< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Bilim ve Gelecek Dergisi Sayı 153

Yayınevi: Bilim ve Gelecek

ISBN: 9771304675614

11,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


ISBN: 9771304675614
Yazar: Kolektif
Cilt tipi: Karton Kapak

Akut ağrı vücudun alarm sistemidir; vücutta bir bozukluk olduğu yönünde bizi uyarır. Kronik ağrı ise başlı başına bir hastalıktır. Beynin sadece sinirsel uyarıları saptayan ve çözümleyen bir merkez değil, dış uyaranlar olmasa bile algısal bir deneyim yaratan bir organ olarak belirlenmesi, ağrı teorisinde de devrim yaratmıştır. Ağrının hasara bağlı bir olgu olmaktan çıkıp, çok yönlü öznel bir deneyim olarak algılanması, ağrı tedavisine yeni açılımlar getirmiştir.

Sunuş: Okuyacağınız yazı, ağrıbilim (algoloji) uzmanı Prof. Dr. Serdar Erdine’nin http://www.agritr.com adresindeki metinlerinden özetlenmiş ve derlenmiştir.

Beyin ışık, ses, koku gibi birçok duyuyu algılar. Ağrı bu alışılagelmiş duyuların dışındadır. Bazen dışarıdan gelen ağrılı bir uyaran, bazen iç organlardaki bozukluklar ve bazen de nedeni belirlenemeden ağrı ortaya çıkabilir.
Ağrı sistemi, kısa süreli – akut ve uzun süreli – kronik olarak iki biçimde ele alınabilir. Akut ağrı genelde bir uyarı sistemi, bir alarm olarak çalışır. Vücudunuzun bir yerinde bir bozukluk olduğu, tıbbi bir bakım gerektirdiği ve bu bozuk bölgenin daha fazla tahrik olmaması için o yaranın iyileşmesi gerektiği konusunda bizi uyarır. Genellikle bir darbe veya hastalıkla birlikte başlar. Örneğin; bir yanık, kırık, böbrek taşı gibi nedenlerle vücut ağrılı uyaranlara karşı açık hale gelir.
Kronik ağrı ise, tam tersine bir hastalıktır. Aynı zamanda bir toplumsal sorun olarak da karşımıza çıkar. Kronik ağrı nedeniyle, her yıl yedi yüz milyon işgünü ve altmış milyar dolar zarar oluştuğu düşünülmektedir.

Ağrı algılamasında ilk durak: Nosiseptörler
Ağrılı uyaran (basit bir iğne batmasından kurşunlanmaya kadar) vücuda ilk temasında ciltte bulunan ağrı algılayıcıları, nosiseptörler tarafından karşılanır. Deri yüzeyinde ısı, basınç, kimyasal maddeler için olduğu gibi, ağrı için de algılayıcı küçük organlar vardır. Bu algılayıcıların uyarılmasıyla deriden beyne doğru yolculuk başlar.
Bir darbe sonrasında ciltte kızarıklık ya da şişlik oluşur. Bunlar darbenin dokuda meydana getirdiği harabiyete bağlı olarak cilt ve ciltaltından salgılanan çeşitli maddelere bağlıdır. Darbenin hem kendisi hem de salgılanan bu maddeler ağrı reseptörlerini hassas hale getirir.
Ağrı reseptörlerinin bağlı olduğu sinirler, ağrı bilgisini önce omuriliğe oradan da beyne doğru iletmeye başlar. Vücutta değişik bilgileri taşıyan değişik sinirler vardır. Örneğin basınç hissini taşıyan sinir ile ağrıyı taşıyan sinir genellikle aynı değildir. Sinir lifleri kendi içlerinde A, B, C ve D olarak, onlar da kendi içlerinde sınıflandırılır. Ağrı bilgisi taşıyan sinirler genellikle A ve C sinir lifleridir.
Sinir liflerinin ağrı bilgisini beyne doğru taşıması çok kısa sürede gerçekleşir. Ancak sürekli olarak uyaran altında kalırlarsa, örneğin yanmış bir bölgenize elinizi sürekli değdirirseniz, o bölgenin daha fazla hassaslaştığını hissedersiniz; artık beyninizin sürekli olarak hissedeceği biçimde ağrı bilgisi beyne taşınmaktadır.

Türkçe

2016 Kasım

96 sayfa

21 x 30 cm