Blog

Eki8


Caita Mağarası: Lübnan’ın Yeraltındaki Sessiz Mucizesi

Ziyaretçiler, yer altının sessizliğinde yalnızca doğanın değil, kendi iç dünyalarının da derinliklerine yolculuk yapıyor.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Lübnan’ın Caita beldesinde yer alan Caita Mağarası, hem tarihi keşif hikâyesiyle hem de eşsiz yer altı coğrafyasıyla ülkenin simgelerinden biri haline geldi. Yenilenen yüzüyle yeniden ziyaretçilere açılan mağara, savaşın gölgesinde nefes almak isteyen Lübnan halkı için doğal bir sığınak işlevi görüyor.

Yeraltında Bir Doğa Harikası
Cebel el-Lübnan kentine bağlı Caita beldesinde, Nehr el-Kelb Vadisi’nin doğal dokusu içinde yer alan Caita Mağarası (Jeita Grotto Cave), benzersiz sarkıt ve dikitleri, yer altı nehri ve ışık oyunlarıyla hem turistlerin hem de yerli halkın gözdesi konumunda. Lübnan’ın uzun süredir İsrail saldırıları altında yaşadığı zorluklara rağmen, mağara bugün halkın doğayla yeniden bağ kurduğu bir huzur mekânına dönüşmüş durumda.

Ziyaretçiler, yer altının sessizliğinde yalnızca doğanın değil, kendi iç dünyalarının da derinliklerine yolculuk yapıyor. Doğal ışıklandırma sistemleriyle vurgulanan galeriler, gölcükler ve tekne gezileri, mağaranın her adımını bir sanat eseri gibi kılıyor. Bu atmosfer, Caita’yı sadece bir turistik destinasyon değil, aynı zamanda doğa ve insan ilişkisini sembolize eden bir mekân haline getiriyor.

Keşfin Yankısı: Bir Kurşunla Başlayan Serüven
Caita Mağarası’nın keşfi, doğanın insanla kurduğu tesadüfi bir ilişkinin sonucu. 1836 yılında Amerikalı misyoner William Thomson, vadide avlanırken silahından çıkan kurşunun yankısı sayesinde mağaranın varlığını fark etti. Bu olay, Lübnan’ın en önemli jeolojik keşiflerinden birine kapı araladı.

19. yüzyılın sonlarında Fransız, İngiliz ve Amerikalı kaşiflerin yürüttüğü sistematik araştırmalarla mağaranın farklı bölümleri gün yüzüne çıkarıldı. 1958’den itibaren turizme açılan mağara, kısa sürede Lübnan’ın tanıtım sembollerinden biri haline geldi.

Bugün mağaranın hem üst hem de alt bölümleri düzenlenmiş güzergâhlarla ziyaret edilebiliyor. Üst mağara 2 bin 200 metre uzunluğunda olup, 700 metrelik yürüyüş parkuruna sahip. Alt mağara ise 7 bin 800 metre uzunluğunda; ancak güvenlik nedeniyle yalnızca 400 metresi küçük teknelerle gezilebiliyor. Yer altı nehri üzerinde yapılan bu tekne turları, renkli ışıklandırmalarla birlikte ziyaretçilere büyüleyici bir görsel deneyim sunuyor.

İklimsel Denge ve Kültürel Sembol
Caita Mağarası, sadece estetik güzelliğiyle değil, jeoklimatik özellikleriyle de dikkat çekiyor. Mağara yıl boyunca sabit bir mikroiklim barındırıyor: Yazın serin, kışın ise ılık bir hava hakim. Bu özelliği, mağaranın hem ekolojik hem de turistik değerini artırıyor.

2011 yılında “Dünyanın Yeni 7 Harikası” yarışmasında finale kalan Caita Mağarası, halen UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Lübnan’ın tanıtım filmlerinden posta pullarına kadar birçok alanda kullanılan mağara, ülkenin ulusal kimliğinin bir parçası olarak kabul ediliyor.

Lübnan Turizm Bakanlığı yetkilileri, mağaranın savaş sonrası yeniden ziyaretçilere açılmasının hem ekonomik hem de psikolojik anlamda ülke için önemli bir moral kaynağı olduğunu vurguluyor. Doğanın karanlıkta bile umut üretebildiğini gösteren bu örnek, Lübnan halkının direncini simgeliyor.

 

Yenilenen Yüzüyle Açıldı: “Paha Biçilmez Bir Hazine”
Yedi aylık kapsamlı bakım ve restorasyon sürecinin ardından 21 Temmuz 2025’te yeniden ziyarete açılan Caita Mağarası, bugün binlerce yerli ve yabancı turist ağırlıyor.

Caita Belde Belediye Başkanı Velit Barut, mağaranın Lübnan için “paha biçilmez bir hazine” olduğunu vurgulayarak, “Kapılarını açtığı ilk günden bu yana Arap ülkelerinden, Avrupa’dan, Uzak Doğu’dan turistler ağırlıyoruz. Üst mağarada 700, alt mağarada 400 metrelik güzergâh gezilebiliyor. Daha derin bölümler yalnızca profesyonel rehberlerle keşfedilebiliyor.” ifadelerini kullandı.

Caita Belde Belediye Başkanı Velit Barut

Barut, mağaranın ulaşım kolaylıklarına da değinerek, “Ziyaretçiler vadideki teleferikle üst mağaraya, trenle ise alt mağaraya inebiliyor. Ayrıca restoran, hediyelik eşya ve fotoğraf köşeleriyle ziyaret deneyimi zenginleştirildi.” dedi.

Ziyaretçilerden Mustafa Talha Cabadak, Lübnan’ın zorluklara rağmen kültürel mirasını koruduğunu belirterek, “Caita Mağarası sadece doğal değil, aynı zamanda ruhsal bir sığınak. Bu güzellikler, savaşın gölgesinde yaşayan halka yeniden umut veriyor.” dedi.

Fransız turist Max Caiiatin ise mağarayı “devasa bir yeraltı katedrali” olarak tanımlarken, Mısırlı ziyaretçi Rahmet Velit, “Bence Caita, dünyanın 7 harikasından biri olmayı hak ediyor.” sözleriyle deneyimini paylaştı.

Bugün Caita Mağarası, yalnızca Lübnan’ın değil, tüm Orta Doğu’nun kültürel ve doğal mirasının simgesi olarak görülüyor. Bu eşsiz oluşum, doğanın milyonlarca yıllık sabrının, insanın keşfetme tutkusuyla buluştuğu nadir mekânlardan biri olarak yaşamaya devam ediyor.

Esat Fırat aa

 

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için