyor.

Mumyalar arpa, darı ve buğdayla, hatta şimdiye kadar bulunan en eski peynirli kolyelerle gömülmüştü. Bu da sadece çiftçilikle uğraşmadıklarını, geviş getiren hayvanlar da yetiştirdiklerini gösteriyor.

Günlük Yaşamları Nasıldı?

Tarim Havzası sakinleri genetik olarak farklıydı. Ancak defin işlemlerinden peynir yapımına kadar uygulamaları ve o dönemde uzak yerlerde uygulanan teknikleri ve sanatı yansıtan kıyafetleri, diğer kültürlerle karıştıklarını ve onlardan bir şeyler öğrendiklerini, zamanla onların uygulamalarını benimsediklerini ve bunları farklı bir medeniyete dahil ettiklerini gösteriyor.

Araştırmacılar, Tarim Havzası bölgesinin şimdi ıssız olan çölünün bir zamanlar çok daha yeşil ve bol miktarda tatlı suya sahip olmasının da yardımıyla, günlük yaşamlarının geviş getiren hayvan yetiştiriciliğinden metal işçiliği ve sepet yapımına kadar her şeyi içerdiğine inanıyor.

Araştırmacılar ayrıca Tarim Havzası sakinlerinin, kurak çölde Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan İpek Yolu üzerinde kritik bir koridor haline gelecek olan bölgede ticaret yaptıklarına ve diğer insanlarla etkileşime girdiklerine inanıyor.

Ancak arkeologların, kimlerle ticaret yaptıkları, hangi dini inançları benimsedikleri ve toplumlarının sosyal olarak tabakalaşıp tabakalaşmadığı da dahil olmak üzere, bu eski insanlar için günlük yaşamın nasıl olduğu hakkında hala öğrenecekleri çok şey var.

 

Cesetlerin çoğu, bunun gibi tekne şeklindeki tabutlara gömülmüş olarak bulundu ve gömüldükleri yer tipik olarak küreklerle işaretlenmişti. Bu tabutun bir sığır derisiyle kaplı olması, Tarim Havzası insanlarının sığır ve diğer geviş getiren hayvanları yetiştirdiğini gösteriyor. C: Wenying Li, Xinjiang Kültürel Kalıntılar ve Arkeolojik Enstitü

Tarim Havzası Mumyaları Neden Tartışmalı?

Şaşırtıcı bir şekilde korunmuş mumyalar arkeologları uzun zamandır büyülüyor. Ancak Tarim Havzası mumyaları aynı zamanda siyasi parlama noktaları haline geldi. Tarim Havzası, Çin’in Uygur azınlığı tarafından hak iddia edilen günümüz Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yer alıyor. Uygur milliyetçileri mumyaların kendi ataları olduğunu iddia etse de Çin hükümeti bunu reddediyor ve bilim insanlarının mumyaları incelemesine ya da antik DNA’larına bakmasına izin verme konusunda isteksiz davranıyor.

Çin, 2011 yılında bir grup mumyayı, taşınamayacak kadar kırılgan oldukları gerekçesiyle gezici bir sergiden geri çekti. Mumyaların DNA’sıyla ilgili bazı araştırmalar, Çin’in Uygur halkını asimile etme girişimlerini desteklemek için bölgenin farklılığını küçümsemekle eleştirildi. Esrarengiz mumyalar hakkında öğrenilecek daha çok şey olduğu gibi, siyasi ve ulusal semboller olarak gelecekleri de tartışmalı olmaya devam ediyor.


National Geographic. 15 Eylül 2023.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için