< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Aktüel Arkeoloji Sayı 56

Yayınevi: Aktüel Arkeoloji

ISBN: 13075756-56

218,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


İlişkili Ürünler

İlişkili ürün bulunamamıştır!

ISBN: 13075756-56
Yazar: Kolektif
Cilt tipi: Karton Kapak

Antalya, uygarlık tarihinin birçok aşamasına ait arkeolojik kalıntıları ile dünyadaki en zengin kentlerden biri. Sayısı yüzlerle ifade edilebilecek uygarlık tarihi için çok önemli arkeolojik alanlar ve bunların birçoğunda yılın büyük bir kısmı yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları, dünyanın hiçbir coğrafyasında karşılaşamayacağınız büyük bir değer yaratıyor.

EŞSİZ KÜLTÜRÜYLE ANTALYA SİZİ BEKLİYOR

Dünya artık eski dünya değil elbette. 21. yüzyıl teknoloji ve refah çağı olarak insanlara ulaşılabilir kolaylıklar sundu. Çok değil 40 - 50 yıl önce ultra lüks olan ve sadece çok zenginlerin yararlanabildiği olanaklar, bugün herkes için ulaşılabilir olanaklara dönüştü. Ulaşılabilir kolaylıklar dünyanın her yerinde turizmin büyük bir hızla gelişmesine de olanak sağladı. Dünyanın bir yerinden bir yerine göz açıp kapayıncaya kadar ulaşmak, kolay yiyecek ve konaklama sağlamak insanlar için eşitlenebilir bir seyahat özgürlüğü sağladı. Özellikle gelişimini tamamlamış batı toplumlarının çalışanlarına zorunlu olarak sunduğu “tatil hakkı” yaklaşık 400 milyonluk bir potansiyel oluşturdu. Böylece “tatil” bir lüks olmaktan çıktı.

Türkiye’de tatil kavramı, toplum tarafından hala bir lüks olarak kabul gördüğü için “iç turizm” yeterli gelişimini hiç sağlayamadı. Bu durum, Türkiye turizminin tamamı ile yabancı turist üzerinden büyümesine yol açtı. Yakın zamana kadar özellikle Avrupalı orta sınıf için güneş, kumsal ve mavi deniz, Türkiye’nin en önemli turizm gücü olarak görüldü. Sonra fark edildi ki, neredeyse Akdeniz çevresindeki tüm ülkeler benzer bir pazar gücüne sahipti. Rekabet, turizmin büyümesine değil daralmasına yol açtı. Özellikle bu ülkelerdeki ani siyası konjonktürel değişiklikler yabancı turistin “güven” duygusunu doğrudan etkilediği için turizm risklere hep açık oldu.

Turizmin artık sadece turizm olmadığını biliyoruz, çünkü her yıl dünya üzerinde seyahat eden yaklaşık 1 milyar insan, aynı zamanda dünyanın en hareketli ekonomik gücü olarak her ülke tarafından kazanılmaya çalışılıyor. Bu durum ülkeler arasında büyük rekabet alanı sağlıyor. Artık en iyisini sunmak önemli değil, bunun yerine yeni, merak uyandıran yerel, kültürel ve arkeolojik değerler yeni dünya gezginleri için daha cazip.

Avrupa ülkeleri kendi turistini Avrupa dışına çıkarmamak için büyük çaba harcıyor. Özellikle kültür sanat ağırlıklı turizm Avrupa için önemli, çünkü sahip oldukları en önemli kozları bu. Türkiye’nin en önemli kozu ise, neredeyse çevresindeki hiçbir ülkede olmayan muhteşem bir kültürel ve arkeolojik miras zenginliğine sahip olması...

UNESCO ile hızla büyüyen “Dünya Kültürel Mirası” kavramı son 25 yılda turizmin içinde “kültür”ün önemini açıkça gösterdi. Deniz, kum ve güneşi olmayan Fransa, Almanya, İngiltere gibi ülkeler UNESCO listesine dahil ettiği kültürel mirasları ile büyük bir turizm döngüsü oluşturdular.

Antalya sahip olduğu arkeolojik zenginlikle gelişen muhteşem bir zenginlik ortaya çıkarıyor. Sayısı yüzlerle ifade edilebilecek uygarlık tarihi için çok önemli arkeolojik alanlar ve bunların birçoğunda yılın büyük bir kısmı yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları dünyanın hiçbir coğrafyasında karşılaşamayacağınız büyük bir değer yaratıyor.

Bu kadar büyük bir değeri dünya ile nasıl paylaşmalıyız? Ve en önemlisi bu arkeolojik mirası turizmin katalizörü olarak nasıl değerlendirmeliyiz? Kültür ve arkeoloji ağırlıklı turizm, turizmin geleceğini oluşturuyor ve bu büyük bir değer olarak önümüzde duruyor.

Antalya Tanıtım Vakfı ile birlikte projelendirdiğimiz bu özel Antalya sayımız, Antalya’nın sahip olduğu arkeolojik ve kültürel miras zenginliğinin binde biri bile değil, tüm antik çağın en yaratıcı uygarlığı olan Likya Uygarlığının üzerine yükselen bir kentin adımınızı attığınız her yerinde insanlığın geçmişine ait bir kalıntı ile karşılaşabiliyorsunuz, Antalya tüm bu zenginliği ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmeyi çoktan hak ediyor ve bunun için çalışmak hepimizin görevi.

Antalya sizi bekliyor... Sadece denizi ile değil, Likya Uygarlığı ile, Myra’sı, Ksanthos’u ile Limyra’sı, Perge’si, Side’si, Patara’sı ve diğer sayısız kültürüyle... Şimdiden iyi yolculuklar!

Türkçe

Mart-Nisan 2017

121 Sayfa

21 x 27 cm