Blog

Haz29

Latmos Dağları'nda kadın figürlü yeni bir kaya resmi daha tespit edildi.

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Beşparmak DağlarıEKODOSDKaya ResmiLatmos Dağları



Latmos Dağları'nda kadın figürlü yeni bir kaya resmi daha tespit edildi.

Aydın sınırlarında bulunan kaya resminin tescil edilmesi ve korunmaya alınması için, Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge kurulu Müdürlüğü’ne müracaat edildi.

www.arkeolojikhaber.com

Türkiye'nin arkeolojik açıdan önemli 8 bin yıllık tarih öncesi kaya resimleri örneklerinin yer aldığı Latmos Dağları'nda yeni bir kaya resmi daha tespit edildiğini açıklayan Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği, alanın korunmasının önemine dikkat çekerken, arazide bir maden arama ruhsatı daha verildiği belirtildi.

Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD)'dan konuyla ilgili yapılan açıklamada"Aydın ve Muğla illeri sınırlarındaki Latmos (Beşparmak) Dağları, Bafa Gölü Tabiat Parkı’yla bütünleşen olağanüstü doğal peyzajı ve birbiri üzerine kümelenerek gnays ve granitlerden oluşan kayalık yapısıyla görenleri farklı dünyalara götürmektedir. Dağdaki en önemli tarihi bulgular 8 bin yıllık tarih öncesi kaya resimleridir. Her an yeni bir buluntu ve keşfin çıkma olasılığının yüksek olduğu Latmos Dağları’nda yeni bir kaya resmi daha tespit edildi" denildi.

Açıklamda şu bilgilere yer verildi: "Yeni tespit edilen resim bir kadın figüründen oluşmaktadır. Aydın sınırlarında bulunan kaya resminin tescil edilmesi ve korunmaya alınması için, Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge kurulu Müdürlüğü’ne müracaat edildi.

Latmos Dağları adeta çığlık atıyor

"Bodrum, Milas, Didim, Söke ve Kuşadası gibi turizm kentlerinin arasında yabanıllığını hala koruyan, karakteristik petekli çözülme ve kubbemsi çözülmeli aşınma biçimlerindeki kayalarıyla insanı hayal dünyasına götüren, geleneksel yaşamlarını sürdüren yöre insanları ve Neolitik Çağ’dan Osmanlı Dönemi’ne kadar yaşam izleriyle dolu bir açık hava müzesi niteliğinde olan Latmos Dağları adeta çığlık atıyor. Tarih öncesinden, Antik Döneme, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine kadar yaşayan insanların bıraktıkları izler dağın engebeli ve vahşi coğrafyasına dağılmıştır.
Geçmiş dönemlerde mağaralarda başlayan yaşam, çağlar boyunca gelişerek çiftlikler, manastırlar ve antik kentlere dönüşmüştür. Latmos Dağları’na yerleşen bu insanlar yaşadıkları süre içinde dağlık, engebeli ve sert arazide hiçbir doğa tahribatına yol açmadan, kaya ve mimariyi uyum içinde kullanmışlar. Doğal mağaraları ve kaya sığınaklarını bir değişikliğe uğratmadan bu alanları kült yerleri ve yaşam alanları olarak değerlendirmişler.
Latmos Dağları’nın çığlık atmasının nedeni; binlerce yıl bu dağlarda yaşayan insanların vermediği zararı, günümüz insanının vermesidir. Dağın olağanüstü güzellikteki doğal peyzajı, maden ocakları tarafından herkesin gözü önünde geri dönülmez bir biçimde tahrip edilmektedir. İleride ülkemiz turizmi için büyük değer taşıyacak bir doğa ve kültür hazinesi yavaş yavaş yok olmaktadır.


Bölgede geleneksel yaşamını sürdüren insanların, Aydın ve Muğla’nın ve ülkemizin kazanabileceği çok şey varken, bu kutsal dağ niçin yok edilmektedir?
Doğal ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra, yerine getirilmesi mümkün olmayan 500 milyon yıllık kayalar dinamitlerle patlatılarak bölgenin doğası beyaz bir çöle dönüşmektedir.
Köylerinin içinden sabahtan akşama kadar geçen maden kamyonları yereldeki vatandaşları bıktırmış durumda, su yataklarını dolduran maden atıkları yüzünden dereler dolmakta ve bölgedeki ekosistem büyük zarar görmektedir.

Bölgede düzenli çalışma yapan tek kurum Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruludur. Onların yapabilecekleri de sınırlıdır. Dağın engebeli, kayalık ve zor hareket edilen coğrafyasında bugüne kadar tespiti yapılan antik yollar, kaleler, kutsal alanlar, manastırlar ve tarih öncesi kaya resimlerinin tescilleri kurul tarafından yapılmıştır. Sadece tescili yapılan alanlar korunabilmekte, bölge bütüncül olarak korunamamaktadır.
Bugüne kadar tespit edilen kültür varlıklarından çok daha fazlasının Latmos’un kayalık yapısı içinde olduğu bilinmektedir. Tüm bunların tespitinin ve keşiflerinin yapılması bir insanın ömrünün yeteceği bir süre değildir.
Belki de onlarca yıl bu dağlarda araştırmalar ve keşifler yapılması gerekecektir.
Fakat maden faaliyetleri sadece tescili yapılan kültür varlıkları üzerinden hareket ederek yeni ocaklar açılmakta, açık olanların da kapasiteleri sürekli ve hızla artırılmaktadır.
Görünürde sadece kültür varlıkları yönünden bir çalışmanın olduğu görülmektedir. Latmos’ta bir zamanlar Anadolu Parsı’nın yaşam sürdüğü zengin bir yaban hayatının olduğu, endemik birçok bitki türünün bilindiği, jeopark niteliği taşıyan kayaların varlığının olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Bu konularda ilgili bakanlıklar maden faaliyetlerine görüş bildirirken bu coğrafyanın kendileriyle ilgili değerlerini araştırarak değerlendirmeleri daha doğru olacaktır.
Latmos Dağları bütüncül olarak doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle ve içinde yaşayan insanlarıyla bir bütün olarak korunmalı ve geleceğe taşınmalıdır.

MADENCİLER BÜYÜK RİSK KAYNAĞI

Gnays kayalarıyla dünyanın ender jeolojik oluşumlarına ev sahipliği yapan Latmos’ta ekonomik değeri son derece yüksek fıstık çamları ve zeytincilik yöre halkının en önemli geçim kaynakları. Bunların yanı sıra nesli tükendiği sanılan ancak geçtiğimiz yıllarda görüntülen Anadolu Kaplanının son görüldüğü yerlerden birisi olan Latmos, aynı zamanda ilk çağda yörede yaşamış insanlar tarafından yapılan ve 8500 yıl öncesine tarihlenen kaya resimlerinin de bulunduğu bir yer. Latmos dağında onlarca maden ruhsat alanında birçok maden işletmesi dağı un ufak ederek kuvars ve feldspat madenciliği yapıyorlar. 8.500 yıl önce yörede yapılan kaya resimlerinden birinin daha keşfedildiği hafta Latmos’da bir maden işletmesine de ÇED olumlu kararı çıktı. Danıştay tarafından iptal edilen madene yargı kararı hiçe sayılarak yeniden ÇED olumlu belgesi verildi.

Alanın Aydın-Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planında orman sayılan alanlar ve tarım alanlarında kaldığı, madende yapılacak patlatmaların yörede yapılan zeytinciliğe zarar vereceği gibi gerekçelerle yöre halkının açtığı davada bilirkişi raporlarında, madenin kapasite artışının birçok sakıncası olacağını belirtilmişti. Aydın 2. İdare Mahkemesi, bilirkişi raporuna dayanarak ÇED olumlu kararını iptal etmişti ve Danıştay kararı onamıştı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Danıştay’ın bu onama kararından 2 yıl sonra, aynı ruhsat alanı, aynı coğrafi ve doğal koşullar, aynı risklere rağmen madene yeniden ‘ÇED Olumlu’ kararı verdi. ÇED Genel Müdürlüğü sitesinde yayınlanan duyuruda bakanlığa sunulan projenin İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) tarafından incelendiği ve ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararı verildiği dile getirildi.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için