Blog

Oca24

Süt Tüketimi, Eski İnsanların Vücut Büyüklüğünü Artırdı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  LaktazLaktos EntoleransıSüt



Süt Tüketimi, Eski İnsanların Vücut Büyüklüğünü Artırdı

15.000 ila 10.000 yıl önce, Avrasya ve Kuzeydoğu Afrika’daki insanlar fiziksel boy ve vücut kütlesinde bir azalma yaşamışlardı.

Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com

Arkeolojik alanlardaki iskeletlerin karşılaştırması, bazı bölgelerde süt tüketiminin insan vücut kütlesinde artışa yol açtığını ortaya koydu.


Ürdün’ün kuzeyindeki Wadi Rayyan’dan keçi çobanı. Yoğurt gibi keçi ve sığırdan elde edilen ikincil süt ürünleri, insan diyetinin ortak bileşenleri, ancak doğrudan süt tüketimi coğrafi olarak değişken. C: L. Maher

Biyolojik antropoloji profesörü Jay Stock liderliğindeki yeni bir çalışma, bazı bölgelerde 7.000 ila 2.000 yıl önce süt tüketiminin insan vücut kütlesinde ve boyunda artışa yol açtığını öne sürüyor.

Bu, dünyanın başka yerlerinde yaşanan vücut boyutu eğilimlerine aykırıydı. Bu boyut artışı, insanların sütü yetişkinlikte sindirecek enzimler üretmesine izin veren (laktaz kalıcılığı) genlerin daha yüksek frekansları için evrimin olduğu bölgelerde bulundu.

16 araştırmacıdan oluşan ekibin yer aldığı çalışma, 25.000 yıla yayılan 366 farklı arkeolojik alandan 3.507 iskeletin boy ve vücut kütlesini karşılaştırdı. Çalışmada, insan vücudunun zaman ve coğrafi konum içindeki değişimini incelemek için geniş bir karşılaştırmalı veri seti oluşturuldu.

15.000 ila 10.000 yıl önce, Avrasya ve Kuzeydoğu Afrika’daki insanlar fiziksel boy ve vücut kütlesinde bir azalma yaşamışlardı. Çiftçilik, farklı bölgelerde bağımsız olarak gelişti ve göç eden çiftçiler, Avrasya’nın avcı-toplayıcılar tarafından iskan edilen bölgelerine yanlarında ekinler ve süt hayvanları getirdi.

Orta ve kuzey Avrupa da dahil olmak üzere bazı bölgelerde, Batı Asya’da evcilleştirilen ürünler gelişmedi ve insanlar, laktoz şekeri oranları daha düşük olan peynir ve yoğurt üretmekten, çok daha yüksek laktoz seviyelerine sahip olan doğrudan çiğ süt tüketimine geçti.

Daha yüksek miktarlarda laktozu sindirme yeteneği, süt ürünlerinden daha fazla enerji elde edilmesine yol açtı. Süt tüketiminin arttığına dair genetik kanıtların olduğu bölgelerde, iskelet kayıtlarına da yansıdığı üzere, vücut yapısı ve kütlesinde de artışlar vardı. Eski dönemlerdeki süt tüketiminin mirası, popülasyonlardaki laktoz intoleransının farklı sıklıklarıyla bugün hala belirgin.

Stock, “Bu evrim süreci, bugün gördüğümüz, Avrupa’nın kuzeyindeki insanların Avrupa’nın güneyindeki insanlardan daha sık laktoza toleranslı olduğu laktoz intoleransı modeline yol açtı.” diyor.

Stock, süt ürünlerinin dünyanın birçok yerinde diyetlerin önemli bir bileşeni olduğunu söylüyor. Afrika ve Asya bölgelerinde gelişen laktoz toleransının daha yüksek frekansları, yakınsak evrimin örnekleriydi, yani bu popülasyonlardaki laktoz toleransı, Avrupa popülasyonundan ayrı olarak evrimleşmişti.

“Süt içmek farklı kıtalarda kültürel olarak önemliydi ve bunun genetik mirasını bugün görüyoruz. Batı Afrika, Rift Vadisi ve Afrika boynuzunun yanı sıra Arabistan ve Moğolistan’ın bazı bölgelerindeki popülasyonlarda yüksek sıklıkta laktaz kalıcılık genleri var.”

“Bence aynı mekanizmalar muhtemelen Afrika’da bazı insan boyutu varyasyonlarını tetikliyor, örneğin, Doğu Afrika’nın Maasai çobanları karakteristik olarak uzun boylu ve zengin bir süt içme kültürel geçmişine sahipler. Ne yazık ki, şu anda bunu test edecek verilere henüz sahip değiliz.”

Bu çalışmada kullanılan veri seti, Stock’un büyük ölçüde kıtada tarihsel olarak daha sık yapılan arkeolojik keşiflerden kaynaklandığını söylediği Avrupa örneklerine dayanıyor.

Stock, “Arkeologlar Avrupa’da daha fazla yer kazdılar ve geçtiğimiz yüzyılda Avrupa iskeletleri hakkında daha fazla araştırma yapıldı.” diyor.

Tarımın gelişiminin vücut boyutunda bir azalmayı takip ettiği uzun süredir tartışılsa da, insanların tarımı benimsemeden önce küçüldüklerine ve bu modelin daha sonra da devam ettiğine dair kanıtlar var.

Stock, boydaki düşüşün, küresel ortamın biraz daha soğuk ve muhtemelen daha az üretken olduğu Son Buzul Maksimumundan sonra meydana geldiğini söylüyor. Bu, çevresel baskıların artmasına ve tarımın benimsenmesi nedeniyle mevcut gıda çeşitliliğinin azalmasına neden olmuş olabilir. Bu aynı zamanda daha bol ve istikrarlı bir gıda kaynağına yol açtı.

Stock, “Bu sonuçlardan görebildiğimiz şey, dünyanın farklı yerlerinde tarımın benimsenmesinin sağlığımız ve biyolojimiz üzerinde farklı etkilere yol açan değişken sonuçları olduğu. Vücut ölçülerindeki küresel farklılıklar kısmen bu etkilerin yansıması.” diyor.


University of Western Ontario. 17 Ocak 2023.

Makale: Stock, J. T., Pomeroy, E., Ruff, C. B., Brown, M., Gasperetti, M. A., Li, F. J., … & Wells, J. C. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için