Arþiv

Çocuk Kitaplarýmýz

Sare

Strabon

Blog

Oca5

Antik Yunan Þairi Sappho Hakkýnda Ne Biliyoruz?

 |  Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik YunanKadýnLesbosPapirüsÞairSappho

Antik Yunan Þairi Sappho Hakkýnda Ne Biliyoruz?

Antik Yunan þair Sappho’nun günümüze ulaþan birkaç satýrýný okuyanlar için, þiir külliyatýnýn çoðunun kaybolmasý oldukça acý verici bir þey.

 

Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde sergilenen Sappho büstü. C: Wikimedia

II. Nebuchadnezzar Kudüs’ü yaðmalarken, Solon Atina kentini yönetirken, Fenikeli denizciler Afrika kýtasýnýn etrafýný ilk kez dolaþýrken ve Anaksimandros her þeyin ilkesi olarak apeironu öne sürüp, ruhun hava benzeri bir doðaya sahip olduðunu iddia ederken, Sappho þu dizeleri kaleme alýyordu:

Tanrýlara eþtir o benim için
dizinin dibinde oturan erkek
duyabilen senin yaný baþýnda
tatlý sesini

büyüleyici gülümseyiþini.
Hoplatýr evet böylesi yüreðimi
görür görmez yüzünü çýkmaz olur
sesim soluðum,

dilim tutulur, birden her yanýmý
bir alevdir sarar inceden ince
kulaklarým uðuldar, hiçbir þeyi
görmez gözlerim

bir ter boþanýr üstümden, titrerim
tüm bedenimle ölecekmiþcesine
yemyeþil olurum çimenlerden de
yeþil Agallis
Her þeye katlanabilmeli oysa

(Bu fevkalade güzel çeviri, saygýdeðer Arza Erhat ve Cengiz Bektaþ’ýn, 1978 yýlýnda, Cem Yayýnlarý’ndan çýkan, “Sappho Üzerine Konuþmalar / Þiir Çevirileri” aslý kitabýndan alýnmýþtýr.) 

Buda ve Konfüçyüs henüz doðmamýþlardý, demokrasi düþüncesi ve felsefe kelimesi henüz tasarlanmamýþtý ancak Eros (Afrodite’nin hizmetkarý), halihazýrda demir bir yumrukla hüküm sürüyordu: en güçlülerinden ve en yaþlýlarýndan bir tanrý olarak, size olmadýk zamanda saldýrýr, belirtisiz bir hastalýk olarak, üzerinize inen doðaüstü bir güçtür, denizi çalkalar ve meþe aðaçlarýný bile yerinden oynatýr, yabanidir, aniden üzerinize atýlan zapt edilemez bir canavar, dizgin nedir bilmez zevkleri açýða çýkaran ve dile getirilemeyecek ýstýraplara, hem acý hem tatlý, yakan hazlara neden olandýr.

 

Sappho’nun birkaç þiirinin parçalarýný koruyan parþömen parçasý. C: Wikimedia

 Sappho’nun þiirlerinden daha eski olup, hayatta kalabilen pek fazla eser yok: hissiz Gýlgamýþ Destaný, Rigveda’dan ilk ruhani ilahiler, Homeros’un bitip tükenmez kahramanlýk þiirleri ve her þeyi bilen Mousalar tarafýndan yazýlmýþ olan, Hediodos’un mitleri. “Olan her þeyi ve olacak olanlarý biliyorlar.” Onlarýn babasý Zeus’tu, anneleri bir Titan olan hafýza tanrýçasý Mnemosyne’di.

Hiçbir þey bilmiyoruz. En azýndan pek fazla deðil. Homeros’un gerçekten var olup olmadýðý bile belli deðil veya Sappho’nun Eros’un gücü üzerine yazdýðý dizelerini, kendi çalýþmalarýnýn hayatta kalan parçalarýnýn içinde, gelecek kuþaklar için saklayan ve bizim kolaylýk olsun diye “Sahte Longinus” dediðimiz yazarýn gerçekte kim olduðu belli deðil. 

Sappho’nun, doðu Ege’de, Küçük Asya anakarasýna çok yakýn bir konumda bulunan Lesbos Adasý’ndan (Midilli Adasý) geldiðini biliyoruz. Hatta havanýn açýk olduðu bir günde, þimdi modern Türkiye’nin sýnýrlarý içinde kalan ve geçmiþte ölçülemeyecek kadar zengin bir bölge olan Lydia kýyýlarýna ve oradan da bugünün ölçülemez zengin Avrupa kýtasýna yüzebileceðinizi düþünebilirsiniz. 

Orada bir yerde, kayýp Hitit Krallýðýnda, onun sýra dýþý isminin kökeni bulunuyor olmalýydý. Ýsmi ya “esrarlý”, “temiz”, ya da “temiz kaynak” anlamýna gelmekteydi ya da geçmiþi baþka bir yoldan takip ederseniz, Antik Yunan’daki “safir” ve “lapis lazuli” kelimelerinin bozulmuþ bir formu ile karþýlaþýrsýnýz. 

Eresus’da doðduðu söyleniyor ya da olasýlýkla Mytilene’de. Takvimimizin baþlamasýndan 617 sene önce ya da muhtemelen bu tarihten on üç yýl önce veya beþ yýl sonra. Babasý Skamandros veya Skamandronymos olarak anýlýrdý ya da son derece yüksek belagate sahip, ancak pek güvenilir olmayan, bir 10. yüzyýl Doðu Roma ansiklopedisi olan Suda’nýn aktardýðý gibi: Simon, Eumenos, Eerigyios, Semus, Camon veya Etarkhos da olabilirdi. 

Kharakhos ve Larikhos isminde iki erkek kardeþi olduðunu biliyoruz. Ayný zamanda muhtemelen bir üçüncü kardeþi daha vardý ve adý Eurygios’tu. En küçük erkek kardeþi Larikhos, sadece aristokrat ailelerin oðullarý için ayrýlmýþ bir görev olan Lesbos’daki Prytaneion’da bir kupa taþýyýcýsý olduðu için, Sappho asil bir aile doðumluydu. Annesinin Kleis adýyla çaðýrýldýðýný düþünüyoruz ve Sappho kendi kýzýný da ayný isimle çaðýrýyordu. Bir þiirinde sevgili kýzýna hitap etmek için kullandýðý kelime her ne kadar köle anlamýna gelse de. 

 

59 / 5000 Çeviri sonuçlarý Bir Sappho þiirinin parçasý, Oxyrhynchus Papyri: Bölüm X. C: Wikimedia

Hiçbir yerde Sappho kocasýndan bahsetmez. Souda’da bu baðlamda bahsedilen “Andros Adasý’nýn Kerkylas’ý” adý, Attika komedi þairlerinin müstehcen bir þakasý olmalý. Daha sonra Ovidius tarafýndan Heroides Mektuplarýnda süslenen Phaeon adlý genç bir denizciye duyduðu mutsuz, hatta kendine zarar veren aþkýnýn efsanesi de ayný zamana tarihleniyor olmalý.

MÖ 3. yüzyýla tarihlenen bir tarihçeden biliyoruz ki bir noktada Sappho, Syracusae’ya kaçmýþtý. Baþka bir kaynaktan, Lesbos’un servetinin Cleanactidai klanýnýn elinde olduðu MÖ 596 civarýnda bu olayýn gerçekleþtiði sonucuna varabiliriz. 

Yedi ya da sekiz sene sonra, ada Tiran Pittakos’un yönetimi altýndayken, Sappho sürgünden geri dönmüþ ve Mytilene’de bir kadýn muhiti kurmuþtu. Bu muhit, Aphrodite onuruna kurulmuþ bir kült topluluðu, birbirlerine karþý cinsel baðlarý olan bir kadýn symposionu ya da soylu kýzlarý evlilik için hazýrlayan bir okul olabilir. Açýkçasý kimse bundan emin deðil.

Antik çaðlardan bilinen hiçbir kadýn hakkýnda bu kadar konuþulmadý ve bu kadar tartýþmalý terimler kullanýlmadý. Kaynaklar, efsaneler kadar seyrek ve ikisi arasýnda ayrým yapmaya yönelik herhangi bir giriþim de neredeyse ümitsiz.

Her çað kendi Sappho’sunu yaratmýþtý. Hatta bazýlarý, hikayelerin çeliþkilerinden kaçmak için bir ikincil derece bile yarattý. Sappho Aphrodite ya da Mousalarýn rahibesi, bir hetaira, erkek delisi bir kadýn, aþk delisi bir þirret, nazik bir öðretmen, cesur bir haným gibi çeþitli formlarda resmedilmiþti. Bazen utanmaz ve yozlaþmýþ, bazen ciddi ve temiz. 

Yurttaþý ve çaðdaþý Alcaeos onu: “menekþe rengi saçlý, temiz, tatlý bir gülümsemesi olan”; Sokrates: “güzel”; Platon: “bilge”; Gadaralý Philodemos: “onuncu Mousa”; Strabon: “olaðanüstü bir fenomen”; Horatius: “erkeksi” olarak tanýmlar. 

Geç 2. ve erken 3. yüzyýla tarihlendirilen bir papirüs parçasý Sappho’nun, “çirkin, koyu tenli, ufacýk, aþaðýlýk ve lezbiyen” olduðunu iddia ediyor. 

 

Alcaeus (solda) ve Sappho. Bir Attika kýrmýzý figürlü kalathos’un A Yüzü, MÖ 470 dolaylarý. C: Wikimedia

Bir zamanlar onun bronz heykelleri yaygýndý. Bugün bile, gümüþ sikkeler hala defne taçlý yandan görünümlü yüzünü taþýyor ve Polygnotos okulundan bir su testisi, onun bir parþömen rulosunu okuduðu halini tasvir ediyor. MÖ 5. yüzyýldan kalmýþ, pýrýl pýrýl bu siyah vazo, sanki çalmayý yeni bitirmiþ ya da henüz baþlayacakmýþ gibi, elinde sekiz telli bir lir tutan Sappho’nun boyunun uzun olduðunu gösteriyor. Sappho’nun dizelerinin, yok olmuþ Yunan lehçelerinden biri olan, en eski ve ustalýk gerektiren Aiol Lehçesi’nde, kulaða nasýl geldiðini bilmiyoruz. Bir düðün töreninde, bir þölende ya da bir kadýnlar çemberinde, sözcüklerden çýkarýlan ilk arzu bir telli çalgý eþliðinde söylediðinde: parmaklarla çalýnan phorminxin dingin sesi veya kitharanýn neþeli çalgý sesi, barbitos’un derin tonlarý veya pektis’in harp benzeri melodisi, bir magadis’in yüksek tonlarý veya kaplumbaða kabuðundan bir lirin donuk rezonansý duyulurdu.

Tek bildiðimiz, “lirik” kelimesinin bu enstrümanlardan biri olan lirden türetildiði ve Sappho’nun ölümünden yaklaþýk üç yüz yýl sonra Ýskenderiyeli bilim insanlarý tarafýndan icat edildiði. Sappho’ya, sekiz ya da dokuz kitaptan oluþan bir edisyonun tamamýný, birkaç papirüs rulosunun üzerine yazýlmýþ binlerce satýrý, ölçülere göre düzenlenmiþ olan birkaç yüz þiiri adayanlar bu insanlardý ancak bunlardan yalnýzca bir tanesi bir saðlam bir halde günümüze gelebildi.

Bunu Augustus döneminde Roma’da yaþamýþ olan Halikarnassoslu Dionysios’a borçluyuz zira onun hayranlýk uyandýran “Kitabet Üzerine” adlý eseri tam olarak bir alýntýya sahipti. Bunun dýþýnda, Pseudo-Longinus olarak bilinen bilgin tarafýndan, ardýþýk dört kýta kaydedilmiþti. Baþka bir þiirin beþ kýtasý ise üç farklý papirüs parçasýndan alýnarak, baþarýyla yeniden bir araya getirilmiþti.

1937’de ise MÖ 2. yüzyýlda, Mýsýrlý bir öðrenci tarafýndan, avuç içi kadar bir çömlek parçasýna özensizce karalanmýþ bir baþka dört kýta keþfedildi. Beþinci ve altýncý þiirin parçalarý, eski bir Orta Çað parþömeni üzerinde korunmuþtu. Yedinci ve sekizinci þiirlerin büyük bölümü ise yakýn zamanda, Mýsýr mumyalarýnýn korunmasý ya da kitap kapaðý yapýmýnda kullanýlan kartonajlarý oluþturan papirüs þeritlerinden birinde keþfedildi. Ancak þiirlerden birinin deþifre edilmesi üzerine akademisyenlerin yaptýklarý tartýþmalar sürüyor. 

 

Raphael’in 1511 fresk Parnassus’unun kýrpýlmýþ bir versiyonu. Sappho figürü gösteriliyor. C: Wikimedia

Gramerciler Athenaeus ve Apollonius Dyscolus ve filozof Solili Chrysippus tarafýndan bir avuç kelimeler ve ayrýlmýþ satýrlar alýntýlandý. Sözlük yazarý Iulius Pollux belirli bir stili, belirli bir kelime haznesini veya onun adýný taþýyan ölçüyü resmetti. Bunlar Orta Çað yazarlarýnýn geniþ kodeksleri tarafýndan saðlanmýþtý, ancak gerisi çöpten baþka bir þey deðildi. Bir-iki satýr uzunluðundaki daðýnýk kýtalar, parçalar þeklindeki dizeler, baðlamlarýndan kopartýlmýþ kelimeler, yalnýz baþýna kalmýþ heceler ve harfler, kelimelerin baþlarý ve sonlarý, ya da yalnýzca bir çizgi; býrakýn bunlardan bir anlam çýkarmayý, hiçbir yerde bir cümleye yakýn bir þey yok.

...
ve ben giderim…

… hemen…

… için…
…ahengin…
…koro…
…berrak ses…
………
…hepsine…
………

Sanki, þarkýnýn kaybolduðu ve kelimelerin eksik olduðu yerlerde, papirüs rulosunun çürüdüðü ve koptuðu yerlerde, önce tek tek, sonra çiftler halinde ve sonradan ritmik bir üçlünün belirsiz örüntüsünde iþaretler belirir. Sessiz bir aðýtýn notalarý.

Bu þarkýlar sessizliðe büründüler, Fenike’den ödünç alýnýn Yunan karakterleri ile yazýya döküldüler; beceriksiz bir okul çocuðu tarafýndan toprak kaplara kazýndýlar veya maharetli bir uzman tarafýndan, kamýþtan bir kalemle, aðaçsý sulak alan otunun özüne -yani papirüs- büyük harflerle kopyalanmýþtýr. Ayný zamanda kuzularýn ve ölü doðmuþ keçilerin, süngertaþý ile yumuþatýlmýþ, kireçtaþý ile aðartýlmýþ derilerinin üzerlerine yazýlmýþ narin küçük harfler. Papirüs ya da parþömen gibi organik materyaller, doða þartlarýna maruz kaldýklarýnda, en sonunda diðer ölü þeyler gibi çürüyeceklerdir. 

………
…ya da…
…arzu…
…ancak hepsi birden…
…çiçek açar…
…arzu…
…keyif aldý…

Bu parçalanmýþ þiirler, -yorumlama ve hayal gücü yoluyla doldurabilir formlara benzer ya da Mýsýr’ýn merkezinde yer alan batýk þehir, Oxyrhyncus’un çöplüklerinden daha fazla atýk papirüs kalýntýsýnýn deþifre edilmesi ile tamamlanmayý talep ederler. Bu þehirden gelen papirüsler, bir metre kalýnlýðýndaki kum katmaný altýnda, kaya gibi sert, solucanlar tarafýndan yenen, narin, buruþ buruþ ve yýrtýp pýrtýk, rulolanmýþ ya da açýk biçimde yaklaþýk bin yýl boyuncu korundu. 

Biliyoruz ki, bu insanlarýn papirüs rulolarýnýn üzerine boþluk býrakmadan yazdýklarý kelimeler, noktalama iþaretleri ya da belirticilerin eksikliði, bu iyi korunmuþ malzemeleri deþifre etmeyi zorlaþtýrýyor. Kehanetin eski sanatýnda Divinatio, rüyalarýn tercümanlýðý ya da kuþlarýn hareketlerini gözlemleyerek gelecekle ilgili kehanette bulunmanýn armaðaný. Günümüzde, papiroloji, eski Yunan harflerinin görünür soluk parçalarýndan bir satýrý okuyabilme yeteneðini ifade eder.   

Kýsacasý, parçalanmýþ ve baðlamýndan kopartýlmýþ olarak bize ulaþan tüm þiir ve parçalarýn toplamý altý yüz dizeyi geçmez. Bir hesaplamaya göre bu, Sappho’nun çalýþmalarýnýn %7’si kadar.

Cümlenin ortasýnda aniden cümleyi kesme tekniði olan “aposiopesis”, Pseudo-Longinus’un hitabetinin bir tekniðidir. Dahasý, kütüphanecilerin ve ciltçilerin dikkatsizliði yüzünden kaybolan eseri Yücelik Üzerine de kesinlikle onun incelemesinin bir bölümü yazýlmýþ olacaktý. Eðer biri konuþmayý býrakýrsa, kekelemeye baþlarsa ve sessiz kalýrsa, kiþi o kadar büyük duygular içindedir ki kullanacaðý kelimeler onu hayal kýrýklýðýna uðratacaktýr. Üç noktalar herhangi bir metni kelimelerle ifade edilemeyen veya mevcut kelimeler karþýsýnda silahlarýný indiren belirsiz bir duygu alanýna açar. 

… sevgilim benim…

Emily Dickinson’ýn arkadaþý ve gelecekteki yengesi Susan Gilbert’e yazdýðý mektuplardan, bir dizi tutkulu pasaj sildiðini biliyoruz. Gilbert’in kýzý yeðeni Martha yayýndan önce, bu silme iþlemini belirtmeyi ihmal etmiþti. 11 Haziran 1852 tarihli sansürlenmiþ cümlelerden biri þu þekildedir; “Burada olsaydýn, ah burada bir olabilseydin, Susie, konuþmamýza hiç lüzum yok, gözlerimiz dudaklarýmýzýn yerine fýsýldayacak ve senin ellerin benim ellerimin içinde sýmsýký, hiçbir lisaný talep etmeyeceðiz.”

Kelimesizlik, kör anlaþma aþk þiirinin saðlam bir unsuru olduðu gibi akýl almaz duygularýn da sözlü çaðrýþýmýdýr. 

Sappho’nun kelimeleri, deþifre edilebildiði yerlerde, olabildiðince açýk ve netti. Öncelikle aðýrbaþlý ve tutkulu, yitik bir dille, her türcüme ile yeniden diriltilmesi gereken bir dille, yirmi altý yüzyýl sonra gücünden hiçbir þey kaybetmemiþ göksel bir gücü anlatýyorlar. Bir kiþinin aniden acýmasýz olduðu kadar harikulade bir arzu nesnesine dönüþmesi, sizin gardýnýzý düþürür ve anne-babanýzý, eþinizi ve hatta çocuklarýnýzý terk etmenize neden olur. 

Uzuvlarý eriten Eros, þimdi beni yeniden, heyecanlandýrýr
Tatlý acý, gizlice sokulan ele avuca sýðmaz yaratýk…

Arzunun baþkahramanlarýnýn ayný veya farklý cinsiyetten olmasýna göre sýnýflandýrýlmasýnýn eski Yunanlýlara yabancý bir kavram olduðunu biliyoruz. Daha ziyade, onlar için önemli olan, cinsel iliþkilerde, yetiþkin erkeklerin aktif bir cinsel rol üstlenirken, gençlerin, kölelerin ve kadýnlarýn cinsel iliþkide pasif kalmalarý. Ýlgili iliþki, kiþinin sosyal statüsünü de yansýtýrdý. Bu kontrol ve boyun eðme eylemindeki ayrým çizgisi cinsiyetler arasýnda deðil, sahiplenen ile sahiplenilenler arasýndaydý. 

Sappho’nun hayatta kalan þiirlerinde erkekler adlarýyla anýlmazlar, oysa birçok kadýn anýlýr: Abanthis, Agallis, Anagora, Anactoria, Archeanassa, Arignota, Atthis, Cleïs, Cleanthis, Dica, Doricha, Eirana, Euneica, Gongyla, Gorgo, Gyrinna, Megara, Mica, Mnasis, Mnasidica, Pleistodica, Telesippa. Sappho’nun þefkatli bir baðlýlýkla ya da ateþli bir arzuyla, yakýcý kýskançlýkla ya da buz gibi küçümsemelerle seslendiði onlardýr. 

Birisi bizi hatýrlayacak
Diyorum ki
Baþka bir zamanda bile

Sappho’nun öðretmen olduðunu bildiðimizi sanýyoruz. Her ne kadar ondan bu þekilde bahseden ilk kaynak, ölümünden yedi yüz yýl sonra Ionia ve Lidya’nýn en iyi ailelerinden kýzlara öðretmenlik yaptýðýný bildiren MS 2. yüzyýldan kalma bir papirüs parçasý olsa da. Sappho’nun hayatta kalan þiirlerinin hiçbirinde eðitim yapýldýðýný gösteren bir ortam yok, ancak parçalar, kadýnlarýn gelip gittiði bir dünyanýn tanýmlarýný içeriyor ve genellikle vedalaþmalardan bahsediliyor. Bu durum, bazý kimselerin, Yunan dünyasýnda geniþ çapta kabul gören oðlancýlýðýn, kadýnlar için olan versiyonunun Sappho’nun þiirlerinde görüldüðü söylemesine yol açýyor. Bu okuma tarzý ayný zamanda kadýn erotizminin yadsýnamaz varlýðýnýn yanýnda, bu uygulamanýn kadýnlarý evlilik öncesinde, eþleri ile yaþayacaklarý iliþkiye hazýrlama süreci olduðunu öne sürer.

Hannah Wright ve Anne Gaskill arasýndaki iliþkinin gerçek mahiyetini bilemiyoruz. Bu iki kadýn 4 Eylül 1707 senesinde herhangi bir açýklama olmadan, Kuzey Ýngiltere’deki Taxal’da cemaatin evlilik sicillerine kaydedilmiþti. Hýristiyan evlilik törenlerinin yaygýn bir ifadesi olan “nereye gidersen gideceðim”, Eski Ahit’ten, dul Ruth’un kayýnvalidesi Noami’ye söylediði sözlerden ödünç alýnmadýr. 

1819’da Ýskoçya’da yatýlý kýz okulundan bir öðrencinin, birbirlerine uygunsuz ve suç teþkil eden eylemlerde bulunduklarýný iddia ettiði, iki müdüresinin davasýnda, Lucianus’un Hetaerae Diyaloglarý, kadýnlar arasýndaki cinsel iliþkinin gerçekten mümkün olduðunu göstermek için alýntýlanmýþtýr. Hetaera Klonarion, kithara çalgýcýsý Leaina’ya, Lesboslu zengin kadýnla olan cinsel deneyimini sormaktadýr ve özellikle bunu yaparken hangi yöntemi kullandýklarýný öðrenmek için ýsrarcý olmaktadýr. Ancak Leaina karþýlýðýnda; “Beni bu konular hakkýnda yakýn sorguya çekme, utanç verici. Öyleyle, Aphrodite adýna sana söylemeyeceðim.” der. 

Bölüm bu noktada bitiyor, soru cevapsýz kalýyor ve böylece kadýnlarýn birbirleriyle yaptýklarý hem anlatýlmamýþ hem de anlatýlamaz kalýyor. Her halükârda yargýç suçlamanýn fiilen mümkün olmadýðý gerekçesi ile iki kadýný beraat ettirmiþtir: Çünkü, aracýn olmadýðý yerde eylemde yoktur, silah yoksa suçta yoktur.

Uzunca bir süre kadýnlarýn birbirleri ile yaptýklarý þey seks olarak kabul edilmiþtir ancak bir kadýnla bir erkek arasýndaki cinsel iliþkiyi taklit ederlerse bu suç sayýlabilirdi. Penis cinsel eylemi iþaret ediyordu ve olmadýðý yerlerde bir boþluk, kör nokta vardý. 

Uzunca bir süre bu boþluk lezbiyen kavramý ile dolduruldu. Kelimelerin ve sembollerin anlamlarýný deðiþtirdiðini biliyoruz. Uzun bir süre, yazýnýn temel çizgisi boyunca arka arkaya üç nokta kaybolan ve bilinmeyen bir þeyi gösteriyordu, sonra, bir noktada söylenmemiþ ve anlatýlamaz bir þeyi; artýk sadece atlanýlan bir þey deðil, ayný zamanda açýk býrakýlan bir þey. Böylece 3 nokta, kiþiyi sonuca götüren imalarý düþünmeye davet ediyor, eksik olaný, ifade edilemeyeni ve susturulmuþ olaný, saldýrgan ve müstehcen, suçlayýcý ve spekülatif olan, ihmal edilenin belirli bir versiyonu için bir vekil. 

Ayrýca eski zamanlarda atlamalarýn sembolünün yýldýz iþareti olduðunu biliyoruz. Yalnýzca Orta Çað’da metindeki bir yeri, ilgili kenar notuna baðlama görevini üstlenen küçük bir yýldýzdý. Sevilleli Isodorus’un, yedinci yüzyýlda Etimolojilerinde yazdýðý gibi: “Yýldýz iþareti atmalarýn yanýna yerleþtirilir, böylece eksik görünen yerler bu iþaretle açýklýða kavuþturulurlar.” Günümüzde yýldýz iþareti, bazen olabildiðince fazla insaný kapsamanýn bir yolu olarak kullanýlýr ya da onlarýn cinsel kimliklerini ifade etmek için. 

Biliyoruz ki antik zamanlarda “lesbiazein” filli, “Lesbos adasýndan kadýnlar gibi yapmak” demek için kullanýlýrdý. Bu ise “birini bozmak ya da yozlaþtýrmak” anlamýna gelirdi. Diðer yandan Lesbos Adasý’ndan kadýnlar tarafýndan icat edildiði düþünülen “fellatio”nun cinsel anlamda kullanýlmasýna atýfta bulunulurdu. Rotterdamlý Erasmus bile, eski sözler ve ifadelerden oluþan koleksiyonunda, Yunanca kelimeyi, Latince “fellare” gibi verir, -ki bunun anlamý emmektir- ve giriþi þu yorumla sonuçlandýrýr: “Terim kalmýþtýr ancak uygulamanýn kaldýrýldýðýný düþünüyorum.” 

Çok geçmeden, 16. yüzyýlýn sonunda, Brantome senyörü Pierre de Bourdeille, pornografik romaný “Cesur Leydilerin Yaþamlarý” kitabýnda þöyle yazar: “Lesboslu Sappho, nasýl bu sanatta çok yüksek bir hanýmsa, sonradan Lesboslu kadýnlar onu taklit ederek günümüze kadar uygulamalara devam ettiler.”  Bu artýk yalnýzca mekânsal bir yuva deðil, ayný zamanda dilsel bir yuvaydý da. “Amour lesbien” kelimesi, bir kadýnýn genç bir erkeðe karþýlýksýz olan sevgisini tanýmlayan bir terim olarak modern çaða kadar kullanýmda kalmýþtýr. 

Ýki genç þair Natalie Clifford Barney ve Renee Vivien’in, 1904 yazýnýn sonlarýnda, uzun süredir görülen bir rüyayý gerçekleþtirip Lesbos Adasýný birlikte ziyaret ettiklerinde hayal kýrýklýðýna uðradýklarýný biliyoruz. En sonunda Mytilene limanýna vardýklarýnda, bir fonografta çalan Fransýz þarkýsý ve hem adanýn kadýn sakinlerinin görünüþü hem de deyiþlerinin kabalýklarý, þairlerin bu yerle ilgili kendi þiirlerinde sýk sýk dile getirdikleri asil tasavvurlarýyla çeliþiyordu. Yine de bir zeytin korusunda iki komþu villa kiraladýlar. Mehtaplý gecelerde ve güneþli günlerde yürüyüþlere çýktýlar ve birkaç yýl önce soðuyan aþklarý bu sayede yeniden canlandý. Adada bir lezbiyen þiiri ve aþk okulu kurmayý düþündüler. 

Vivien’in irtibat halinde olduðu kýskanç ve sahiplenici bir barones olan üçüncü bir kadýn, yolda olduðunu duyurduðunda ve onu durdurmak için bir telgraf gönderilmesi gerektiðinde aþk sona erdi. Barney ve Vivien ayrýldýlar. Paris’e döndüklerinde, onlarýn ortak Antik Yunanca öðretmenleri, gizli mektuplarýnýn taþýyýcýsý oldu. 

Biliyoruz ki, 2008’de, Lesbos Adasý’nda yaþayan iki kadýn ve bir erkek, baþarýsýz bir þekilde, adadan olmayan ve kendilerinin ada ile baðlantýlý bir adla tanýmlayan kadýnlarýn adaya girmesini yasaklayama çalýþtý: “Vatanýmýzýn adýný cinsel sapkýn kiþiler tarafýndan kullanýlmasýna itiraz ediyoruz.” Mahkeme baþkaný baþvuruyu reddetti ve bu üç adalýnýn mahkeme masraflarýný karþýlamalarýna hükmetti. 

Uzun zamandýr tribadizm, Sapphizm ve lezbiyenlik gibi terimler ilahiyatçýlarýn, hukukçularýn ve doktorlarýn incelemelerinde az çok eþanlamlý olarak kullanýlmýþtýr. Ancak bazý durumlarda sapkýn bir cinsel uygulamayý veya utanmaz bir geleneði, diðerlerinde ise canavarca bir anormallik veya zihinsel hastalýk olarak geçmektedir. 

 

www.arkeofili.com

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için