Anasayfa > Kitap > Arkeoloji & Eski Çağ Tarihi< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Aktüel Arkeoloji Dergisi Sayı 87

Yayınevi: Aktüel Arkeoloji

ISBN: 13075756-087

218,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


ISBN: 13075756-087
Yazar: Kolektif
Cilt tipi: Karton Kapak

İnsanoğlunun bir arada yaşamaya, bir toplum oluşturmaya başlamasıyla birlikte, bu topluma öncülük eden veya toplum içinde kendini ön plana çıkartmak, kendi görüş ve ideolojilerini yayabilmek, toplum içinde güç kazanmak isteyen kişiler, amaçlarına ulaşmak için öncelikle propagandaya ihtiyaç duymuşlardır. Propagandanın siyasal işlevinin ne olduğu sorusu da cevabı da basittir. Devletin kendi siyasal unsurlarını, gücünü, halkla ve diğer devletlerle buluşturması propagandayı ifade eder. Güçlü imparatorluklar propagandayı etkin bir biçimde kullanarak idari ve siyasal varlıklarının pekişmesini sağlamışlardır.

Hititlerin, siyasi arenaya çıkması ve zamanla bölgesindeki diğer kentleri hakimiyeti altına almasıyla birlikte ekonomik, ideolojik, siyasal sebepler ve hedefler, yayılma politikasını ortaya çıkarttı. Hem boyunduruğu altındaki devletlere hem de çevreye güçlü olduğunu da göstermesi gerekiyordu. Kendi güçlü, ekonomisi güçlü, devlet teşkilatı ve ordusu güçlü... Bunun için en etkin propaganda dini iknaydı. Hititlerde kral yönetme yetkisini tanrıdan alacak ve ülkeyi tanrı adına yönetecekti. Bunu da yıllıklar, mühürler, politik antlaşmalar, devletlerarası yazışmalar ve anıtsal mimari ile yayacaktı. Antik dünyanın en gelişmiş, en eski ve en iyi organize edilmiş askerî sistemine sahip olan Assur’un, acımasız hükümdarların komutasında bir ordusu; çevreye saldığı korku politikasıyla şekillenen, şiddete dayalı ve kendine özgü bir propagandası vardı. Assur gücü ve egemenliği, kralın huzuruna çıkılan saraylar, taht odaları ve kabul salonlarındaki savaş, şiddet ve katliam görüntüleri ile kendini buluyordu. Antik Mısır dünyasında tanrıların toplum karşısında ikna ediciliği ve çekiciliği yüksekti. Sanat ve yazılı kaynaklar, güç ve otoritenin gösterilmesi, aktarılması için yaygın bir şekilde kullanılmıştı. Hükümdar; icraatları, başarıları ve önemli yönleri öne çıkartılarak kendi halkına ve diğer ülkelere ideal bir önder olarak gösterilirdi. Mısır propagandasında kral insanüstü vasıflara, doğaüstü bir güce ve cesarete sahipti.

Mısır Uygarlığı içerisinde sanatsal kanalların devasa bir düzey içerisinde kendisine yer bulması ile Assur sanatlarında özellikle esir askerlerin betimlenmesi arasında propagandik açıdan kategorik bir fark yoktur. Her iki kanal da izleyiciye seslenmekte ve aynı zamanda iktidar bloklarının ideolojik saiklerini topluma anlatmaktadır. Propagandada asıl unsur, izleyici ile iktidarın ideolojik ve siyasal emelleri arasında kurulması düşünülen ya da kurulan bağdır. Bağın kendisi iktidarın varlığını bir ön kabule tâbi tutarken aynı zamanda iktidarın meşruiyetini de halk nezdinde sağlamlaştırması anlamına gelmektedir. İktidarların kendi hegemonik düzeylerini anlatabilecekleri en basit ve kolay yol sanatsal kanalların halkla buluştukları alanlardır. Atina Akropolisinin Klasik Dönem mimarlık ve heykeltıraşlık planının o döneme kadar görülmemiş bir şekilde görkemli bir düzeyde ortaya çıkması, basit bir kronolojik ilerlemenin sonucu değil, politik bir varoluşun sonucudur. Atina Akropolisi, Atina’nın öncülüğünü ve aynı zamanda siyasal gücünü halkla buluşturmakta devletin ideolojik olarak kapladığı düzeyi tüm antik Yunan’a sunmaktadır. Propaganda bir şekilde “seslenmek” anlamına da gelmektedir.

Ayşe TATAR YILDIZ

Türkçe

Temmuz - Ağustos 2002

124 Sayfa

18,50 x 27 cm