< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Aktüel Arkeoloji Dergisi Sayı 61

Yayınevi: Aktüel Arkeoloji

ISBN: 13075756-61

329,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


ISBN: 13075756-61
Yazar: Kolektif
Cilt tipi: Kuşe Kapak

Bazı savaşlar insanlık tarihinin hafızasında uzun süre yer etti. Kadeş, Troya, İssos, Maraton bunlardan yalnızca birkaçı... Bu savaşlar sonuçları bakımından insanlık tarihini de etkiledi. Özellikle Troya, Doğu ile Batı arasında psikolojik bir duvar olarak durdu. Gerçekten yaşanıp yaşanmadığı kanıtlanmaksızın Troya Savaşı, çağlar boyu kültürel çatışmanın bir simgesi olarak görüldü. Kaynaklara sahip Doğu, kaynaklara ulaşmaya çalışan Batı ve bu ikisi arasındaki hiç bitmeyen ezeli çatışma bugün bile hayatlarımızı etkilemekte.

1990’lı yıllardı. Televizyon hayatımıza yerleşmiş, pembe diziler ve Amerikan dizileri bizi televizyonun karşısında iyice sabitlemişti. Derken her şeyden daha heyecanlı bir sahne yakaladık: canlı savaş haberleri... Dakikası dakikasına, saati saatine, ölüm ve yaşamın hikayesine değil, savaşta güçlü olanın anlatıldığı bir anın cazibesine kapılmıştık. Bir film sahnesi gibi anlatılan canlı savaş sahnelerinin içinde büyüdük ve buna alıştık. Savaş, tepkisiz bir gerçeklik olarak hayatımızın bir parçası oldu. Yaklaşık 30 yıl böyle geçti. Yüzlerce savaş seyrettik.

Bugün neredeyse dünyanın her yerinde irili ufaklı onlarca savaş hala sürmekte. En yakımızda olan Suriye, Irak, Azerbaycan, Ermenistan, Afganistan, Filistin, İsrail, Ürdün ve özellikle yoksul Afrika ülkelerinde bitmek bilmeyen iç savaşlar gözlerimizle beraber duygularımızı da köreltti.

Bugünün savaşlarını anlamak çok kolay olmasa da, savaşların sebebi ve sonuçlarına ilişkin tarihsel kaynaklar ve arkeolojik veriler bize çok fazla bilgi sunmakta. Homo Sapiens ile Neanderthal’ler arasındaki var olma savaşı, avcı toplayıcı toplumlar arasında kaynaklara sahip olma ile başlayan savaşlar, aslında günümüz savaşlarının sebeplerinden çok da uzak değil. Amaç hep benzer. Kaynaklara sahip olmak ve kaynakları korumak için güçlü kalmak.

En erken çağlarda yani avcı toplayıcı toplumlarda bu kaynak, en güçlü savaş aletinin yapıldığı obsidiyendi. Obsidiyene sahip olmak önemli bir güçtü ve bu uzun yıllar böyle devam etti. Sonrasında tarım toplumları ile yeni bir savaş dönemi başladı. Bu savaşlar aynı zamanda uygarlığın ilerlemesi için itici güç oldu. Yerleşimlerin etrafı surlar ile çevrilmeye başladı. Daha fazla insana, daha fazla üretime ve daha fazla güce sahip olmak karmaşık toplumların daha doğrusu yönetici sınıfların güçlenmesini sağladı. Zamanla savaş teknolojisi diğer tüm teknolojilerin de itici gücü haline geldi. Savaş kazanmak için her türlü yöntem ve teknoloji geliştirildi. Binlerce yıl boyunca birbirinin tekrarı olan sonsuz savaşlar yapıldı.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, yapılan hiçbir savaşın kazananı olmadığını söyleyebiliriz... Çünkü ne Kserkses’i yok eden İskender ve imparatorluğu kaldı, ne tüm dünyaya egemen olan Augustus ve Roma İmparatorluğu... Toplumlar da, devletler de canlı organizma gibi doğdular, büyüdüler ve zamanı geldiğinde yok olup tarih sahnesinden silindiler. İnsanlık tarihi boyunca sürekli var olan bir toplum, bir devlet veya bir güç hiç olmadı. Güce ve kaynaklara sahip olma savaşı insanlık tarihi boyunca hiç bitmeyen bir döngü olarak devam etti. Bu nedenledir ki insanlık tarihi savaşların tarihi olarak da anılır.

Bazı savaşlar insanlık tarihinin hafızasında uzun süre yer etti. Kadeş, Troya, İssos, Maraton bunlardan yalnızca birkaçı... Bu savaşlar sonuçları bakımından insanlık tarihini de etkiledi. Özellikle Troya, Doğu ile Batı arasında psikolojik bir duvar olarak durdu. Gerçekten yaşanıp yaşanmadığı kanıtlanmaksızın Troya Savaşı, çağlar boyu kültürel çatışmanın bir simgesi olarak görüldü. Kaynaklara sahip Doğu, kaynaklara ulaşmaya çalışan Batı ve bu ikisi arasındaki hiç bitmeyen ezeli çatışma bugün bile hayatlarımızı etkilemekte. 2018’in güzelliğin, barışın, sevginin hayatımızda daha fazla yer edindiği bir yıl olması dileği ile... Mutlu Yıllar!

Türkçe

Ocak-Şubat 2018

115 Sayfa

21,50 x 27 cm