Blog

Eki5

Geçmişte Neden Bu Kadar Çok Kadın Cadılıkla Suçlandı?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BüyüCadıKadınOrta Çağ



Geçmişte Neden Bu Kadar Çok Kadın Cadılıkla Suçlandı?

Cadı mahkemeleri, 16. ve 17. yüzyıllarda genellikle Britanya Adaları ve Yeni İngiltere’de kamusal yaşamın önemli bir parçası haline geldi.

 

Sıla Eyler - www.arkeofili.com

 

Kadınların meslekleri, büyücü olduklarından şüphelenilmeleri söz konusu olduğunda onları çok riskli bir duruma sokuyordu.

 

C: Wellcome Collection

Salgınlar, savaşlar ve aşırı soğuk hava koşulları içerisinde erken modern dönem, İngiltere’de insan olmak için pek de iyi bir zaman değildi. Özellikle kadınlar için mücadele edilmesi gereken başka bir tehdit daha vardı: cadılık iddiaları. Peki neden bu karanlık sanatları uygulamakla suçlanan kadınlar erkeklerden sayıca çok daha fazlaydı? Yeni bir çalışma, tarihin tozlu kayıtlarına baktı ve en önemli faktörlerden birinin kadınların meslekleri olabileceğini öne sürdü.

Cadı mahkemeleri, 16. ve 17. yüzyıllarda genellikle Britanya Adaları ve Yeni İngiltere’de kamusal yaşamın önemli bir parçası haline geldi. Ancak, bu süreçte belirgin bir cinsiyet ayrımcılığı söz konusuydu: suçlananların yalnızca yaklaşık yüzde 10 ila 30’u erkek büyücülerden oluşuyordu. Kadın düşmanlığı (mizojini) elbette bu durumun en büyük nedenlerinden biri, ancak Cambridge Üniversitesi’nden Doçent Philippa Carter’ın yaptığı yeni bir analiz bazı taze görüşler sunuyor.

Carter analizi için, 1597 ile 1634 yılları arasında faaliyet göstermiş önde gelen bir İngiliz tıp doktoru ve astrolog olan Richard Napier’in vaka defterlerine başvurdu. Napier’in, kariyeri boyunca yaklaşık 70.000 ayrı muayene gerçekleştirdiği biliniyor ve bunların küçük bir kısmı cadılık ve büyü şüpheleriyle ilgili.

Carter yaptığı açıklamada, “Şikayetler kalp kırıklığından diş ağrısına kadar çeşitlilik gösterse de, vakaların birçoğu bir komşu tarafından büyülendiği endişesiyle geldi. Hastalar Napier’i bu korkuları ve endişeleri için bir destek hattı olarak kullanıyor, ondan yıldızlardan onay almasını veya kendilerini zarardan koruyacak muskalar yapmasını istiyorlardı.” diyor.

Napier’in raporlarında şüpheli cadılardan ismen bahseden 802 hastanın 130’u cadılıkla suçladığı kişinin mesleği hakkında da bilgi vermişti. Ve Carter bu kayıtları analiz ettikçe suçlanan kişiler arasında bazı ortak özellikler ortaya çıkmaya başladı.

Napier’in vaka notları düzenli olarak neredeyse sadece kadınlar tarafından yapılan altı tür işi içeriyordu: gıda hizmetleri, sağlık hizmetleri, çocuk bakımı, ev idaresi, hayvancılık ve mandıracılık.

Bu meslekler, bu işlere sahip olan kadınlara toplum içinde belli bir güç ve aynı zamanda çok fazla sorumluluk getiriyordu. Ve bu da çoğu zaman onlara karşı şüphe duyulmasına yol açıyordu.

Carter bu konu hakkında, “Erken modern dönemde bir ev hanımı hem hayvanların hem de insanların sağlığından sorumluydu. Hem hayvanları hem de insanları tedavi etmek için kullanılan merhemleri ve şurupları yapardı. Bir hayvan tuhaf bir şekilde hastalandığında, bu, o kadının iyileştirme becerilerinin kötüye kullanımı olarak yorumlanabilirdi.” açıklamasını yapıyor.

Carter ayrıca, “Doğal çürüme süreçleri ‘bozulma’ olarak görülüyordu. Bozuk kan, yaraları iltihaplandırır, bozuk süt de kötü peynir yapardı. Kadınların çalışmaları, onları bozulmaya karşı ilk savunma hattı haline getirdi ve bu da onları çabaları başarısız olduğunda cadı olarak etiketlenme riskiyle karşı karşıya bıraktı.” diye ekliyor.

Bu dönemde insan sağlığı ve ebelik özellikle riskli bir işti ve tıpkı bugün de olduğu gibi kadınların egemenliğindeydi. Napier’in 1603 tarihli vakalarından biri, doğum yaptıktan sonra hezeyan (bilincin ve algının kaybolması hali) geçiren 24 yaşındaki Cogenhoe’lu Sybil Fisher’ın hikayesini anlatıyor. Napier’in belirttiği gibi, talihsiz kadının ebelerinden birinin üzerinde bir şüphe bulutu dolaşıyordu.

 

: Napier’in Sybil Fisher vakasında muayenesini kaydettiği defterinden bir sayfa. C: Bodleian Kütüphanesi

Napier’in notlarında Fisher vakası hakkında: “Onun iki ebesi vardı. İlk ebe beceriksizdi, ikinci ebe ise huysuzdu ve ilk olarak çağrılmadığı için kadına müdahale etmeyi reddetti. İkinci ebenin bir cadı olabileceğinden şüpheleniliyordu. Kadın iyi bir doğum yaptı, ancak bir hafta sonra bu nöbetlere yakalandı ve ilk konuşmaya başladığında ikinci ebeden bahsederken: ‘Orada neden siyah tavuğunla uğraşıyorsun?’ ve benzeri sözler söyledi.” İfadeleri yer alıyor.

Carter, suçlanan bu kadınların genellikle yanlış zamanda yanlış yerde olduklarını söylüyor. Carter, “Kadın mesleklerindeki sosyal temas sıklığı, genellikle cadılık şüphelerinin temelini oluşturan anlaşmazlıklara veya yanlış anlamalara bulaşma şansını artırıyordu. Birçok suçlama, sadece bir başkasının talihsizliği sırasında orada bulunmaktan kaynaklanıyordu.”

“Kadınlar genellikle geçimlerini sağlamak için birden fazla gelir kaynağını birleştiriyor ve birkaç hanede birden çalışıyordu: çocuklara bakmak, yemek hazırlamak, hastaları tedavi etmek. Sadece yüksek riskli bir sektörde değil, aynı anda birçok sektörde çalışıyorlardı. Bu da onların aleyhine bir durum yaratıyordu.” diyor.

Carter’ın çalışması, yüzlerce idamdan sorumlu olan cadılık iddiası etrafındaki ahlaki korkuda kadınların neden erkeklerden çok daha fazla rol oynadığına dair bir başka ikna edici neden sunuyor.

Carter analizi hakkındaki sözlerini şöyle tamamlıyor, “Her Cadılar Bayramında bize klişeleşmiş bir şekilde cadıların kadın olduğu hatırlatılır. Tarihsel olarak ‘kadın işi’nin riskliliği bunun nedeninin bir parçası olabilir.” 


IFL Science. 19 Eylül 2023.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için