Blog

May21

‘Homo sapiens Çok Kibirli: Bize Homo faber Deyin’

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNAHomo FaberHomo SapiensNeandertal



‘Homo sapiens Çok Kibirli: Bize Homo faber Deyin’

Neandertal genomunun 2010 yılında yayınlanmasından bu yana, hepimizin hala bir parça Neandertal DNA’sına sahip olduğunu keşfettik.

Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com

Modern insanın, önceki insan türlerinden daha üstün olduğu şeklindeki kibirli ve yanlış düşünceyi ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bugün olduğumuz kişi, Neandertaller gibi kısmen tüm öncüllerimizin sayesinde oluştu. Bu, Hominin Çeşitlilik Arkeolojisi Profesörü Marie Soressi’nin görüşü.


C: Pixabay

Basit Neandertal imajı son yıllarda önemli ölçüde değişti. Yaklaşık 40.000 yıl önce (bize bazı genler verdikten sonra) ortadan kaybolduğu düşünülen bu insan türü, uzun süre modern insandan (Homo sapiens, bilge insan) çok daha az zeki olarak kabul edildi.

Neandertal genomunun 2010 yılında yayınlanmasından bu yana, hepimizin hala bir parça Neandertal DNA’sına sahip olduğunu keşfettik. Bundan memnun olmamız gerektiğini söylüyor Soressi. “Bu eski genlerden bazıları, bağışıklığımızı güçlendirmeye ve hastalıklarla savaşmaya yardımcı oluyor.”

Soressi kendi DNA’sını test etti: “Çoğu Avrupalının sahip olduğu ortalama yüzde ikinin iki katı olan yüzde dört Neandertal DNA’sına sahibim.”

Modası geçmiş sınıflandırma

Soressi, diğer arkeologlarla birlikte birkaç yıl öncePNAS’ta şaşırtıcı bir keşifyayımladı. Neandertallerin marifetli aletleri olduğu ortaya çıktı: hayvan postu işlemek için cilalı tarafı olan kullanışlı bir kemik bıçak.

Lissoirs olarak bilinen bu tür bıçaklar günümüzde hala deri işçileri tarafından kullanılıyor. Ek olarak Leiden profesörü Wil Roebroeks’in ekibi kısa süre önce Neandertallerin doğal ortamı açık tutmak ve istedikleri gibi şekillendirmek için ateşi kullanabildikleri sonucuna vardı.

Soressi, tüm bu kavrayışların, insan türlerinin modası geçmiş, hiyerarşik olarak yapılandırılmış sınıflandırması hakkındaki düşüncemizi temelden değiştirmeye zorladığını savunuyor.

Sömürgecilik sonrası yaklaşım

Bu nedenle Soressi, “postkolonyal” bir yaklaşımı savunuyor: “Homo sapiens’in soyu tükenmiş insan türlerinden nasıl yararlandığını araştırmak, bizi daha önceki insanlara karşı daha az kibirli kılıyor çünkü artık bizi daha üstün bir konuma getirmiyor.”

Soressi ayrıca insanları biyolojik kimliklerine indirgeme konusunda uyarıyor, çünkü onlar bundan çok daha fazlası. Bu yılın başlarında, o ve bir grup meslektaşı, Nature’da insan kalıntıları üzerinde DNA araştırmalarındaetik üzerine bir makaleyayımladı.

İnsan kimliği katmanlıdır

Öyleyse geçmiş insan türleriyle nasıl ilişki kurmalıyız? Soressi lale soğanı metaforunu kullanıyor: birkaç katmandan oluşur ve lalenin çiçek açması için her katman gereklidir.

İnsan kimliğimiz, bireyler olarak kim olduğumuzu gösteren dış kılıfımızla benzer şekilde katmanlanmıştır: “Dilimiz ve görgü kurallarımız nereden geldiğimizi gösterir; daha derinlerde, fizyolojimiz ve anatomimiz ile geçmişteki ve şimdiki diğer tüm canlı varlıklarla paylaştığımız DNA gibi -bazı Neandertal genleri de dahil olmak üzere- her şey var.”

Bu nedenle Soressi, kendimize Homo sapiens demekten vazgeçmenin zamanı geldiğini söylüyor. ‘Bilge insan’, bilimin gösterdiğinin aksine, öncekilerden çok daha akıllı olduğumuzu ima ediyor. Fransız filozof Henri Bergson (1859-1941), alet yapımcısı olan Homo faber terimini ortaya attı ve Soressi bunun iyi bir fikir olduğunu düşünüyor: alet yapımcısı hala günümüz insanına uygun düşüyor.

Ama önemli bir fark var. Bugün muhtemelen bir insanın 5.000 yıl önce tüm yaşamı boyunca kullandığı sayıda nesneyi, yalnızca sınırlı miktarlarda bulunan doğal malzemelerden üretilen nesneleri kullanıyoruz. “Mevcut iklim değişikliği tehlikesiyle uğraşırken, nesnelere olan aşırı dolaşıklığımız dikkate alınması gereken bir şeydir. Doğayla ne kadar bağlantılı olduğumuzun farkına varmak, diğer tüm insanlarla ve Dünya gezegenindeki diğer tüm canlı varlıklarla ortak noktamızın ne olduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olur.”


Leiden University. 16 Mayıs 2022.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için