Blog

Ara28

Şempanzeler Onlarca Yıl Görmedikleri Arkadaşlarını Tanıyabiliyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BonoboDeneyHafızaŞempanze



Şempanzeler Onlarca Yıl Görmedikleri Arkadaşlarını Tanıyabiliyor

Bulgular aynı zamanda insanlarda, şempanzelerde ve bonobolarda uzun süreli hafızanın muhtemelen 6 ila 9 milyon yıl önce yaşamış olan ortak atamızdan geldiği teorisini de destekliyor.

 

www.arkeofili.com

 

Yaşayan en yakın akrabalarımız olan büyük maymunlar, yirmi yılı aşkın süredir görmedikleri grup arkadaşlarını tanıyabiliyor. Bulgu, şimdiye kadar insanlar dışında kaydedilen en uzun süreli hafızanın kanıtı olma özelliğini taşıyor.

 

C: Public Domain

Bulgular aynı zamanda insanlarda, şempanzelerde ve bonobolarda uzun süreli hafızanın muhtemelen 6 ila 9 milyon yıl önce yaşamış olan ortak atamızdan geldiği teorisini de destekliyor.

Ekip, diğer bonobo veya şempanzelerin yan yana fotoğrafları gösterildiğinde bonoboların ve şempanzelerin nereye baktıklarını kaydetmek için kızılötesi göz izleme kameraları kullandı. Fotoğraflardan biri bir yabancıya aitti; diğeri katılımcının bir yıl veya daha uzun süre birlikte yaşadığı bir bonobo veya şempanzeye aitti.

Katılımcıların gözleri, daha önce birlikte yaşadıkları kişilerin görüntüleri üzerinde önemli ölçüde daha uzun süre kalıyordu ve bu durum bir dereceye kadar fotoğraftaki bireyi tanıdıklarını öne sürüyor.

Bir vakada, Louise adındaki bir bonobo, kız kardeşi Loretta’yı ya da yeğeni Erin’i 26 yıldan fazla bir süredir görmemişti. Ancak araştırmacılar Louise’e fotoğraflarını gösterdiğinde gözleri fotoğraflara odaklandı.

Çalışmanın baş yazarı Laura Simone Lewis, “Bu hayvanlar birbirlerini çok iyi bir şekilde tanıyorlar.” diyor.

Dahası, katılımcılar, düşmanca ilişkilere kıyasla daha olumlu ilişkiler içinde oldukları bireylere daha uzun süre baktılar. Başka bir deyişle, dostlarını düşmanlardan daha çok tanıyor gibiydiler.

“Bu çalışma bize diğer maymunlardan ne kadar farklı olduğumuzu değil, onlara ne kadar benzediğimizi, onların da bize ne kadar benzediğini gösteriyor.”

Bulgular, hayvanlarda uzun süreli hafıza hakkında bilinenleri genişletiyor ve aynı zamanda evrimsel biyoloji ve psikolojinin merkezinde yer alan soruları gündeme getiriyor. Bunlardan en önemlisi: İnsanlar bu kadar iyi bir uzun süreli hafızayı nasıl geliştirdiler?

Canlı, olaysal hafızamız ile diğer hayvanların hafızası arasındaki bağlantıları anlamak uzun zamandır bir tartışma konusu. Önceki çalışmalar, örneğin kuzgunların kendilerini kandıran insanları hatırladığını ve sosyal ilişkileri esrarengiz şekillerde hatırlayabildiklerini göstermişti. Birkaç yılın ötesine geçebilen sosyal hafıza, daha önce yalnızca yunuslarda belgelenmişti; çalışmalar, yunusların sesleri 20 yıla kadar tanıyabildiğini ortaya çıkardı.

“Yunuslar üzerine araştırma, şu ana kadar insan olmayan bir hayvanda bulunan en uzun süreli sosyal hafızaydı. Burada gösterdiğimiz şey şempanzelerin ve bonoboların yunuslar kadar uzun süre, hatta daha uzun bir süre hatırlayabildiği.”

Lewis’in projesi, üzerinde çalıştıkları hayvanları görmek için genellikle aylar veya yıllar süren primat araştırmacıları arasında uzun süredir yapılan bir gözlemden doğmuştu. Bu araştırmacılar geri döndüklerinde, bonobolar ve şempanzeler sanki kaldıkları yerden devam ediyormuş gibi davrandılar. Böylece araştırmacılar bu hafıza önsezisinin doğru olup olmadığını görmeye karar verdiler.

Ekip, yanıtları almak için zaman zaman eşit oranda şecere ve albüm çıkarma çalışmalarına başladı.

İlk olarak, arkadaş veya aile olarak görebileceğimiz bireylerden ayrılan bonoboları ve şempanzeleri tanımlamaları gerekiyordu. Bazen grup arkadaşları, akraba çiftleşmesini önlemek için başka hayvanat bahçelerine taşınıyordu. Bazen de bir küçük ya da büyük kardeş, birlikte yaşarlarken ölmüş olabiliyordu.

Avrupa ve Japonya’daki hayvanat bahçelerine dağılmış bir çift listesiyle, araştırmacıların katılımcılara göstermek için fotoğrafları bulması gerekiyordu. Ancak bu herhangi bir anlık görüntü olamazdı.

Çiftin birbirini en son gördüğü zamana ait kaliteli bir fotoğrafa ihtiyaçları vardı. Yüksek kaliteli fotoğrafların zengin olduğu bir dönemde, yakın zamanda ayrılan hayvanlar için bu biraz kolay oldu. Louise’in 1995 dolaylarında ayrılan akrabaları gibi diğerleri için bu çok daha zorlayıcıydı.

Ekip, fotoğrafları 26 bonobo ve şempanzeye göstermeyi başardı.

Hassas kameralar ve göz izleme araçları içeren bir bilgisayar sistemi kurulduktan sonra, katılımcı hayvanların gönüllü olarak odaya girmelerine izin verildi. Ödülleri ne miydi? Seyreltilmiş meyve suyuyla dolu bir şişe. (Bonobolar ve şempanzeler meyve suyunu severler ve vahşi doğada bol miktarda meyve yerler)

Hayvanlar içkilerini yudumlarken önlerindeki ekranlarda görüntü çiftleri değişiyordu. Kameralar hayvanların gözlerinin nerelerde gezindiğini izledi. Ve bilgisayar, her görüntü için harcanan süreyi saniyenin çok küçük bir kısmına kadar kaydetti; bu veriler, ekibin aylar sonra tarayacağı verilerdi.

“Bu gerçekten basit bir testti: Önceki grup arkadaşlarına mı daha uzun süre bakıyorlar, yoksa yabancıya mı daha uzun bakıyorlar? Ve gördük ki, evet, önceki grup arkadaşlarının fotoğraflarına çok daha uzun süre bakıyorlar.”

Lewis, kendisinin ve diğerlerinin, katılımcıların yıllardır görmedikleri bir akrabalarının resmi kendilerine gösterildiğinde nasıl tepki verebilecekleri konusunda özellikle endişe duyduklarını söyledi. Proje başladığında hayvanat bahçesi görevlileri hayvanları stres belirtileri açısından izledi. Ama herhangi bir tedirginlik belirtisi göstermediler. Bunun yerine, bir zamanlar yakın olan bir akrabanın görüntüleri ekranda göründüğünde, katılımcılar bazen görüntüden büyülenmiş gibi meyve suyunu içmeyi tamamen bırakıyorlardı.

Çalışma, fotoğraflar tanındığında zihinde bir şeyler olduğunu gösterdi. Belirsiz olan ise bunların ne tür anılar olduğu. İnsanlardaki gibi zengin, epizodik anlatılar olabilirler miydi? Bunu neden gördüklerine dair geçici bir merak olabilir mi? Bu yakınlarının bugün nasıl görünüyor olabileceğini tahmin edebiliyorlar mıydı? Bunlar Lewis’in sonraki soruları.

Lewis, “Bu çalışma bize gezegende yaşayan diğer türlere ne kadar benzediğimizi hatırlatıyor. Ve bu nedenle onları korumanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”


University of California – Berkeley. 18 Aralık 2023.

Makale: Lewis, L. S., Wessling, E. G., Kano, F., Stevens, J. M., Call, J., & Krupenye, C. (2023).

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için