Anasayfa > Kitap< Geri dönün

Daha ayrıntılı olarak görmek için ana resmin üzerinde fareyi hareket ettirin.

Kadıköylü Yıllarım

Yayınevi: Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı

ISBN: 9789756444504

38,00 TL  (KDV Dahil)

Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü

Ürün tükenmiştir!

Ürün temini hakkında bizimle iletişime geçebilirsiniz.


ISBN: 9789756444504
Yazar: Hicran Göze
Cilt tipi: Karton Kapak

“Köklü bir İstanbul ailesine mensup olan yazar, muhitin ve devrin mühim simalarının da iştirakiyle 1931-1955 yılları arasındaki Kadıköyü’nün henüz bozulmamış tarihi dokusunda, hayatının ilk 24 yılının hatıralarını akıcı üslubuyla kaleme almıştır...“

Mazi iyice yükünü alıp geleceğin ise sayılı yılları kaldığı zaman insan hatıraları ile yaşamaya, hep onları anmaya ve anlatmaya başlar. Bu belki de geçmişin artık kabına sığamayışı, bir manada sahibini zorlayışıdır. Bu zorlayış pek çok kişide anmanın ve anlatmanın ötesine geçerek yazma arzusunu da körükler. Maziden ibaret hale gelmiş bir hayatın artık gelecekten pek fazla bir beklentisi yoktur. O mazi bilhassa yalnızlık anlarında insanın beynini kurcalar, hafızasına epeyce jimnastik yaptırır. İçinde yaşadığı zamanın geçmişinden farklılığı sebebiyle geçmişine duyduğu hasret bu yazma isteğini daha da şiddetlendirir. Hele birkaç nesli kaplayacak bir değişikliği bir ömürlük zaman içinde yaşamışlardan ise... O müthiş değişimlere intibak edemeyen, uyum sağlayamayan varlığı ile çocukluğunu, gençliğini özler durur. O çağlarda yaşadığı mekânlara hasreti arttıkça artar. Yaşlının bu özlemini önlerinde meçhul ve sihirli bir gelecek olan gençler anlayamaz. Gençlerin içinde yaşadıkları zamanın çirkinliklerine geçmişin güzelliklerini bilmedikleri, yaşayamadıkları için reaksiyon gösterememesi de bir yerde tabiidir. Tarihçi Adnan Giz'in dediği gibi, bir kadının gençliğindeki şahane güzelliğini bilenlerin o kadının yaşlılığındaki halini görünce duydukları üzüntüye onun güzellik devrini yaşamamış olanlar hiç katılabilir mi? Gençler sık sık geçmişi gündeme taşıyan bir dedeyi, bir anneanne veya babaanneyi belki biraz hafife alarak hatta sıkılarak dinleyebilirler. Çünkü insan o çağda yaşlılığı çok uzağında, hiç gerçekleşmeyecek bir hadise olarak görür. Yaşlılar onlar için sanki insan denen varlığın bir başka türüdür. Yaşlılığın engin bir tecrübe ve görgü deposu olduğunun pek az genç farkındadır. Hepimiz gençliğimizde aynı hataya düşmüşüzdür. Seneler su gibi akıp o yaşlı insanlar hayatımızdan birer birer kayıp gidince büyük bir pişmanlıkla onlara soramadıklarımızın, onlardan öğrenemediklerimizin üzüntüsünü duymuşuzdur. Beraberlerinde kimbilir ne kadar mühim pek çok hadiseyi kendisi ile birlikte toprağa gömen yaşlıları dinlememek, konuşturmamak gençler için ne büyük bir kayıptır...

(Önsöz'den)

Türkçe

2007

187 Sayfa

13,50 x 20 cm

Kondisyon iyi durumda