Blog

Şuu19

6.000 Yıl Önce İnsanlar Sindiremedikleri Halde Süt İçiyordu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNALaktazSindirimSüt



6.000 Yıl Önce İnsanlar Sindiremedikleri Halde Süt İçiyordu


Yeni çalışma, Afrika’nın sütçülük hikayesindeki kritik rolünü vurgulayarak, oradaki toplulukların en az 6.000 yıl önce süt içtiklerini gösteriyor.

 

Yeni bir araştırmaya göre Güney Sudan’daki sığır çobanları, en az 6000 yıl öncesine uzanan bir sütçülük geleneğinin parçası. C: Getty

 

Süt ile olan geçmişimiz, yumurta-tavuk bilmecesine benziyor: İnsanlar, sütü sindirmek için yardımcı mutasyonlar evrimleştirmek zorundaydılar, ancak DNA’larının bu yönde değişmesi için de süt içmeleri gerekiyordu.

Pennsylvania Üniversitesi’nden genetik bilimci Sarah Tishkoff: “Kültürel uygulamadan ve mutasyondan hangisinin önce geldiği sorusu her zaman vardı.” diyor. 

Şimdi ise araştırmacılar, süt tüketimine dair şimdiye kadarki en eski kanıtları buldular: Modern Sudan ve Kenya’daki insanlar, en az 6.000 yıl önce süt ürünlerini tüketmeye başlamışlardı. Bu, insanların “süt geni”ni evrimleştirmesinden önceydi. Dolayısıyla sıvıyı doğru şekilde sindirmek için genetik araçlara sahip olmadan önce içtiğimizi düşündürüyor.

Tüm insanlar bebeklik dönemlerinde sütü sindirebilirler. Ancak bir yetişkin olarak bunu yapma yeteneğimiz oldukça yakın zamanda, muhtemelen son 6.000 yılda gelişti. Bazı mutasyonlar yetişkinlerin süt şekeri laktozunu parçalayabilen laktaz enzimini üretmesine olanak sağlar. Laktaz sürekliliğini mümkün kılan genler, bilinen dört laktaz sürekliliği mutasyonuna sahip modern Afrika’da yaygındır. (Avrupa popülasyonları ise sadece birine sahiptir.)

Bu laktaz mutasyonları evrimleştiğinde hızla yayıldılar. Bu durum, bu tip genleri taşıyan insanların büyük bir avantaja sahip olduklarının kanıtı. Çalışmaya dahil olmayan Tishkoff: “Şimdiye kadar gözlemlenen en güçlü doğal seçilim sinyallerinden biri.” diyor.

İnek sağan bir kadın. C: Getty

 

Araştırmacılar, süt içme geçmişimizi incelemek için, toplumların en az 8.000 yıldır evcil inek, koyun ve keçi güttüğü Afrika’ya döndüler. Araştırmacılar Sudan ve Kenya’da bulunan ve yaşları 2.000 ile 6.000 arasında değişen sekiz iskeleti incelediler. Bu iskeletlerin dişlerindeki kalıntıları kazıdılar ve süte özgü proteinlerden izler aradılar.

Yeni araştırmaya göre, bu insanların en az 6.000 yıl önce bir çeşit süt ürünü tükettikleri ortaya kondu. Bu durum, eldeki buluntuları, Afrika’da ve belki de dünyadaki süt ürünleri tüketiminin bilinen en eski doğrudan kanıtı haline getiriyor.

Araştırma aynı zamanda Afrika’daki sütçülüğün tarihinin Avrupa’da olduğu kadar geriye gittiğini, hatta belki de daha eski olduğunu gösteriyor. Bu, beyaz ırkın üstünlüğünü savunanların yaydığı, laktaz kalıcılığının ve süt içmenin bir şekilde beyaz Avrupalılarla ilişkili olduğu efsanesini çürütüyor.

Dahası, 2020’de yayınlanan ve bazı iskelet DNA’ları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, antik Afrikalılar süt sindiren genler geliştirmemiş gibi görünmüyor.

Max Planck İnsanlık Tarihi Bilimi Enstitüsü’nde yeni çalışmanın ortak yazarı ve eski proteinler uzmanı Madeleine Bleasdela: “Görünüşe göre topluluk, laktaz kalıcılığına sahip olmadan önce süt içiyordu.” diyor.

Proteinler süt, peynir ya da bugün Afrika’da yaygın olan yoğurt gibi fermente edilmiş ürünlerden gelmiş olabilir. Fermantasyon bazı kültürlerde, içmeden önce süt şekerini bertaraf etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem aynı zamanda gerekli mutasyonlara sahip olmayan insanların, çiğ süt içmeden süt ürünlerini tüketmesini kolaylaştırabilir.

St. Louis’deki Washington Üniversitesi’nden çalışmaya dahil olmayan araştırmacı Fiona Marshall: “Mutasyonlar sonunda insanların süt ürünlerinden daha fazla besin almalarına yardımcı oldukları ve benzerlerine karşı bir avantaj sağladıkları için ortaya çıkmış olabilir. Bu insanlar arasında, laktaz kalıcılığına sahip herhangi bir birey daha uzun yaşayacak ve daha fazla çocuğa sahip olacaktır.” diyor.

Laktaz kalıcılığı için seleksiyon baskısı çevresel de olabilir. Süt sağımı, sürüleri zorlu koşullar altında yönetmenin sürdürülebilir bir yoludur ve hayvanların öldürülmesi yerine beslenmelerini sağlar. Örneğin kuraklık sırasında, çobanlar, sığırları ve keçileri dört ayaklı su filtreleri ve saklama kapları olarak daha iyi kullanabilirler.

Tishkoff, “İnekleriniz varsa, bir sıvı, protein ve besin kaynağınız vardır. Elbette, sığırlarınızı hayatta tutabildiğiniz sürece.” diyor.

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için