Blog

Eki27

3 Milyon Yıl Önceki Akrabamızın Diyeti Hakkındaki Teori Çürüyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BeslemeDişDiyetParanthropus



3 Milyon Yıl Önceki Akrabamızın Diyeti Hakkındaki Teori Çürüyor

Yapılan yeni bir araştırma, bir ila üç milyon yıl önce yaşamış yakın bir akrabamız olan Paranthropus’un diyetini yeniden sorguluyor.

Yapılan yeni bir araştırma, bir ila üç milyon yıl önce yaşamış yakın bir akrabamız olan Paranthropus’un diyetini yeniden sorguluyor.

Güney Afrika’da keşfedilen 1.8 milyon yıllık Paranthropus robustus’un orijinal tam kafatası (çene kemiği hariç). C: Jos Braga / Didier Descouens

Araştırmacılar, 60 yılı aşkın bir süredir, yaklaşık bir ila üç milyon yıl önce yaşamış yakın bir akrabamız olan Paranthropus’un, tohum ve kabuklu yemişler gibi sert gıda maddelerini tüketmek için devasa arka dişlerin gelişmesini sağlayacak şekilde evrimleştiklerini düşünüyorlardı. Ancak, doğrudan atamız olan Homo cinsinin pişmiş yiyecekler ve et gibi daha yumuşak yiyecekler yemesi nedeniyle daha küçük dişlere sahip olduğu düşünülüyor.

Otago Üniversitesi biyolojik antropoloğu Dr. Ian Towle ve onunla birlikte çalışan Diş Hekimliği Fakültesi’nden Dr. Carolina Loch, Güney Afrika, Japonya ve Birleşik Krallık’taki birçok büyük enstitü ve müzeye seyahat ettikten ve 20.000’den fazla fosil ve canlı primat türünde diş kırıklarını inceledikten sonra, bu “düzgün resim, bir zamanlar düşünülenden çok daha karmaşık.” diyor.

Towle, “Her dişi ayrı ayrı inceleyerek ve herhangi bir diş kırığının konumunu ve boyutunu kaydederek, dişteki ufalanmanın Paranthropus robustus’ta düzenli sert yemek yemeyi desteklemediğini gösterdik, bu nedenle potansiyel olarak bu grubun bir bütün olarak sert gıda tükettiklerine dair olan argümana son veriyoruz.” diyor.

Dr. Towle, bulguların, insanın evrimi sırasında beslenme ve davranış değişiklikleri konusundaki anlayışımıza meydan okuduğunu söylüyor.

“Şimdiye kadar incelenen insan fosillerinden (Homo cinsi) elde edilen sonuçlar şaşırtıcı; incelemeler son derece yüksek oranlarda diş kırığı gösteriyor, bu durum ise benzer şekilde bulgulara sahip sert cisim yiyen canlı primatları akla getiriyor. Ancak Paranthropus üzerinde yapılan diş incelemeleri, yumuşak meyveler veya yaprak yiyen primatlara benzer şekilde son derece düşük kırık seviyeleri gösteriyor.” diyor Towle.

KNM ER 406 olarak bilinen Paranthropus boisei’nin kafatası, Nairobi Ulusal Müzesi. C: Bjrn Christian Trrissen

Towle, “Son yıllarda Doğu Afrika’da bulunan Paranthropus’un başka bir türünün, Paranthropus boisei’nin düzenli olarak sert yiyecekler yemediğinin yavaş yavaş kabul edilmesine rağmen, Paranthropus’un büyük dişlerinin sert yiyecekler yemek için evrimleştiği fikri devam etti. Bu nedenle, yaptığımız bu araştırma, Paranthropus’un sert gıdalarla beslendiğine dair olan düşünceye son darbeyi vurmuş olarak görülebilir.” diyor.

Towle, “İnsanların bu kadar zıt diş kırılma kalıpları göstermesi de aynı derecede önemli ve daha ileri araştırmalar için, özellikle insanın evrimi sırasındaki beslenme değişiklikleri ve insan diş yapısının neden bu şekilde evrimleştiğine dair araştırmalar için bu zıtlık “zincirleme” etkilere sahip olacaktır.” diyor.

“İnsan fosillerinde tespit ettiğimiz sıradan bir şekilde oluşan diş kırıkları, kum veya taş aletler gibi gıda dışı maddelerden de kaynaklanıyor olabilir. Ancak, nedeni ne olursa olsun, bu insan grupları önemli miktarda diş aşınmasına ve kırılmaya maruz kaldı. Bu durum, özellikle Paranthropus gibi gruplarla karşılaştırıldığında, diş boyutumuzdaki küçülmenin neden gerçekleştiğine dair soruları gündeme getiriyor.” diyor Towle.

Dr. Towle’un araştırması şimdi, dişlerimizin kafatasının diğer bölümlerinin genişlemesine izin verecek şekilde diğer faktörler nedeniyle daha küçük bir yapıya evrimleşmesine, ve daha sonra artan diş boyutu yerine onu aşınma ve kırılmaya karşı korumak için diğer diş özelliklerinin gelişmiş olma ihtimaline odaklanacak.

Towle, “Bu, diş minesinin büyük maymunlar arasında farklı özellikler geliştirip geliştirmediğini görmek için şu anda araştırdığımız bir şey. Bir bütün olarak araştırmamızın ağız sağlığı anlayışımız üzerinde etkileri olabilir, çünkü fosil insan örnekleri tipik olarak kusursuz diş sağlığı gösteriyor.” diyor.

“Aşırı diş aşınması ve kırıklar o dönem için standart olduğundan, atalarımız muhtemelen diş özelliklerini bu diş dokusu kaybıyla başa çıkmakla kalmayıp aslında onu avantaja çevirmek için geliştirdiler. Örneğin, diş aşınması olmadan dişlerimiz gömülü yirmilik dişler, diş çapraşıklığı ve hatta çürüklere karşı artan duyarlılık de dahil olmak üzere her türlü sorunla karşı karşıya kalabilir.” diyor Towle.


University of Otago. 23 Temmuz 2021.

Makle 1: Towle, I., Irish, J. D., & Loch, C. (2021).Paranthropus robustus tooth chipping patterns do not support regular hard food mastication.Journal of human evolution,158, 103044.

Makale 2: Towle, I., & Loch, C. (2021).Tooth chipping prevalence and patterns in extant primates.American Journal of Physical Anthropology,175(1), 292-299.

Makale 3: Towle, I., Loch, C., Irish, J. D., Veneziano, A., & Ito, T. (2021).Chipping and wear patterns in extant primate and fossil hominin molars:’Functional’cusps are associated with extensive wear but low levels of fracture.Journal of human evolution,151, 102923.

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için