Blog

Ağu27

Mısır’ın İlk Firavunu Kimdi?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AbidosAntik MısırFiravunNarmer



Mısır’ın İlk Firavunu Kimdi?

Horus’un başındaki Mısır’ın çifte tacı, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın taçlarını birleştirir. MÖ 1850-1700, geç Orta Krallık, alçı üzeri elektrum.

Selin Kutlubaş - www.arkeofili.com

5.000 yıl önce Kuzey Afrika’da, bugün Narmer olarak bilinen hırslı bir kral, iki ülkeyi dünyanın ilk büyük devleti olan Mısır’da birleştirdi.


Düşmüş düşmanlarını inceleyen Narmer, Mısır Müzesi’nde bulunan ve MÖ 3100 yılına tarihlenen Narmer Paleti üzerinde Aşağı Mısır’ın kırmızı tacını takmış olarak tasvir ediliyor.

5.000 yıl önce, bugünkü gibi tek bir Mısır ulusu yoktu. Onun yerine binyıllar boyunca olduğu gibi güneyde Yukarı Mısır ve kuzeyde Aşağı Mısır olmak üzere iki ülke vardı. Her iki krallıktan da farklı gelenekleri olan, iki farklı varlığa işaret eden, çömlekler üzerine yazılmış binlerce yıllık yazıtlar ve kral tasvirleri vardı.

Birleşmeden önce bu kral tasvirleri farklı krallık sembolleri taşıyordu: Aşağı Mısır kralları deshret adı verilen kısa kırmızı bir taç takarken, Yukarı Mısır hükümdarları hedjet adı verilen uzun beyaz bir taç takıyordu. MÖ 3100 civarında ise Narmer olarak bilinen bir Yukarı Mısır kralı her şeyi değiştirdi. Bereketli, üçgen Nil Deltası’nın batısındaki toprakları, kabaca bugün Kahire’den Nasır Gölü’ne kadar olan topraklara tekabül eden, güneydeki yemyeşil Nil Vadisi’ni kapsayan kendi krallığına dahil ederek Mısır’ı birleştirdi ve dünyanın ilk büyük devletini yarattı.

Mısır’ın İki ülkesi

Mısır krallığı kuzeydeki deltadan güneydeki Nil’in İlk Akanak’ının seviyesine kadar uzanıyordu. Yukarı Mısır’ı yöneten Narmer, deltayı fethetti ve Mısır’ın siyasi birliğini sağladı.


İki ülke birleştiğinde, bu sadece siyasi bir devletin başlangıcını değil, aynı zamanda büyük bir kültürel devletin de kökenlerini işaret ediyordu. Narmer ile başlayarak Mısır, Narmer ve halefleri tarafından benimsenen ikonografi ve semboller halinde çağlar boyunca yankılanacak kendi özgün görsel stilini geliştirmeye başladı. Bu semboller, binyıllar boyunca -Khufu’dan Hatşepsut ve XII. Ptolemaios’a- firavunlar tarafından güç, kuvvet ve birlik ifade etmek için kullanılan araçlar haline geldi.

Krallar ve taçlar

Sanat eserleri, günün olaylarının dönemin insanları üzerinde bıraktığı etkiyi koruma yetenekleri yönünden önemlidir. Narmer’in zamanından kalma eserler nadir olsa da, günümüze ulaşan bir obje, onun saltanatında gerçekleşen değişikliklere bir pencere aralıyor. Bu obje, Hanedan öncesi dönemin sonunda Yukarı Mısır’ın çeşitli kralları tarafından yaptırılanlara benzeyen bir taş palettir. Gri silttaşından yapılan ve tanrıların, canavarların ve kralların resimlerini içeren bu tabletler, kozmetik pigmentleri öğütmek ve karıştırmak için kullanılırdı. Bazıları pratik kullanım için tasarlanmıştı, diğerleri ise törensel kullanım içindiler ve bazıları adak olarak tapınaklara konulurdu.

Narmer de adak olmak üzere böyle bir silttaşı palet sipariş etmişti ve palet, arkeologlar James Quibell ve Frederick Green tarafından 1897-98’de Luksor’un güneyinde Hierakonpolis’teki (Nekhen) bir tapınağın kalıntılarında bulundu. Günümüzde Narmer Paleti olarak bilinen ve MÖ 3200-3000 yıllarına tarihlenen bu kalkan şeklindeki palet, görünüşe göre Narmer tarafından kozmik ve politik gücün sembolü olan şahin başlı tanrı Horus’un tapınağına adanmıştı. Dünyayı dolaşan Tutankamon maskesinin aksine, Narmer Paleti Mısır’dan hiç ayrılmadı. Bugün dünyanın en eski bazı hiyerogliflerini içeren 63,5 cm uzunluğundaki eser, Kahire’deki Mısır Müzesi’nde ziyaret edilebilir.


Solda: Yukarı Mısır’ın beyaz tacını takan kral, Narmer Paletinde bir düşmanı saçlarından yakalarken görülüyor. Arkasında kralın sandalet taşıyıcısı bekler. Üstteki iki boynuzlu kadın başları ise, daha sonra büyük tanrıça Hathor ile ilişkilendirilen tanrıça Bat’ı temsil eder. Sağda: Narmer Paleti’nin arka yüzünde, Narmer’in başında Aşağı Mısır’ın kırmızı tacıyla düşmanlarının kafaları kesilmiş bedenlerini inceleyen büyük bir figürü yer alır. İç içe boyunlu iki Mezopotamya tarzı serpopard öne çıkıyor. Altlarında bir boğa, belki de hayvan biçiminde Narmer, bir şehrin duvarlarına hücum ediyor. Hemen altında boyunları iç içe geçmiş, Mezopotamya stilindeki iki serpopard görülüyor. En altta ise, belki de Narmer’i temsil eden, bir boğa şehrin duvarlarına hücum ediyor.

Tek parça silttaşından yapılan Narmer Paleti’nin her iki yüzündeki oymalarda da kralın tasvirleri bulunur ve palet, şimdiye dek bulunan anıtsal firavun temsillerinin en eskisi. Bir yüzünde Yukarı Mısır’ın hedjet tacını giymiş Narmer, saçından tuttuğu düşmana vurmak için topuzunu kaldırır, öteki yüzünde ise düşmüş düşmanlarını incelerken başında Aşağı Mısır’ın deshret tacı ile tasvir edilir. Bu, bir Mısır kralının aynı sanat eseri üzerinde her iki taçla birden tasvir edilişinin ilk örneği olma özelliğini taşıyor.

Mısırbilimciler, palette her iki tacın bu şekilde bulunmasını Narmer’in kendi yönetimi altında birleşik Mısır’ı kurmasının kanıtı ve bu başarısının tanıtımı olarak görüyorlar. Narmer’den sonra gelecek firavunlar ise Narmer’in kraliyet ikonografisini temel alacak ve onu değiştirecekti. İki taç, sonunda birleşecek ve bu birleşik taç pschent (aynı zamanda sekhmety olarak da anılır) adını alacaktı.

Bu çifte taç, onları yöneten baş üzerinde Aşağı Mısır ve Yukarı Mısır’ı görsel olarak birleştirir. Şahin başlı tanrı Horus da genellikle bir pschent giymiş olarak tasvir edilirdi. MÖ 2900 civarı hüküm süren firavun Den’in ise çifte taç ile tasvir edilen ilk firavun olduğuna ve böylece kendisinden nesiller önce Narmer’in başlattığı dönüşümü (iki ülkenin tek bir ülkede birleşimini) tamamladığına inanılıyor.


Horus’un başındaki Mısır’ın çifte tacı, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın taçlarını birleştirir. MÖ 1850-1700, geç Orta Krallık, alçı üzeri elektrum.

Mantığa aykırı görünebilir ancak iki ülke kavramı, bu 1. hanedan veya onu takip eden diğer hanedanlarla birlikte ortadan kalkmadı. Aksine, ikilik, tahtın kendisi de dahil olmak üzere Mısır kültürünün önemli bir ilkesi olduğundan, Mısır krallığının ikili doğası vurgulanmaya devam edildi. Daha sonra 1. hanedan firavunları “İki Ülkenin Hükümdarı” unvanını benimseyecek ve sonraki firavunlar çağlar boyunca bu unvanı kullanmaya devam edeceklerdi.

İki ülkenin kimliklerini birbirinden ayrı tutmak, yeni siyasi düzene kutsal bir onay vermenin bir yoluydu. Eski Mısır inancının merkezinde iki zıt ve gerekli güç vardı: evreni yöneten statik ve dinamik güçler olan ma’at (düzen) ve isfet (kaos). Denge arzulanıyordu ve dengenin sağlanabilmesi için düzen ve kaos bir arada bulunmalıydı.

Firavunun Silahları

Yukarı Mısır’ın geç Hanedan Öncesi krallarının kireçtaşı topuzları, üzerlerine resimler kazınmış kalkan şeklindeki paletler gibi, dönemin uzmanları için önemli bir kaynak. Bu topuzlar da birleşik Mısır’ın ilk günlerinden itibaren iktidar ve seçkinlerin ideolojisini sembolize eden imgeler taşıyordu fakat pratik amaçlar için kullanılan paletlerin aksine aynı zamanda birer silahtılar.

Mö 3100 dolaylarında Hierakonpolis’te kireçtaşından yapılmış topuz başı. Bugün Oxford, İngiltere’deki Ashmolean Müzesi’nde.

Narmer, adını taşıyan paleti ve topuzu şahin başlı tanrının ibadet merkezi olan Hierakonpolis’teki (Nekhen) Horus Tapınağı’na adamıştı. Narmer Paleti kraliyet egemenliğini ve ikiliği ifade ederken, topuz başı, bir firavunun 30 yıl hüküm sürmesinden sonra gerçekleşen ve büyük bir güç yenileme töreni olan Heb-Sed jübile kutlamasını temsil ediyordu. Sed’de gerçekleştirilen ritüeller, Mısır’ın birleşmesinin yeniden canlandırılması gibi görünüyor. Narmer topuz başı, bin yıllar boyunca Mısır krallığının bir parçası olacak bu törenin ilk tasviriydi.

Güç Pozları

Palet aynı zamanda Mısır’ın görsel stilinin evrimini de gözler önüne seriyor. Narmer’den önce Mısır dışından etkiler sanat eserlerinde kendilerine yer bulmuşlardı. Bunlardan bazıları Paletin ön yüzünde bulunan, kralın solunda duran sandalcısını belirtmek için kullanılan ve bir Elam sembolü olan rozet gibi sadece dekoratif görünüyor. Paletin arka yüzündeki iki serpopard (uzun yılan boyunlu mitolojik kedigiller) da kesişen boyunlarıyla dairesel bir şekil alan oluşturuyorlar. Serpopardlar da antik Elam sanatında görülürlerdi.

Diğer Mezopotamya etkileri ise liderlerin şehirleri yok eden ve düşmanları ezen aslanlar, boğalar, şahinler veya akrepler gibi korkunç ve gerçek canavarlar olarak tasvir edilmesiydi. Palette Narmer iki kez açıkça insan formunda görünüyor. Bunun yanında bazı bilim insanları onun biri ön yüzde insan bacaklarıyla düşmanın başına tünemiş şahin diğeri de arka yüzde en altta şehir duvarlarına hücum edip çaresiz bir düşmanı ezen boğa olmak üzere iki kez de canavar-kral olarak tasvir edildiğine inanıyor. Bu canavar-kral ikonografisi Narmer’in saltanatından sonra, bazı izleri kalmasına rağmen, büyük ölçüde ortadan kalkar. Örneğin firavunlar insan biçiminde, fakat Narmer’den sonra hüküm süren dördüncü firavun olan Den gibi bir boğa kuyruğu ile tasvir edilebilir.

Narmer’inki gibi bir boğa kuyruğu takan firavun Den, MÖ 2985 civarından kalma sandal künyesinde bir düşmana vuruyor.

Narmer Paleti’nin ön yüzündeki düşmana vurma görseli, Mısır sanatında zamana meydan okudu. Zira Narmer’in bir eliyle havada gürz tutup diğer eliyle çaresiz bir düşmanı yakalamış pozu, firavunlar zamanı Mısır’ın hemen her döneminde bulunabilir. II. Ramses Abu Simbel’deki tapınağının duvarlarında düşmanlarına Narmer’in tarzında vururken bin yıldan fazla bir süre sonra, XII. Ptolemaios, Edfu’daki Horus Tapınağı’nda aynı pozda tasvir edilir.

Hangi isim?

Narmer’in adı, paletin her iki tarafının da üst kısmında yazılmış ve bir kedi balığı (nar) ile keski (mer) sembollerinin birleşiminden oluşur. Bununla birlikte eski Mısırbilimciler, Narmer’in kesin olarak ilk firavun olduğuna ikna olmamışlardı. Çünkü Narmer dönemine ait kraliyet kayıtları nadirdi ve mevcut olanların çoğu eksikti. Firavunların ve onların haleflerinin isimlerini kaydeden birkaç “krallar listesi” olsa da, o Erken Hanedan dönemine kadar uzanan sağlam listeler azdı.

Bu listelerin en önemlilerinden ikisi, 1980’lerde Kahire’deki Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar tarafından bulundu. Araştırmacılar firavun Den’in mezarında iki silindir mühür baskısı ortaya çıkardılar. Bugüne kadar belgelenmiş en eski kral listeleri olan bu mühürler, 1. hanedanın hükümdarlarını ve haleflerini listeliyordu. Mühürlerden biri 1. hanedanın ortasına tarihlenip altı hükümdarın adını verirken, öteki 1. hanedanın sonuna daha yakın bir zamana tarihlenip sekiz isim aktarıyor ve her iki liste de Narmer ile başlıyor.

I. Seti’nin Abydos’taki büyük mezar tapınağında bulunan Atalar Galerisi denen geçidin duvarındaki Abydos Krallar Listesi’nde 76 firavunun adı geçer ve Menes ilk sıradadır.

Binlerce yıl sonra, Yeni Krallık döneminde oluşturulan kraliyet listeleri ise karışıklık yaratıyor. Bu listelerden en eksiksiz olanlardan biri, I. Set’in (MÖ 13. yüzyıl) mezar tapınağının duvarına oyulmuş Abydos Kral Listesi. Bu listede I. Seti ve daha sonradan II. Ramses olacak olan varisi Ramses, Mısır’ın önceki firavunlarının adlarını taşıyan sıralı kabartma resimlere bakar şekilde tasvir edilir. Fakat bu listede adı geçen ilk kral Narmer değil Menes’tir.

I. Seti dönemine tarihlenen başka bir kral listesi de Torino Papirüsü’dür. Taşa kazınmak yerine, hiyeratik yazı ile papirüse yazılan ve 1. Hanedan’dan 19. Hanedan’a kadar olan firavunları içeren liste, bilinen en doğru ve tam kral listelerindendir ve o da ilk kral olarak Narmer yerine Menes’in ismini verir. MÖ 5. yüzyıl Yunan tarihçisi Herodotus gibi yüzyıllar sonra yazan klasik yazarlar, Mısır’ın birleştiricisi olarak Narmer’den ziyade Menes’i yazarlar. MÖ 3. yüzyılda Heliopolis’te yaşamış bir rahip olan Manetho da Menes’i ilk kral olarak listeleyen başka bir güvenilir kaynağın yazarı.

Mısırbilimciler, bu iki ismin kullanımını uzlaştırmaya çalıştılar. Belki de ikisi farklı kişilerdi, birisi Mısır’ı birleştirmiş diğeri ise ondan sonra hüküm sürmüştü. Ya da Menes, diğer eski kralların hayatlarından ve eylemlerinden bir araya getirilmiş kompozit bir figür olabilirdi. Mısırbilimci Flinders Petrie, en yaygın kabul gören teoriyi ortaya attı: Narmer ve Menes aynı kişiydi. Narmer I. Hanedan’ın ilk firavunun adı, Menes ise “dayanan kimse” anlamına gelen onursal bir unvandı.

Önemli kimlik

Üst tabakaya mensup olanların mezarlarında bulunan kare şeklinde ve uçtan uca yaklaşık 2,5 cm ebatlarındaki envanter etiketleri; fildişi, abanoz, kemik veya seramikten yapılırlardı. Bir köşelerinde yağ kavanozları gibi nesnelere bağlanabilmeleri için delik bulunan bu etiketler, üzerlerindeki yazılarda mezarında bulundukları kralın saltanatındaki önemli olaylara atıfta bulunarak uzmanların bu mezarları tarihlendirmelerine yardımcı oluyorlar.

1. Hanedan’a ait etiketler mevcut olmakla birlikte onlardan daha eskileri de var. 1988’de Mısırbilimci Günter Dreyer, Abydos nekropolünde, Hanedan Öncesi bir hükümdarın mezarı olan U-j’yi keşfetti. Mezarın içinde basit oymalar içeren ve MÖ 3320 ile 3150 arasına tarihlenerek Mısır yazısının bilinen en eski örnekleri olan fildişi etiketler vardı.

Yaşam ve Ölüm

Narmer’in hayatıyla ilgili kesin ayrıntıları saptamak zor. Hierakonpolis’ten geldiğine inanılıyor; evliydi, eşinin adı Neith idi ve bu adı yaratıcı tanrıça Neithhotep’ten almıştı. Yeni krallığını her birine nom adı verilen kırk bölgeye ayırdığı düşünülüyor. Buna ek olarak bir başka önemli antik Mısır şehri olan Memphis’te yaratıcı tanrı Ptah’a adanmış bir tapınak inşa ettirmişti.

Narmer’in büyüdüğü yer olduğuna inanılan Hierakonpolis kentinden bir taş aslan. Yaklaşık MÖ 2250.

Narmer’in ölümünün detayları da pek net değil. Ölümünden yüzyıllar sonra yazan klasik yazarlar ölümünü bir hipopotama bağlarlarken, bazı Mısırbilimciler bunun bir mecaz olduğunu söylüyorlar. Böylece Narmer’in ölüm sebebi açık bir soru olmaya devam ediyor. Narmer, mezarını güneye yerleştirmeyi seçmiş ve atalarının ve torunlarının da gömüleceği, sonradan Abydos Kraliyet Mezarlığı olarak bilinecek olan yere gömülmüştü.

Narmer’in mezarı küçük ve Hanedan öncesi bir cenaze mimarisi geleneğini takip eden iki yeraltı odasından oluşuyor, bu tarz kendisinden sonra kullanılmadı. Narmer’in kendisinden sonra ölen dul eşi ile oğlu (Hor-Aha) ise daha geniş mezarlara gömülmüştü. Narmer’den sonra gelen firavunlar, geleneksel olarak, giderek daha anıtsal yapılara gömüleceklerdi.


National Geographic. 9 Haziran 2022.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için