Blog

Eki21

Denizli'deki Aşağıseyit Höyüğü'nde 4500 Yıllık Yanık Ev ve 2300 Yıllık Kale Gün Yüzüne Çıktı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Aşağıseyit HöyüğüBağcılık HöyüğüDenizliProf Dr Erim KonakçıHelenistik DönemKale SuruKültürel KatmanSeleukoslarTunç ÇağıYanmış Ev



Denizli'deki Aşağıseyit Höyüğü'nde 4500 Yıllık Yanık Ev ve 2300 Yıllık Kale Gün Yüzüne Çıktı

Denizli’nin Çal ilçesinde, Bakır Çağı’ndan bu yana kesintisiz yerleşim gördüğü tespit edilen Aşağıseyit Höyüğü, Türkiye’nin en dikkat çekici arkeolojik merkezlerinden biri haline geliyor.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Denizli’nin Çal ilçesindeki Aşağıseyit Höyüğü’nde sürdürülen kazılarda, 4500 yıllık yanmış bir ev ve milattan önce 3. yüzyıla tarihlenen kale surları gün yüzüne çıkarıldı. İzmir Demokrasi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Erim Konakçı başkanlığındaki ekip, höyüğün sekiz farklı dönem boyunca kesintisiz yerleşime sahne olduğunu belirledi. Elde edilen üzüm çekirdekleri, bölgedeki bağcılık tarihinin 4.500 yıl öncesine uzandığını ortaya koydu.

Kadim Bir Yerleşimin İzinde
Denizli’nin Çal ilçesinde, Bakır Çağı’ndan bu yana kesintisiz yerleşim gördüğü tespit edilen Aşağıseyit Höyüğü, Türkiye’nin en dikkat çekici arkeolojik merkezlerinden biri haline geliyor.

2001 yılından bu yana İzmir Demokrasi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Erim Konakçı başkanlığında yürütülen kazılar, her yıl yeni bulgularla Anadolu’nun tarih öncesi dönemlerine ışık tutuyor.

Son dönemde yapılan çalışmalar, Helenistik döneme ait kale surları ve Erken Tunç Çağı’na ait 4500 yıllık yanmış bir ev kalıntısının ortaya çıkarılmasıyla yeni bir boyut kazandı. Bu keşif, höyüğün yalnızca tarımsal bir merkez olmadığını, aynı zamanda askeri ve ticari bir geçiş noktası işlevi gördüğünü de ortaya koydu.

Doç. Dr. Erim Konakçı

Yanmış Evde Günlük Yaşamın İzleri
Doç. Dr. Konakçı, kazı alanında yürütülen çalışmaların, höyüğün Geç Kalkolitik’ten Roma dönemine kadar uzanan sekiz farklı yerleşim evresi barındırdığını belirtiyor.

Erken Tunç Çağı tabakasında ulaşılan yanmış ev kalıntısı, bölgedeki yaşam biçimine dair önemli ipuçları sunuyor. Evin kuzey ve güney duvarlarının sağlam biçimde günümüze ulaşması, yapı tekniğinin dönemin koşullarına göre gelişmiş olduğunu gösteriyor.

Yanan evin içinde çömlekler, heykelcikler, bronz ve kemik aletler bulundu. Ayrıca evlerin içerisine yerleştirilmiş çömleklerin içinde bebek gömüleri tespit edilmesi, dönemin gömü ritüellerine dair yeni veriler sağladı.
En dikkat çekici bulgulardan biri ise, evde bulunan üzüm çekirdekleri oldu. Bu keşif, Çal yöresinin günümüzdeki bağcılık geleneğinin kökeninin 4500 yıl öncesine uzandığını bilimsel olarak kanıtladı.

Konakçı, “Bu bulgular yalnızca günlük yaşamın maddi kalıntılarını değil, aynı zamanda üretim, beslenme ve inanç sistemine dair çok katmanlı bir tabloyu da önümüze seriyor,” diyerek kazıların arkeobotanik ve antropolojik önemine dikkat çekti.


2300 Yıllık Kale: Helenistik Dönemin Sessiz Tanığı
Bu yılki kazı sezonunun bir diğer önemli keşfi, Helenistik döneme ait kale surları oldu. Milattan önce 280 yılına tarihlenen kalenin, Seleukos egemenliği döneminde bölgesel güvenliği sağlamak amacıyla inşa edildiği değerlendiriliyor.

Konakçı, bu savı tarihsel verilerle destekliyor: “Bu dönemde Galatlarla Seleukoslar arasında yaşanan çatışmalar, bölgedeki askeri yapılanmayı etkiledi. Filler Savaşı sonrası Seleukoslar, egemenliklerini pekiştirmek için gözetleme kuleleri ve küçük kaleler inşa etti. Aşağıseyit Höyüğü de bu stratejik savunma hattının bir parçasıydı.”
Kalenin üstüne sonradan başka bir yerleşim yapılmamış olması, arkeologlara yapının orijinal formuyla incelenme fırsatı sunuyor. Bu durum, Anadolu’daki Helenistik dönem kaleleri arasında Aşağıseyit’in bilimsel değerini artırıyor.

Bilimsel Önemi ve Gelecek Çalışmalar
Aşağıseyit Höyüğü kazılarında elde edilen veriler, yalnızca Denizli bölgesinin değil, Batı Anadolu’nun tarihsel dinamiklerini anlamak açısından da önemli.

Kazı ekibi, önümüzdeki dönemde karbon 14 analizleri, mikromorfoloji çalışmaları ve jeoarkeolojik incelemelerle hem tarım faaliyetlerinin hem de yangın tabakasının nedenlerinin detaylı biçimde araştırılacağını belirtiyor.

Doç. Dr. Konakçı, “Aşağıseyit’teki bulgular, Anadolu’nun tarih öncesi yerleşim ağını yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Hem ekonomik hem kültürel hem de askeri veriler, bölgenin stratejik önemini destekliyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Kazılardan elde edilen eserlerin, Denizli Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmesi ve bölgenin arkeoturizm rotalarına dahil edilmesi planlanıyor. Böylece, hem bilim dünyası hem de ziyaretçiler için yeni bir tarih kapısı aralanmış olacak.

 

Sebahatdin Zeyrek aa

 
 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için