Blog
Derideki Proteinler Mumyalarýn Ölüm Sebebini Ortaya Çýkarýyor
| Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri | Yorum: 0 yorumDerideki Proteinler Mumyalarýn Ölüm Sebebini Ortaya Çýkarýyor
Antik Mýsýr’ýn 4.200 yýllýk mumyalarýnýn derilerindeki proteinler ve alýnan kas örnekleri ölüm sebeplerine ýþýk tutuyor.
4.200 yýllýk Mýsýr mumyalarýndan yüzlerce deri proteini ve kas örneði almayý baþaran uluslararasý araþtýrma ekibi, elde ettikleri örnekleri inceleyerek mumyalarýn ölümüne sebep olmuþ hastalýklarýn izlerini saptayabildiklerini rapor ediyor.
Philosophical Transaction of the Royal Society A dergisinde yayýmlanmýþ bu ezber bozan araþtýrma, mumyalanmýþ antik dokulardan alýnan proteinlerin inflamasyon (iltihaplanma), immün yanýt (vücut hücre ve moleküllerinin vücuda yabancý maddenin varlýðýný saptayýp karþý tepki vermesi) ve kanserin varlýðýný ortaya çýkarabileceðini gösteriyor.
Araþtýrmacýlar, çalýþma kapsamýnda Ýtalya, Torino’daki Mýsýr Müzesi’nde muhafaza edilmekte olan üç mumyadan biyopsi yoluyla dört deri ve bir kas örneði aldý.
Birinci Ara Dönem’e (MÖ yaklaþýk 2181-2055) tarihlenen mumyalar, 1911 ve 1920 yýllarý arasýndan Ernesto Schiaparelli önderliðinde gerçekleþtirilen arkeolojik çalýþma kapsamýnda Asyut ve Gebelein kentlerindeki mezarlarda keþfedilmiþti.
Asyut’ta keþfedilen mumyalar (Khepeshet adýyla bilinen bir kadýn mumyayý ve Ýdi adýyla bilinen bir erkek mumyasý) sýkýca mühürlenmiþ, üstü bezemeli ahþap tabutlar içinde, yanlarýnda mezar eþyalarýyla birlikte seçkin mezarlara defnedilmiþti
Gebelein’de keþfedilen mumya ise, tam tersine, aðaç gövdesine oyulmuþ, özensiz bir tabutla gömülmüþtü.
Avusturalya’daki Macquarie Üniversitesi Antik Tarih Bölümü’nden Jana Jones, “Mumyalarýn tümü kötü durumda, ancak onlarý daha fazla hasara uðratmadan biyopsi yapmak için mükemmel kýlan tam da bu” diyor.
Yapýlan analiz, beþ örneðin tümünün yüksek miktarda kollajen ve keratin içerdiðini gösterdi. Bulgu, bu tür proteinlerin uzun ömürlü olduðunu öne süren daha önceki çalýþmalarý doðrular nitelikte.
Araþtýrmacýlar incelemeler sonucunda, 4.200 yýllýk örneklerde 230’u aþkýn protein saptamayý baþardý. Proteinlerin detaylýca analiz edilmesiyle enflamasyon, enfeksiyon ve kanserin varlýðýna dair kanýtlarý saptamak mümkün.
Jones, meslektaþý Paul Haynes ve çeþitli üniversitelerden araþtýrmacýlar, böylesi eski mumyalardan alýnmýþ örneklerde yüksek miktarda rastlanan proteinlerin orijinal dokuda görece daha yüksek miktarda bulunmasý gerektiðini öne sürüyor.
Araþtýrmacýlar bu yaklaþýmdan yola çýkarak, örneklerde hala mevcut olan proteinlerin çoðunun enflamasyon ve immün yanýtla baðlantýlý olduðunu saptayabildiklerini söylüyor.
Khepeshet olarak bilinen mumyadan alýnan deri dokusunun analizinde, þiddetli immün yanýtýnýn belirtisi olan bir protein imzasýna rastlandý.
Paul Heynes, bu proteinlerin bir alt birimi ve bakteriyel akciðer enfeksiyonu arasýnda güçlü bir baðlantý olduðunu belirterek, Khepeshet’in tüberküloz gibi bir bakteriyel akciðer enfeksiyonundan muzdarip olmuþ olmasýnýn çok büyük bir ihtimal olduðunu ve ölüm sebebinin bu olabileceðini söylüyor.
Asyut’ta keþfedilen erkek mumya Ýda’nýn da yaþamýný tehdit eden bir hastalýktan muzdarip olmuþ olmasý son derece muhtemel.
Hem kas hem deri dokusu üzerine yapýlan analizde enflamasyon ve þiddetli immün yanýtýyla iliþkilendirilen çok sayýda proteine rastlandý. Araþtýrmacýlar, kas dokusunda tümör supresör (tümör baskýlayýcý) gen olarak görev yapan DMBT-1 ve transglutaminaz olmak üzere iki protein saptadý.
Heynes, hem DMBT-1 hem de transglutaminazýn yüksek miktarlarda bulunmasýnýn genellikle pankreas kanseri geliþimiyle iliþkili olduðunu söylüyor.
Üçüncü mumyadan yalnýzca çok az sayýda protein elde edildiðinden araþtýrmacýlar ölüm sebebiyle ilgili detaylarý öðrenemiyor.
Jones, “Üçüncü mumya mühürlü bir tabutta deðil, oyulmuþ bir kütük içinde bulundu. Zaman içerisinde dýþ unsurlara maruz kalmýþ olmasý muhtemel, bu da proteinlerin bozunmasýna yol açmýþ olabilir” diyor, ayrýca siyasi huzursuzluklar, deðiþen ekonomi, þiddetli kuraklýk ve açlýkla geçen Ýlk Ara Dönem’in Mýsýr’ýn “Karanlýk Çað”ý olduðunu söylüyor.
O dönemdeki nüfusun saðlýk durumu hakkýnda çok az þey bilinse de besin ve su kýtlýklarýnýn halkýn baðýþýklýk sistemini zayýflattýðý, bunun da sýtma, tüberküloz, kala-azar ve diðer parazitik baðýrsak enfeksiyonlarý gibi bulaþýcý hastalýklara yol açtýðý kabul edilen bir gerçek.
Bu kronik rahatsýzlýklardan etkilenen gruplarýn kolera, tifoid ateþ ve akut solunum enfeksiyonlarýna yakalanma riski fazla.
Jones, araþtýrmalarýnýn, modern dünyada hala mevcut olan týbbi rahatsýzlýklara tarihsel bir baðlam sunduðunu belirtiyor.
Arkeofili
Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >