Blog

May3


Olası Son Akşam Yemeği Menüsü Aydınlatılıyor

İsa ve havarileri Son Akşam Yemeği’nde ne yemişti? Yeni araştırma olası menüye ışık tutuyor.

 


İsa’nın zamanındaki Filistin mutfağı hakkında yapılan güncel bir araştırmaya göre Son Akşam Yemeği’nin olası menüsünde fasulye yahnisi, kuzu eti, zeytin, acı otlar, balık sosu, mayasız ekmek, hurma ve aromalı şarap yer alıyor.

Yemeğin, dini temalı birçok sanatsal resimde gösterildiği gibi, dikdörtgen bir masada değil Romalıların o dönemde yaptığı gibi yerde, minderler üstünde yenildiği iddia ediliyor.

İki İtalyan arkeolog tarafından, MS 1. yüzyılın başlarında Kudüs’teki yeme alışkanlıklarını araştırmak için yürütülen çalışma İncil’in ilgili bölümlerine, Yahudi yazmalarına, antik Roma kaynaklarına ve arkeolojik bilgilere dayandırılıyor.

Antik yemekler üzerine olan Archeoricette adlı bloğun yazarı, arkeolog Generoso Urciuoli, “İncil’de yemekte neler yaşandığı anlatılıyor, İsa’nın ve yemekte ona eşlik eden 12 havarisinin ne yediği belirtilmiyor.” diyor.

Erken Hıristiyanlık tarihinde uzman Urcuioli ve araştırma eş yazarı, Turin Mısır Müzesi’nden arkeolog ve Mısır bilimci Marta Berogno bulgularını “Gerusalemme: l’Ultima Cena” (Kudüs: Son Akşam Yemeği) başlıklı bir kitapta yayımladı.

Urciuoli, “Başlama noktamız İsa’nın en nihayetinde bir Yahudi olduğu varsayımıydı. Dolayısıyla, O ve havarileri Tevrat kaynaklı geleneklere ve yeme içmeyle alakalı yasaklara riayet ediyorlardı.” diyor.

İncil’de söylendiğine göre, inananlar tarafından Hıristiyanlığın ilk zamanlarından günümüze dek anılan Son Akşam Yemeği, İsa’nın en yakın havarileriyle birlikte, Yahuda tarafından ihanete uğrayıp Romalı askerlerce yakalanışı ve çarmıha gerilişinden saatler önce yediği son yemek.

Son Akşam Yemeği sahnesi, bilindiği üzere, Leonardo Da Vinci tarafından ölümsüzleştirilmiş, ancak Urciuoli’e göre dünyanın en ünlü ve en etkileyici resimlerinden biri olan bu başyapıt tarihsel olarak gerçeği yansıtmıyor.

Urciuoli, “Leonardo’nun freski yüzyıllar boyunca oluşa gelmiş bir ikonografiyi yansıtıyor. Ökaristi (Komünyon) ayinini cisimleştiren Son Akşam Yemeği freski çok kuvvetli bir sembolik anlam taşıyor ve bunun elbette ki tarihsel doğrulukla bir alakası yok.” diyor.

Araştırmacılar, tarihsel verileri milattan sonra yapılmış katakomp resimleri gibi sanat yapıtlarından elde edilen ipuçlarıyla birleştirerek, 2.000 yıl önce Filistin’deki yiyecekleri ve yeme alışkanlıklarını yeniden canlandırmayı başardı.

Bu canlandırmayla oluşturulan resim zihinlerdeki Son Akşam Yemeği sahnesinden tamamen farklı. Kudüs’teki bir evin yukarı odasında yendiği söylenen yemek, dikdörtgen bir masada, sandalyelerde oturularak yenmedi.

Urciuoli, “O dönemde Filistin’de yemek, alçak masalarda servis ediliyor, konuklar yemeği yere serilmiş minderlere ve kilimlere oturarak, arkalarını yaslar pozisyonda yiyordu” diyor.

Tabaklar, kaseler ve kapların taştan yapılmış olması da muhtemel. Bununla bağlantılı olarak, Kudüs ve Celile yakınlarındaki birçok alanda MS 1. yüzyıla tarihlendirilmiş taş kaplar bulunduğu belirtiliyor.

Urciuoli, durumu “Dinsel açıdan kirli ve temiz sayılmayla ilgili yasalara riayet eden Yahudiler taş kaplarda yiyordu, çünkü taş kaba toprak kabın aksine kirlilik bulaşmıyordu” diyerek açıklıyor.

Diğer bir ihtimal de o dönemde uluslararası bir trend olan iyi kaliteli kırmızı terra sigillata çömleklerinin kullanılmış olması.

Bunun yanı sıra, konukların masa etrafındaki yeri de kesin bir kuralla belirleniyordu, en önemlileri baş konuğun hemen sağında ve solunda oturanlardı.

Urciuoli, “Yuhanna İncili’nin ilgili bölümlerinde Yahuda’nın İsa’nın yakınında, muhtemelen hemen solunda, oturduğu işaret ediliyor. Ortak bir kaptan yemek yendikten sonra, İsa’nın elindeki ekmek lokmasını sahana batırdığı sonra bu ekmeği ona ihanet edene, Yehuda’ya verdiği veya Yehuda’nın elindeki ekmeği İsa’yla birlikte sahana batırdığı söyleniyor” diyor.

Urciuoli ve Berogno Son Akşam Yemeği sofrasında ne yendiğine dair varsayımlarını Yeni Ahit’te bahsedilen diğer iki önemli yemeği yeniden canlandırarak daralttı. Bunlar, Celile’nin Kana köyündeki düğün ve Vaftizci Yahya’nın başının kesilmesiyle bilinen, Kral Hirodes’in verdiği şölen.

Urciuoli’nin ifade ettiğine göre, Kana’daki düğün Kaşrut kuralları adı verilen, Yahudilerin beslenmeye dair dini kanunlarını kavramamıza olanak tanıyor. Bu kurallar neyin yenilebilir neyin yenilemez olduğunu ve yenilebilenlerin nasıl pişirilmesi gerektiğini açıklıyor. Öte yandan, Kral Hirodes’in saray büyükleri, komutanlar ve Celile’nin ileri gelenleri için verdiği şölen de Roma mutfağının Kudüs’teki etkisini analiz etmemizi sağlıyor.

Araştırmacıların belirttiğine göre, Kana’daki düğünde, Kral Hirodes’in şöleninde ve Son Akşam Yemeği’nde şarap ve ekmeğin yanı sıra, Antik Roma döneminde kullanılan balık sosu garumun bir türevi olan tzirin de bulunması muhtemel.

Urciuoli ve Berogno, Kutsal Kitap’taki araştırmalarını detaylandırarak, Son Akşam Yemeği’nin, Yahudilere Mısır’dan Çıkış’tan sonra çölde narin çardaklarda geçirdikleri kırk yılı hatırlatan, çadırların veya çardakların festivali olarak da adlandırılan Sukot bayramı sırasında yenmiş olabileceğini öne sürüyor.

Ancak, Markus İncili’ne göre İsa Son Akşam Yemeği’ne “Hamursuz Bayramı’nın ilk gününde, Fısıh kuzusu kurban edildiğinde” hazırlanıyor.

Eğer Son Akşam Yemeği İncil’de belirtiği gibi aslında Yahudilerin Mısır’dan Çıkış’ı andıkları Fısıh yemeğiyse, sofrada kuzu etinin de bulunması gerekiyor.

Bu noktada Kutsal Kitap bize bir ipucu daha sunuyor: yazılana göre menüde mayasız ekmek ve şarap da vardı. İsa ekmeği böldü, şarabı kutsadı, ardından havarilerine ekmeğin bedeni şarabınsa kanı olduğunu söyledi, böylelikle Ökaristi ayininin temeli atılmış oldu.

Urciuoli ve Berogno’ya göre, sofrada ayrıca, kısık ateşte yavaş yavaş pişen fasulye yahnisi cholent, naneye benzer bir tadı olan zufa otlu zeytin, acı otlar, Şam fıstığı, bir Yahudi tatlısı olan hurmalı haroset ve kuruyemiş ezmesi de bulunuyordu.

Urciuoli, “Acı otlar ve haroset Fısıh’ın olmazsa olmazları, cholent bayramlarda yenen bir yemek, zuha otununsa günlük olarak tüketildiği biliniyor” diyor.


Seeker.com. 24 Mart 2016.

Kaynak: Arkeofili 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için