Blog

May25

Hala Sultan Tekke Köyü, Önemli Bir Tunç Çağı Merkeziydi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Hala Sultan TekkesiKıbrısTicaretTunç Çağı



Hala Sultan Tekke Köyü, Önemli Bir Tunç Çağı Merkeziydi

Araştırmalar, Akdeniz’deki uluslararası ticaretin ilk döneminde bu Tunç Çağı kentinin önemini doğruluyor.

Sıla Eyler - www.arkeofili.com

Kıbrıs’taki Hala Sultan Tekke köyü, bakır kaynakları ve korunaklı konumu nedeniyle Geç Tunç Çağı’nın önemli ticaret merkezlerinden biri oldu.


Şehrin atölyelerinden birinden bakır cürufu. C: T. Burge

Kazılar, Kıbrıs’taki Hala Sultan Tekke köyünün talep gören bakıra sahip olması ve korunaklı konumu sebebiyle Geç Tunç Çağı’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldiğini gösteriyor.

Araştırmalar, Akdeniz’deki uluslararası ticaretin ilk döneminde bu Tunç Çağı kentinin önemini doğruluyor.

Göteborg Üniversitesi Tarih Çalışmaları Bölümü’nde fahri profesör ve kazıların lideri Peter Fischer, “Hala Sultan Tekkesi’nde çok miktarda ithal çanak çömlek bulduk. Aynı zamanda altın, gümüş, fildişi ve yarı değerli taşlardan yapılmış lüks mallar da bulduk. Bu da şehrin bakır üretiminin yüksek talep gören bir ticaret malı olduğunu gösteriyor.” diyor.

İsveç Kıbrıs Keşif Kampanyası, adanın arkeolojik tarihinin haritasını çıkarmak için 1927’de başlayan bir araştırma projesi. Peter Fischer liderliğindeki en son kampanya, Kıbrıs’ın güney kıyısında, Larnaka kenti yakınlarındaki Hala Sultan Tekkesi bölgesinde düzenlendi. Kampanya 2010 yılında başladı ve 13 sezon devam etti. Kazılar şehrin en az 25 hektarlık bir alanı kapsadığını ve 14 hektarlık alanı kapsayan şehir merkezinin surlarla çevrili olduğunu gösterdi. Araştırmacılar sonucunda bu dönemden kalma nesnelerin daha da geniş bir alana dağılmış olduğu bulundu.

Peter Fischer, “Yaptığımız araştırmalar ve kazılar Hala Sultan Tekkesi’nin sanıldığından daha büyük olduğunu; 25 ila 50 hektarlık bir alanı kapladığını ve o dönemin standartlarına göre büyük bir şehir olduğunu gösteriyor. Genellikle bu dönem ve bölgedeki yerleşimler yalnızca birkaç hektarı kaplıyor.” diyor.

Sardinya (1), İtalya (2), Girit (3), Yunanistan (4), Türkiye (5), İsrail (6), Mısır (7), Irak (8); boncuklu kolye ve bokböceği (II. Ramses) Mısır, Afganistan ve Hindistan’dan (9) Hala Sultan Tekkesi’nde bulundu. C: Göteborg Üniversitesi

En Büyük Bakır Üreticisi

Kıbrıs Tunç Çağı boyunca Akdeniz çevresindeki en büyük bakır üreticisiydi. Kalay ile alaşımlanan bakır metali demir kullanılmaya başlanmadan önce döküm aletleri, silahlar ve mücevherler için kullanılan tunç yapımının temelini oluşturdu.

Peter Fischer, “Ergitme fırınları, döküm kalıpları ve kömür kırıntılarını kapsayan kalıntılar şehirde yoğun bakır üretimi olduğunu gösteriyor. Bakırın çıkarıldığı cevher, şehre yakınlarda bulunan Troodos Dağları’ndaki madenlerden getirildi. Cevheri işleme sırasında imalathaneler çok fazla is üretiyordu. Bu sebeple imalathaneler şehrin kuzeyine yerleştirildi. Böylece çoğunlukla güneyden esen rüzgarlar isi ve pis kokuyu şehirden uzaklaştıracaktı. Bugün bu üretim sürecini kullanmak arsenik, kurşun ve kadmiyum gibi atık ürünleri ortaya çıkardığı için imkânsız. Ancak o zamanlar insanlar bu sürecin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.” diyor

Büyük Miktarlarda İthal Mallar

Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’deki merkezi konumu ve iyi korunan limanı, Hala Sultan Tekkesi’ndeki canlı ticaret hayatı için son derece elverişli koşullar yarattı. Bölgede günümüz Yunanistan, Türkiye, Orta Doğu ve Mısır gibi komşu bölgelerden çanak çömlek, mücevher ve diğer lüks ürünleri içeren büyük miktarlarda ithal mallar bulundu. Bunun yanı sıra uzak mesafeli yerler olan Sardinya, Baltık Denizi bölgesi, Afganistan ve Hindistan’dan da yapılan ithalatlar vardı.

Bu buluntular şehrin milattan önce 1500 ila 1150 dönemlerinde en büyük ticaret merkezlerinden biri olduğunu ve bölgedeki uluslararası ticaretin ilk döneminde büyük önem taşıdığını gösteriyor.

Hala Sultan Tekkesi’nin drone fotoğrafı. Ön planda kazılan şehir mahalleleri (CQ1-4), arka planda mezarlık (Alan A), Kuzeydoğuda Larnaka Tuz Gölü, Arka planda Akdeniz ve Tuz Gölü ile Akdeniz arasındaki Larnaka uluslararası havaalanı. C: Journal of Archaeological Science

Şehirde bakıra ek olarak çok rağbet gören mor boyalı dokumalar da üretiliyordu. Boyarmadde, mor boyayı mukusunda üreten murex cinsi dikenli deniz salyangozundan çıkarılıyordu. Şehir ayrıca insan, hayvan ve bitkilerin karakteristik boyalı motifleriyle çanak çömlekler üretti, ihraç etti. Araştırmacılar bu boyalı motiflerin arkasındaki sanatçıyı “Hala Sultan Tekke ressamı” olarak adlandırıyor.

Peter Fischer, “Çok sayıda çanak çömlek buluntusunun harika olan yanı, Akdeniz ve ötesindeki meslektaşlarımıza yardımcı olabilmemiz. Bu dönemde hiçbir çanak çömlek hayranlıkla bakılan Kıbrıs çanak çömleği kadar yayılmadı. Daha önce tarihlendirilmesi zor olan diğer ithal çömleklerle aynı katmanda tarihlendirebileceğimiz yerel olarak yapılmış çömlekler bularak bunları diğerleriyle eşleyebiliriz. Ve meslektaşlarımızın buluntularını tarihlendirmelerine yardımcı olabiliriz.” diyor.

Ticaret 500 Yıl Boyunca Gelişti

Bu Tunç Çağı şehrinin adı, keşif ekibinin bölgeye başlangıçta -şu anda kazı alanının yakınlarında olan-Hala Sultan Tekkesi camisinin adını vermesinden geliyor. Şehirde ticaret neredeyse 500 yıl boyunca gelişti. Ancak Akdeniz çevresindeki diğer birçok gelişmiş Tunç Çağı uygarlığı gibi Hala Sultan Tekkesi de milattan önce 1200’den hemen sonra çöktü. Uygarlıkların çöküşü konusunda yaygın olan hipotez, “Deniz Kavimlerinin” bu zamanlarda Doğu Akdeniz’i işgal ederek şehirleri yok ettiği ve Tunç Çağı medeniyetlerini sona erdirdiği yönündeydi.

Peter Fischer, “Geçmişte ‘Deniz Kavimleri’nin’ çöküşlere tek açıklama olduğu düşünülüyordu. Son yıllardaki araştırmalarımız bu açıklamaya daha fazla detay verdi. Örneğin Anadolu (günümüz Türkiye’si), Suriye ve Mısır’da bu döneme ait yazılı kaynaklar bulunuyor. Kaynaklarda salgın hastalıklardan, kıtlıklardan, devrimlerden ve işgalci hakların savaş faaliyetlerinden bahseden yeni yorumlar var. Ayrıca araştırmalarımız iklimdeki bozulmanın da medeniyetlerin çöküşüne katkıda bulunduğunu gösteriyor. Bütün bunlar bir domino etkisi oluşturmuş olabilir. Sonuç olarak daha iyi yaşam koşulları arayışındaki insanlar Orta Akdeniz’den güneydoğuya doğru hareket ederek günümüz Yunanistan’ındaki, Kıbrıs’taki ve Mısır’daki kültürlerle çatışmaya girmiş olabilir.” diye bitiriyor.


University of Gothenburg. 16 Mart 2023.

Makale: Fischer, P. M. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için