Blog

Kas9

Yazısız Kültürler Bu Kadar Çok Bilgiyi Nasıl Saklıyor?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  aborjinanaguanlatıastronomiavusturalyahafızakabilekültürsözlüyazısızyerliyıldızeuahlavi



Yazısız Kültürler Bu Kadar Çok Bilgiyi Nasıl Saklıyor?

 

Yazan: Elif Bayar Tarih: 8 Kasım 2016
 

Sözlü kültüre sahip Kelt ozanları ezberleyebilme yetenekleri ve ezberledikleri eser miktarı ile ünlüdür. Ezberledikleri şarkı, öykü, ilahi ve şiirleri ifade etmek bile saatler sürer. Günümüzde ise insanoğlu sahip olduğu bilgiler için zihnine değil parmak uçlarına güveniyor. Ama bu durum her zaman böyle değildi.


Bradshaw kaya resimleri Aborjinlere bilgileri hafızalarına kaydetmeleri için yardımcı oluyor. /Wikipedia

Keltlerden çok daha öncesinde Avustralya Aborjinlerinin sahip oldukları bilgileri nesilden nesle aktarmak için ezber yeteneklerini kullandıkları biliniyor. Aborjinler, yaşadıkları dünya ile ilgili sahip oldukları bilgilerini hafızalarında kayıt altına alıp binlerce hatta on binlerce yıl korumayı başarabilmiş.

Peki günümüz koşullarında geçen hafta ne yaptığımızı bile hatırlayamazken, bu karmaşık ve detaylı bilgileri toplumlar hafızalarında nasıl sakladı?

Lynee Kelly, Aborjinlerin hayvanlar ile ilişkilerini araştıran bir araştırmacı. Kelly’e göre Aborjinler hayvan türleri, fiziksel özellikleri, hayvanların diğer türler ve bitkilerle ilişkileri gibi detaylı bilgilere sahipler. Kelly’i meraka düşüren ise Aborjinlerin binlerce yılın birikimi olan bu bilgilere nasıl sahip oldukları.

Hatırlamaya değer şeyler
Araştırmalar için yapılan görüşmelerde kabile yaşlıları sahip oldukları bilgileri dansların, öykülerin, şarkıların ve mekanların içinde nasıl şifrelediklerini anlatmış Kelly’e. Bu anlatılanlar arkeolojide devrim yaratabilecek bir teorinin ortaya çıkmasına sebep oldu.

Hafıza ile ilgili çalışmalarda insan beyninin hafıza ve mekan arasında bir ilişki kurarak evrildiği ortaya konmuştur. Bu hafıza sarayı olarak bilinen Loci Metodunda da kullanılır. Çocukluğumuzu geçirdiğimiz mekanları tekrar ziyaret ettiğimizde normalde aklımızda olmayan anıların bir anda ortaya çıkması da bu hafıza ve mekan ilişkisinden kaynaklanır. Loci (Lat. mekan) Metodunda kullanılan mekan hafıza ile bağlantı kurulabilecek ayırt edici özellikleri olan her hangi bir yer olabilir. Bunlar yeryüzü şekilleri, kutsal alanlar ve hatta soyut tasarımlar olabilir.

Kelly, bu bilgilerle yola çıkarak Stonehenge, Nazca Çizgileri ve Paskalya Adasındaki Moai Heykelleri gibi alanların, antik dönemlerden beri sözlü kültürde bilgilerin kayıt altına alınabilmesi için kullanılmış olabileceğini öne sürüyor. Konuyla ilgili yazdığı kitabı The Memory Book’ta bu alanların hafıza sarayları olabileceği fikrini tartışıyor.


Stonehenge basit bir yapıdan, bugün gördüğümüz karmaşık bir yapısına binlerce yıl içinde gelişti. Burası sürekli gelişen bir hafıza sarayı mıydı? F: Duane Hamacher

Bilgi Güçtür
Çalışmalara göre en önemli bilgilerin, buna değeceği kanıtlanmış kişiler tarafından ezberlenip korunması zorunludur. Aborjinlerde kabilenin en yaşlıları en derin bilgileri hafızalarında saklar. Aborjin kültüründe bilginin gelecek nesillere aktarılması için kutsal ve gizli bölgeler bulunur. Anangu Kabilesi ise Uluru’da bulunan neredeyse her çentik, yarık ve tümseği hafıza sarayları için kullanır.

Kitapta ünlü Stonehenge için de benzer bir görüş tartışılıyor ve Stonehenge’in hafıza sarayı olarak yapılmış olabileceği tartışılıyor.

Yıldız Haritaları ve Hafıza

Samanyolu Galaksisinden bazı yıldızlar, ilişkili olduğu yeryüzü şekilleri ve Aborjinlerin kullandığı şarkı yolları. Bugün kullanılan otoyolların da bir parçasını oluşturuyor. Credit: Robert Fuller and Google Maps,

Ama loci sadece görebileceğiniz ya da ziyaret edebileceğiniz mekanlarla ilişkili olmak zorunda değil. Yerli kültürler hafıza sarayları olarak yıldızları da kullanmışlar. Euahlayi kabilesinden insanlar, yıldızları hafıza sarayları olarak kullanıp çok uzun mesafelerde yolculuk etmeyi başarmışlar. Euahlayi insanları geceleri yıldız haritalarını ezberliyor ve onların yeryüzü ile ilişkilerini anlatan şarkıları öğreniyorlardı. Yıldız haritasındaki her yıldız su kaynağı gibi bir doğa parçası ile ilişkilendiriliyordu. Yıl boyunca şarkılarını söyleyerek gün be gün yolculuk ediyorlar. Bu şarkı yolları günümüzde de kullanılan ve ülkeyi boydan boya geçen bazı otoyolların da temelini oluşturuyor.

Memory Code kitabında Kelly, sözlü kültüre sahip toplulukların sahip oldukları büyük orandaki bilgiyi hiç azaltmadan nasıl ilettikleri hakkında yeni bakış açıları sunuyor. Bu teori, Aborjinlerin son buzul çağında deniz seviyesinin yükselmesi ile sular altında kalan bölgeler hakkındaki bilgilere nasıl sahip olduğunu da açıklayabilir.

phys.org

Arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için