Anasayfa > Kitap< Geri dönün
Ortaçağ Avrupa Tarihi ve Kültürüne Dair Araştırmalar
Yayınevi: Arkeoloji Sanat Yayınları
ISBN: 9786053966494
273,00 TL390,00 TL (KDV Dahil)
FİYATI DÜŞTÜ ! 30% oranında (117,00 TL) kazançlısınız.
Kargoya verilme süresi: 1 - 5 İş Günü
Yazar: Abdulhalik Bakır, Ebru Emine Oğuz
Cilt tipi: Karton Kapak
Roma İmparatorluğu'nun şaşaalı olgunluk döneminden sonra Hıristiyanlığı kabul eden İstanbul merkezli Bizans ve Roma merkezli Hıristiyan Latin devleti şeklinde ikiye bölünmesinden sonra Avrupa’da bir durgunluk ve gerileme dönemi başladı. Bu durgunluk sadece siyasî alanı değil, insan ve toplum hayatının ekonomik, sosyal ve kültürel yönlerini de kapsamaktaydı. Zira bu dönemde ve onu takip eden yüzyıllarda toplum hayatının bütün alanları, dinsel hayatı temsil eden kilisenin yetki ve salahiyetine bırakılmıştı. Kısacası Avrupa kıtasında eğitim ve öğretim işleri de dâhil bütün toplumsal faaliyetler kilise tahakkümü altında icra ediliyordu. Bütün bu gelişmeler, ister istemez Avrupalıları dünyadan kopmuş bir durumda kapalı bir dönemi yaşamaya maruz bırakmıştı. Bunun bir sonucu olarak da Erken Ortaçağların hemen hemen bütün yüzyılları bu durgunluktan nasibini almış ve bu kıtada yaşayan insanlar bitmez tükenmez dinsel, sosyal, ekonomik ve kültürel sıkıntı ve acılara katlanmak zorunda kalmışlardı. Ancak geç Ortaçağlara gelindiğinde, Avrupa kıtasında, anılan çağda dünyada meydana gelen siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel değişim ve dönüşümlerin neticesinde bir kıpırdanma ve durgunluktan kurtulma çabaları görülmeye başladı. Bu değişimin meydana gelmesinde elbette ki Avrupa’daki iç dinamizmin yanında, Abbasî devletinin altın devrinde gerçekleşen ve bu devletin bir nevi vasalları durumunda olan doğuda Sâmânî, Karahanlı, Gazneli, merkezde Fatımî, Eyyûbî, Selçuklu, Memlûklü ve batıda Kurtuba merkezli Endülüs ve Sicilya adasındaki Müslüman devletlerin rolü büyüktür. Zira Erken Ortaçağ İslam dünyasında başta bilim ve teknoloji alanları olmak üzere bütün alanlarda meydana gelen birikim ve gelişmeler, Müslüman İspanya, Sicilya adası ve Roma merkezli Hıristiyan Papalık tarafından başlatılan Haçlı seferleri yoluyla Avrupa kıtasına intikal etmiştir. Aslında biz bu durumu, doğu ve batı dünyası arasında ta eskiçağlardan beri devam eden bir medeniyet alışverişinin yansıması olarak değerlendirmekteyiz. Yukarıdaki tespitlere dayanarak geç Ortaçağların, Avrupa tarihi ve uygarlığı açısından uzun ve çalkantılı bir dönemin kapanıp yeni bir gelişme veya toparlanma döneminin başlangıcı olarak tanımlayabiliriz. Elbette ki bu toparlanma dönemi kolayca gerçekleşmedi; zira geç Ortaçağlarda doğuda ve batıda önemli sonuçları olan siyasî, sosyal, dinsel, ekonomik ve kültürel birçok gelişme meydana gelmiştir. Bu dönemde Ortaçağ toplumlarını derinden sarsan üç büyük olay meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi on birinci yüzyılın sonlarında başlayan ve İslam dünyasının istikrarını bozan Haçlı Seferleridir. İkincisi on üçüncü yüzyılın ilk yarısında doğudan batıya doğru ilerleyen ve birçok ülke ve bölgede büyük yıkıma sebep olan Moğol saldırılarıdır. Üçüncüsü de on dördüncü yüzyılın ilk yarısında (1334 yılında) baş gösteren ve Avrupa kıtası da dâhil bütün dünyayı kasıp kavuran veba salgınlarıdır. Ancak bütün bu badirelere rağmen Avrupa kıtasındaki devletler ve onları meydana getiren toplumlar, İslam dünyasındaki devletler ve toplumlar gibi bütün alanlarda gelişimlerini sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu meyanda hazırlamış olduğumuz “Ortaçağ Avrupa Tarihine ve Kültürüne Dair Araştırmalar” adlı eserde yer alan çalışmalar da aşağı yukarı anılan yüzyıllardaki gelişmeleri ele almaktadır. Nitekim daha ilerideki dönemlerde (M. 1700’den sonra) bu defa İslam dünyası böyle bir gelişmeyi batıdan almaya başlayacaktır. Yazarların ve Arkeoloji ve Sanat Yayınevi’nin, eserin zevkle okunması temennileriyle…
Türkçe
2024
320
15 x 21 cm