Blog

Haz21

Avustralya’da Buzul Çağına Ait Yüksek Rakım Yerleşimi Keşfedildi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AvustralyaBlue MountainsBuzul ÇağDarganİklim



Avustralya’da Buzul Çağına Ait Yüksek Rakım Yerleşimi Keşfedildi

Son Buzul Çağı, dağlık bölgeleri yaşamak için son derece elverişsiz hâle getirmişti ve atalarımız daha önce yüksek yerlerde yaşıyor olsalar bile, bu dönemde genellikle alçak rakımlara çekildiler.

 

www.arkeofili.com

 

Mağara kalıntıları, Buzul Çağı’nda yüksek rakımlarda yaşayan Avustralya yerlilerine ait en eski kanıtları ortaya koydu.

Bugün Dargan Sığınağı’nda yakacak odun bulmak zor değil. C: Dr Amy Way

Soru yalnızca insanların orada nasıl hayatta kaldığı değil, aynı zamanda neden oraya gittikleri — bu soruların cevapları, eski kültürü anlamak açısından büyük önem taşıyabilir.

Son Buzul Çağı, dağlık bölgeleri yaşamak için son derece elverişsiz hâle getirmişti ve atalarımız daha önce yüksek yerlerde yaşıyor olsalar bile, bu dönemde genellikle alçak rakımlara çekildiler. Avustralya’nın sıcak iklimine rağmen, kıtanın dağlarının bu soğuk binyıllarda yerli halklarca terk edildiği düşünülüyordu. Ancak Dargan Sığınağı’nda yapılan kazılar bu düşünceyi değiştirdi; burada, Holosen’in ılıman döneminden öncesine ait yüzlerce taş alet ortaya çıkarıldı.

Daha da dikkat çekici olan, bu buluntuların büyük kısmının 23.000 ile 19.000 yıl önce yaşanan Son Buzul Maksimumu dönemine ait olması. Bu dönem, dünya genelinde buz çağı koşullarının daha da sertleştiği bir zaman dilimini ifade ediyor.

Dargan Sığınağı, Sydney’in batısındaki Blue Mountains (Mavi Dağlar) bölgesinde, deniz seviyesinden 1.073 metre yükseklikte yer alıyor. Günümüzde bu alan, doğal güzelliği ve ormanlarıyla biliniyor. Ancak Dr. Amy Mosig Way’in belirttiğine göre Buzul Çağı’nda burada sıcaklıklar günümüzden yaklaşık 8°C daha düşüktü. Ağaç sınırı, sığınağın 400 metre altındaydı. Yani yazın bile keskin bir soğuk hâkimdi ve yakacak odun bulunmuyordu. Kışları buzla kaplı olan bu alan, yazları ise çayırlık tundralarla çevriliydi.

Yine de Way ve ekibi mağarada yalnızca üç metrekarelik bir alanı kazdıklarında, 20.000 yıl öncesine ait buluntular ortaya çıktı. Bunlar arasında 693 taş eser ve yaşı belirlenemeyen bazı kaya sanatı örnekleri yer alıyor.

Kazılar, Sydney Üniversitesi’nde arkeoloji danışmanı ve Gomeroi halkının bilgi taşıyıcısı olan Wayne Brennan tarafından başlatıldı. Günümüzde bu sığınak, Gomeroi halkıyla birlikte Dharug, Wiradjuri, Dharawal, Wonnarua ve Ngunnawal halkları için de bir buluşma noktası olarak biliniyor ve anlaşılan o ki, daha soğuk dönemlerde de benzer bir işlev görmüş olabilir.


Çevredeki dağların yazın bile karla kaplı olduğu Buz Çağı’nda Dargan Sığınağı’nı kullanan insanların tasviri. C: Leanne Watson Redpath

Mağaradaki bazı buluntular, farklı yönlerde yüzlerce kilometre uzakta yer alan Hunter Vadisi ve Jenolan bölgesinden geliyor. Way’e göre, “Bu nesneler ya takas yoluyla getirilmişti ya da doğrudan buraya taşınmıştı.”

“O dönemde Sydney Havzası yaşamak için mükemmel bir yerdi; yıl boyunca bol su ve yiyecek bulunuyordu. Bu dağlara tırmanmak için ya özel amaçlar —örneğin şifalı bitkiler— vardı ya da törensel nedenlerle gelinmişti” diyor Way.

Benzer durumlar aynı dönemde diğer kıtalarda da yaşandı. “O dönemde dünya genelinde nüfus yoğunluğu yoktu, insanlar rahatlıkla alçak bölgelerde yaşayabilirdi. Ancak buna rağmen yüksek yerlere çıkmayı tercih ettiler” diye devam ediyor Way. “Bu, aslında insan uyum yeteneği ve merakıyla ilgili küresel bir hikâye; her boşluğu keşfetmeye yönelik sosyal motivasyonlarla ilgili bir konu.”

20.000 yıldan öncesine ait herhangi bir insan varlığına dair iz bulunmaması ise dikkat çekici. Bu dönem, Buzul Çağı’nın koşullarının biraz daha ılıman olduğu bir evreydi. Ancak Way’e göre bu, büyük olasılıkla örnekleme ile ilgili bir durum: “Kazıyı 2 metre daha kuzeyde yapsaydık belki bir şeyler bulurduk” diyor. Alternatif olarak, yakındaki başka mağaraların tercih edilmiş olabileceğini de ekliyor.

Dharug halkından ortak yazar Leanne Watson Redpath ise yaptığı açıklamada şunları söylüyor:
“Halkımız binlerce yıldır Blue Mountains’ta yürüdü, yaşadı ve gelişti. Bu mağaranın varlığını biliyorduk. Atalarımızın bir araya gelme, hikâye anlatma ve hayatta kalma yeri olan bu mağara yalnızca somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Mirasımıza saygı göstermeli ve onu tüm Avustralyalıların yararına korumalıyız.”


IFL Science. 20 Haziran 2025.

Makale: Way, A.M., Piper, P.J., Chalker, R. et al. (2025).

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için