< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Bilim ve Ütopya Dergisi, Sayı 224

Yayınevi: Bilim ve Ütopya

ISBN: 9771301671701

7,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


İlişkili Ürünler

İlişkili ürün bulunamamıştır!

ISBN: 9771301671701
Yazar: Kolektif
Cilt tipi: Karton Kapak

Ateizmin toplumsal ve felsefi kökeni – Sadık USTA

Ateistler tarihin önemli dönemeçlerinde hep bilimsel ve toplumsal gelişmeden yana olmuşlar ve ayrıca ezilenle birlikte zalimlerin karşısında yer almışlardır. Yükselen sınıfların çıkarlarını savunmak, eskiyen dogmalara, kurum ve yöntemlere karşı çıkmak, doğayı ve toplumları bilimsel gelişmeler ışığında yeniden ve yeniden keşfetmek, ancak başı dik ve bilim aşkıyla donanmış, maddenin tekliğine, varlığına ve yüceliğine inanmış cesur insanlarla mümkündür.


Tanrı, tanrıtanımazlık ve tasarım üzerine – Prof. Dr. Semih KORAY
İdealizm ve materyalizm arasındaki mücadele, tarih boyunca sürmüş olan bir mücadeledir. Önlerinde kurulacak yeni bir gelecek olan sınıflar, maddeyi anlamak için maddenin kendisine yönelmiştir. Tarihsel ömrünü doldurmuş olan sınıflar ise, var olan toplumsal sistemi gökyüzünden indirilmiş “mutlak gerçeklik” gibi göstermeye çalışmışlardır.

Yeryüzünün iktidarı insana devrolurken veya ekonomi politiğin anlamı – Doç. Dr. Metin SARFATİ
Yeni, 17. yüzyılın sonuna doğru henüz tümüyle reddedilemeyen eskinin içinden, dipten doruğa büyük patlamalarla gün yüzü görecektir. Eski, coğrafi-teknolojik düzeydeki dönüşümlerle ama aynı anda zihinsel dünyadaki kırılma-kopmalarla reddedilecektir. Eskiden yeniye geçişte köprü olacak olan 17. yüzyıl, henüz gücünden hiçbir şey kaybetmediği düşünülmek istenilen tanrı merkezli algı ile ciddi bir hesaplaşmanın belirtilerinin görülmeye başlanıldığı dönem olacaktır.

Marx’ta din olgusu ve yabancılaşma kuramı – Prof. Dr. Hüseyin ÖZEL
Marx’ın dine yönelik eleştirileri, Aydınlanma düşüncesinin dine yönelttiği eleştirilerden farklı olarak, kapitalizm altında insan bütünlüğünün parçalanması ve insanın kendi doğasına aykırı bir yaşam sürmeye zorlanması sürecinin açıklanmasında temel bir yer tutmaktadır. Bu yazıda da Marx’ın din konusundaki düşüncelerinin, bu yabancılaşma ve fetişizm olgusuyla ilişkisi gösterilmeye, dolayısıyla da dine ilişkin olarak daha kapsamlı bir bakış açısı ortaya konmaya çalışılacaktır.

Dinsel değerlerin psikolojik boyutları – Yrd. Doç. Dr. Gürsen TOPSES
Din, kör bir umuttur, geleceğe yönelik sürekli bir beklenti duygusudur, dolayısıyla da iyi olan ya da olması gereken koşulları düşündürür; bu yüzden insana güvenle karışık yapay bir mutluluk ve dinginlik duygusu verir. İnsanın toplumsal gerçeklik dünyasında yaşadıkları çözümlenmemiş sorunları artıkça, önünde kötümserlik bulutları yığıldıkça, insan beyni ve yüreği, o metafizik güçlere ya da güce daha çok sarılma; ondan umut ve çözüm bekleme sürecine girer.

Osmanlı ilmiye sınıfında materyalist-ateist eğilimler – Prof. Dr. Ahmet Yaşar OCAK
Ricaut’ya göre Osmanlı’da ateizm o kadar yaygındır ki, sultanın saray halkı içinde, yani haremde, hadım ağaları arasında, hatta bir kısım paşalar içinde bile gizli ateistler mevcuttur. Bunlar, işgal ettikleri mevkiler yüzünden, içinde bulundukları durumun ne gibi korkunç tehlikelere yol açacağını çok iyi bildiklerinden, birbirlerini iyi tanımakta ve aralarında müthiş bir dayanışma bulunmaktadır.

Kemalizme göre din ve Allah - Derleme
Kemalizmin din karşısındaki tutumu, iki farklı dönemde incelenebilir. Bu dönemlerden ilki, 1919–1924 yılları arasındaki Kurtuluş Savaşı ve Siyasal Devrim dönemi, ikincisi ise 1924’te halifeliğin kaldırılması ile başlayan, dinsel ideolojiyle ideolojik hesaplaşma dönemidir. Bizzat Mustafa Kemal’in yazı ve konuşmalarına dayanılarak hazırlanan bu derleme de, söz konusu dönemlendirmeye uygun olarak Kemalizmin dine karşı tutumunu tarihsel bir gelişim süreci içerisinde ortaya koymaktadır.

İslamcıların işçi sorunlarına yaklaşımı – Yıldırım KOÇ
Yoksul ve emperyalizmin sömürüsü altında bulunan bir ülkede, kapitalizmin üçüncü küresel krizinin yaşandığı bir dönemde, ülke ekonomisinin giderek artan dış bağımlılık sayesinde ayakta durduğu koşullarda insanlar sürekli daha fazla tüketmeye teşvik edilir ve borç batağına itilirse, onları İslam’ın sakinleştirici etkisiyle kontrol altında tutmak mümkün değildir. Halkın bu koşullarda sadakayla tatmin edilebilmesi de hayaldir.

Çin’de hangi düşünce akımı kazanabilir – Prof. CHENG Enfu
Marksizm, bilimsel bir dünya görüşü ve metodoloji ve aynı zamanda sosyalist hareketin teorik temeli olarak Çin’e Özgü Sosyalizm pratiğimizi yönlendirmelidir. Marksizmi kılavuz olarak benimsemek demek, Marksizmin evrensel ilkelerini bugünkü tarihsel aşamadaki Çin’in gerçeklikleriyle birleştirmek, aynı zamanda yeni durumları incelemek, yeni deneyimleri kavramak ve karşımıza hayatın çıkardığı yeni sorunları çözmek anlamına gelir.

Bir rahip, “Güneş Kral” XIV. Louis, Antik Mısır güzelleri ve Moliére’in yolları ne zaman kesişir? – Prof. Dr. Tamer AKÇA
Bugün kullandığımız birçok tıbbi bilginin sadece ve sadece “tecessüs” sahibi insanlar tarafından ortaya konduğunu görmek mümkün. Bu insanlar kendilerine dayatılan formülleri kabul etmeyen, gerçekleri kendi akılları ile arayan, “bilimsel şüphe” duyan kişiliklere sahiplerdi. “Keşfetmek” için değil “araştırmacı doktor”, tıbbiye öğrencisi bile olmaya gerek olmadığını anlatır bilim tarihi bize.

Türkçe

2013

96 Sayfa

21 x 29,50 cm