Blog

May15

Avrupa’daki İlk Tunç Çağı Medeniyetlerinin Kökeni Aydınlanıyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNAEge DeniziGenonGöçTunç Çağı



Avrupa’daki İlk Tunç Çağı Medeniyetlerinin Kökeni Aydınlanıyor

Ege Denizi çevresindeki arkeolojik alanlardan toplanan tüm genomları dizilemek için yapılan ilk çalışmaya göre, Avrupa’da anıtsal saraylar ve şehir merkezleri inşa eden ilk uygarlıklar, genetik olarak beklenenden daha homojen.

Tunç Çağı’nın ortasında yaşamış ve tüm genomu yeniden yapılandırılan ve dizilenen iki kişiden birinin iskeleti. Kuzey Yunanistan’daki Elati-Logkas arkeolojik bölgesi. C: Ephorate of Antiquities of Kozani, Hellenic Ministry of Culture, Greece. Dr Georgia Karamitrou-Mentessidi.

 

Mezar gelenekleri, mimarisi ve sanatındaki belirgin farklılıklara rağmen, Girit’teki Minos uygarlığı, Yunanistan anakarasındaki Helladik uygarlığı ve Ege Denizi’nin ortasındaki Kiklad adalarındaki Kiklad uygarlığı, Erken Tunç Çağı’nda (5000 yıl önce) genetik olarak birbirine benzerdi.

Bulgular önemli, çünkü Neolitik dönemden Tunç Çağı’na geçişte kent merkezlerinin gelişimi, metal kullanımı ve yoğun ticaret gibi kritik yeniliklerin daha önce düşünüldüğü gibi sadece Ege’nin doğusundan gelen kitlesel göçten kaynaklanmadığını, aynı zamanda yerel Neolitik grupların kültürel devamlılığından da kaynaklandığını öne sürüyorlar.

Çalışma ayrıca Orta Tunç Çağı’nda (4000-4.600 yıl önce), Kuzey Ege’de yaşamış bireylerin Erken Tunç Çağı’ndakilere kıyasla önemli ölçüde farklı olduğunu ortaya koyuyor. Bu bireyler, atalarının yarısını, Tuna ve Ural nehirleri arasında ve Karadeniz’in kuzeyinde uzanan büyük bir coğrafi bölge olan Pontik-Hazar bozkırından gelen insanlarla paylaşıyorlardı ve günümüz Yunanlarına da oldukça benziyorlardı.

Bulgular, Pontik-Hazar bozkırından gelen çobanların veya Ege’nin kuzeyindeki Pontik-Hazar Bozkırlarındaki soyla bağlantılı olabilecek popülasyonlardan gelen göç dalgalarının bugünkü Yunanistan’ı şekillendirdiğini gösteriyor. Bu potansiyel göç dalgalarının tümü, Yunanca’nın en eski belgelenmiş biçiminin ortaya çıkışından önce ve bu, Proto-Yunanca’nın ortaya çıkışının ve Hint-Avrupa dillerinin evriminin Anadolu veya Pontik-Hazar Bozkır bölgesinde yaşandığı teorisini destekliyor.

Ekip, arkeolojik alanlardaki iyi korunmuş iskelet kalıntılarından örnekler aldı. Erken Tunç Çağı boyunca üç kültüre ait dört ve Orta Tunç Çağı boyunca Helladik kültüre ait iki olmak üzere altı tam genomu dizilediler.

Araştırmacılar ayrıca, Erken Tunç Çağı’nda yaşamış on bir kişinin mitokondriyal genomlarını dizilediler. Tüm genomların dizilenmesi, araştırmacılara popülasyon geçmişleri üzerinde demografik ve istatistiksel analizler yapmak için yeterli veri sağladı.

Antik genomların dizilenmesi, özellikle biyolojik materyalin bozulması ve insan kontaminasyonu nedeniyle büyük bir zorluk. CNAG-CRG’ deki bir araştırma ekibi, makine öğrenimini kullanarak bu zorluğun üstesinden gelmede önemli bir rol oynadı.

CNAG-CRG’ de Population Genomics Group Başkanı Oscar Lao’ya göre, “Bulduğumuz örnek sayısının ve DNA kalitesinin bu tür bir çalışma için çok büyük olmasından yararlanarak, düşük kapsama derinliği, hasar ve modern insan kontaminasyonu gibi zorlukların üstesinden gelmek için gelişmiş makine öğrenimi araçları geliştirdik. Bu, yapay zekânın paleogenomik verilere uygulanmasının kapısını açıyor.”

CNAG-CRG’ de Population Genomics Group’ta doktora sonrası araştırmacı Olga Dolgova, “Eski örneklere dayalı demografik çıkarımda derin öğrenmenin uygulanması, eski popülasyonlar arasındaki atalara ait ilişkileri yeniden inşa etmemize ve Ege’de Neolitik’ten Tunç Çağı’na kültürel geçişi işaret eden kitlesel göç olaylarının miktarını ve zamanlamasını güvenilir bir şekilde anlamamıza olanak sağladı.” diyor.

Avrasya’daki Tunç Çağı, ilk büyük şehir merkezlerinin ve anıtsal sarayların görünümünde fark edilebilen sosyal, politik ve ekonomik seviyelerde önemli değişikliklerle dikkat çekiyor. Bu süre zarfında artan ekonomik ve kültürel alışveriş, kapitalizm, uzun mesafeli politik anlaşmalar ve dünya ticaret ekonomisi dâhil olmak üzere, modern ekonomik sistemler için zemin hazırladı.

Avrupa medeniyetlerinin yükselişini ve Hint-Avrupa dillerinin yayılmasını anlamadaki önemlerine rağmen, Neolitik’ten Tunç Çağı’na geçişin arkasındaki toplumların genetik kökenleri ve günümüz Yunan nüfusuna katkıları tartışmalı olmaya devam ediyor.

Gelecekteki çalışmalar, Ege’ye göçün kökenlerini daha da belirlemeye yardımcı olmak ve genomik verileri, mevcut arkeolojik ve dilbilimsel kanıtlarla daha iyi entegre etmek için Ermenistan ve Kafkasya’daki Mezolitik ve Tunç Çağı arasındaki tüm genomları inceleyebilir.

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için