Blog
Atina’daki Parthenon Nasıl Aydınlatılıyordu?

Doğrudan güneş ışığının, belirli günlerde şafak vakti heykelin alt yarısını kısa süreliğine aydınlattığı, ancak neredeyse hiçbir zaman heykelin tamamını aydınlatmadığı görüldü.
Yaren Şener - www.arkeofili.com
Üç boyutlu modelleme araştırması, antik Yunan’ın görkemli Parthenon tapınağında ışık ve gölgenin ziyaretçiler üzerindeki etkisini inceliyor.
Tapınağın tavanındaki opaia’yı gösteren, 30 Ağustos saat 10.00’da cella iç mekanının fiziksel tabanlı görüntüsü. C: Juan de Lara.
Akropolis tepesinde yer alan ve MÖ 5. yüzyılın ortalarında inşa edilen Parthenon Tapınağı, bilgelik tanrıçası ve Atina’nın koruyucu tanrısı olan Athena’ya adanmıştı. Zaman içinde hasar görmesine rağmen bu şaheser, içinde bulunan etkileyici 12 metrelik altın-fildişi kaplama (chryselephantine) Athena heykeliyle ünlü, Klasik Yunan mimarisinin mükemmel bir örneği olmaya devam ediyor.
Heykelin tapınağın loş iç mekânında konumlandırılmış olması, uzun zamandır araştırmacıların aklını kurcalayan soruları gündeme getiriyor: Sanatçı ve mimar bu kutsal alan için nasıl bir aydınlatma hayal etmişti? Gölge ve ışığın etkileşimi, ziyaretçinin deneyimini nasıl şekillendiriyordu?
Oxford Üniversitesi’nden arkeolog Juan de Lara, bu sorulara cevap bulmak üzere bir araştırma yürüttü. The Annual of the British School at Athens dergisinde yayımlanan çalışmasında de Lara, Parthenon’un nasıl aydınlatıldığını ortaya koymaya çalıştı.
Parthenon. C: Pixabay
Önceki çalışmalar, tapınağın parlak, güneş ışığı alan mermer bir alan olduğunu vurguluyordu. Ancak tapınaktaki antik aydınlatma senaryolarının dört yıl süren titiz bir rekonstrüksiyonunun ardından, de Lara, alanın genellikle oldukça karanlık ve loş olduğunu keşfetti.
Parthenon mimarisinin her yönü, gün doğumuyla uyumundan açıklıkların yerleşimine, yarı saydam mermer tavanlara ve hatta çeşitli sıvılarla dolu “yansıtıcı” havuzlarına kadar, ışığı göz önünde bulundurarak özenle planlanmış, düşünülmüş bir tasarıma işaret ediyor. Bu özellikler, muhtemelen altın yıldızlı Athena heykelinin önünde duran ziyaretçinin görsel ve ruhsal deneyimini artırmak için birlikte işlev göstermişti.
Athena heykelinin üç boyutlu rekonstrüksiyonu. C: Juan de Lara.
Parthenon’un aydınlatma tasarımına ilişkin önceki teoriler; spekülasyona, eksik verilere veya kavramsal yeniden yapılandırmalara dayanıyordu. Bu da tapınak yapısı içindeki ışık dinamiklerinin nicel ve fiziksel olarak doğru bir şekilde anlaşılamamasına yol açıyordu.
Işık odaklı tasarım hipotezini test etmek için de Lara, arkeolojik bilgiyi gelişmiş 3B dijital teknolojiler ve aydınlatma simülasyonlarıyla birleştirerek orijinal tapınak tasarımında mevcut olan ortam ve mimari koşulları yeniden yarattı. Parthenon’un iç mekanının Fiziksel Tabanlı Görselleştirmesi (PBR), yalnızca ışığın mekandaki akışının değil, aynı zamanda yüzeylerin malzeme özelliklerinin de son derece hassas bir simülasyonunu mümkün kıldı. Bu yaklaşım, yansıma değerlerinin ve renklerin net bir şekilde eşleştirilebilmesini sağlayarak gerçek dünyadaki malzemelerin görünümünü birebir yansıttı.
Athena’nın sağ elinde Nike’ı tuttuğu yakın çekim görüntüsünün fiziksel tabanlı yeniden canlandırması. C: Juan de Lara.
Sonuçlar, uzun süredir mevcut olan güneş alan, aydınlık, mermerden yapılmış bir oda fikrini çürüttü ve mekanın çoğunlukla loş olduğunu ortaya koydu. Doğrudan güneş ışığının, belirli günlerde şafak vakti heykelin alt yarısını kısa süreliğine aydınlattığı, ancak neredeyse hiçbir zaman heykelin tamamını aydınlatmadığı görüldü. Yansıtıcı havuzlar aydınlatma üzerinde neredeyse hiç etki yaratmadı ve muhtemelen nem kontrolü veya ritüeller için tasarlanmıştı.
Araştırmacı, karanlığın ve seçici aydınlatmanın, hayranlık ve dini deneyim duygusunu artırdığını ifade ediyor.
Makale: de Lara, J. (2025). The Annual of the British School at Athens, 1–46.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >