Blog

May29

Amerika’da 7 Milyon Yıl Boyunca Kedigil Fosili Neden Yok?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  FelidKediKedigil



Amerika’da 7 Milyon Yıl Boyunca Kedigil Fosili Neden Yok?

Peki, bu boşluğun nedeni ne? Kuzey Amerika’dan sıkıldılar mı? Hepsi bir yanlış anlaşılma olabilir mi?

Beste Kahveci- www.arkeofili.com

Fosil kayıtlarına göre 25 milyon yıl öncesinden 18.5 milyon yıl öncesine kadar, kediler ve kedi benzeri türler Kuzey Amerika’da “kayboldu.”


Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde sergilenen ünlü kılıç dişli kedinin (Smilodon fatalis) bir kafatası. Smilodon fatalis, Kuzey Amerika’da Pleistosen döneminde (2,6 milyon ila 11,700 yıl önce), kedi boşluğunun sona ermesinden çok sonra yaşadı.

Peki, bu boşluğun nedeni ne? Kuzey Amerika’dan sıkıldılar mı? Hepsi bir yanlış anlaşılma olabilir mi?

Bugüne kadar bu kayboluş ile ilgili olarak, daha iyi avlanma alanları bulmak için Kuzey Amerika’dan uzaklaşan kedigillerden, volkanik patlamalardan kaynaklanan küresel soğumadan etkilenmeye ve koşulların fosilleşmeye uygun olmamasına kadar birçok teori öne sürüldü.

Ancak Liverpool John Moores Üniversitesi’nde omurgalı paleontoloğu olan Carlo Meloro’ya göre, mevcut bilgi ve kanıtlara dayanarak ancak bu kadar sonuca varılabilir. Meloro’ya göre bunlar varsayımdan başka bir şey olarak görülmemeli.

Meloro, “Hepsi bir varsayım. Belirli jeolojik faaliyetler, bu dönemde Kuzey Amerika’daki tortularda kedilerin bulunmasını engellediyse, bu onların orada olmadığı anlamına gelmez.” diyor. Meloro, iklim değişikliğini, diğer türlerle rekabeti ve ekolojik yer değiştirmeyi içerebilecek “kedi boşluğunu” yaratan faktörlerin bir kombinasyonu olabileceğini söylüyor.

Indiana Üniversitesi’nde paleontolog olan David Polly de aynı fikirde. “Kedilerin yokluğu, fosil kayıtlarının yokluğuyla açıklanamaz.” diyor. Ancak Polly, daha açık bir açıklama olabileceğine inanıyor ve bu Meloro tarafından da desteklenen bir açıklama.

Polly, “Kedilerin Kuzey Amerika’dan kaybolması, bir dereceye kadar, bir kedi benzeri grubun neslinin tükenmesi ve diğerinin Kuzey Amerika’ya girememesiyle ilgili bir tesadüf olabilir.” diyor. Başka bir deyişle, “boşluk” gerçek olabilir.

Meloro, kedi boşluğundan önce, üç taksonomik kedi ailesinin bulunduğunu söylüyor: Nimravidae, Barbourofelidae ve Felidae, hepsi de Carnivora taksonomik düzenine aitti.

Yaygın olarak “sahte kılıç dişli kediler” olarak bilinen Nimravidae ve yine soyu tükenmiş olan kedi benzeri etobur Barbourofelidae, modern evcil kedilere benzer özelliklere sahipti. Biyolojik olarak benzer olsalar da, günümüz kedileriyle doğrudan ilişkili değillerdi. Öte yandan, bir de Felidae vardı.

Eusmilus, geç Eosen ve erken Oligosen dönemlerinde (yaklaşık 37 milyon ila 28 milyon yıl önce) Avrupa’da avını takip eden, şimdi soyu tükenmiş kılıç dişli bir nimravid cinsiydi.

Polly, “Felidae, gerçek bir kediydi. Kedileri, aslanları, kaplanları ve yabani kedileri içeren yaşayan kedigillerle yakından ilişkili ve onların ata soyu.” diyor.

Bu üç taksonomik grup, görünüş ve genetik yapı bakımından benzer olsalar da, hepsi aynı bölgelerde aynı anda yaşamıyordu. Hem Meloro hem de Polly’ye göre bu nokta, kedi boşluğunu anlamak için çok önemli.

Meloro, “Nimravidae, Kuzey Amerika’da, Oligosen sırasında ve 28.7 milyon yıl öncesine kadar bulunabilir, bu nedenle kedi boşluğundan hemen önce ortadan kaybolmuş gibi görünüyorlar. Bu arada Barbourofelidae, kedi boşluğundan sonra Kuzey Amerika’ya geldi ve Barbourofelis cinsinin üyeleri 11.5 milyon ila 9.8 milyon yıl önce ortaya çıktı.” diyor.

Polly’ye göre nimravidlerin ölümü “kedi boşluğunun” başlangıcını tanımlıyor. “Büyük olasılıkla, türlerin neslinin tükenmesinin, Kuzey Amerika ekosisteminin bir hiper-etobur olarak işlev görmenin zorlaşacak şekilde değişmesinin bir sonucu olması muhtemel.”

Polly, bu süre zarfında, muhtemelen nimravidlerin avı olan otoburların “uzun mesafeleri kapsayan daha hızlı hareket için uzmanlıklar” geliştirdiğini ve bunun bir hiper-etoburun sürekli olarak yiyecek avlamasını çok daha zor hale getireceğini ekliyor.

Yani, Meloro’ya göre, bir “kedi benzeri” tür, kedi boşluğu sırasında zaten yok olmuştu ve bir diğeri henüz Kuzey Amerika’ya gelmemişti. Peki ya günümüz kedilerinin gerçek akrabaları olan Felidae?

Polly, “Kedigillerin Kuzey Amerika’ya göçü için, Avrasya’ya bir kara bağlantısı ve kedilerin yaşayabileceği bir ekosistem gerekirdi. Deniz seviyesi Miyosen’de [23.03 milyon ila 5.3 milyon yıl önce] değişti ve kediler muhtemelen Sibirya’dan Alaska’ya geçti.

Meloro, “Kara köprüsünün mevcudiyeti ve yaşanabilirliği, hem düşük deniz seviyesini hem de kara köprüsü bölgesinde uygun ekosistemleri gerektirebilirdi.” diyor. Barbourofelidae de Kuzey Amerika’da muhtemelen böyle yaşamıştı.

Polly, bu nedenle, Kuzey Amerika’da “kedi boşluğu” döneminde çok az kedi veya kedi benzeri tür fosilinin keşfedildiğine inanıyor, çünkü bulunacak hiçbir şey yok.

Ancak bir başka uzmana göre, Kuzey Amerika’da “kedi boşluğu” dönemine ait hazır ve ortaya çıkarılmayı bekleyen kedi fosilleri olsa bile, bunların çok sayıda bulunacağının garantisi yok.

Portsmouth Üniversitesi’nden paleontolog David Martill, bu döneme ait Felidae fosillerinin eksikliğinin, muhtemelen çok az insanın onları aramaya çalışmasının bir sonucu olabileceğini öne sürüyor. “Kaç kişi dışarı çıkıp kedi fosili arıyor ki?”

Martill, bu tür fosil boşluklarının yaygın olduğuna da dikkat çekiyor. “Fosil kayıtları son derece düzensiz. “Stratigrafik kayıtları zaman boşluklarıyla dolu. Gerçekten de, kayıtlardan daha fazla boşluk var.” diyor.

Polly, fosil avcılarının eksikliğinin teoride kedi boşluğunu açıklayabileceğini kabul ediyor.

“Fosil kayıtları tüm Kuzey Amerika’yı tek tip olarak örneklemiyor, bu nedenle nimravidlerin kıtanın bazı köşelerinde 23 milyon yıldan sonra varlığını sürdürmesi veya 17 milyon yıl önce kedigillerin bazı bölgelere gelmesi mümkün.”

Ancak Polly tamamen ikna olmuş değil.

Polly, “Etoburlar da dahil olmak üzere memelilerin fosil kayıtları, Kuzey Amerika’da kedi boşluğu sırasında çok iyi. Bu aralıkta yüz binlerce fosil alanımız var, on binlerce belki de milyonlarca fosil var.” diyor.


Live Science. 18 Mayıs 2022.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için