Blog

Ağu26

Endonezya Adalarındaki Boncuklar, Ortak Modayı Gösteriyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  BoncukEndonezyaMakpanNautilusPleistosen



Endonezya Adalarındaki Boncuklar, Ortak Modayı Gösteriyor

Alor, Timor ve Kisar’ın boncukları arasındaki çarpıcı benzerlikler, yansıtıcı boncukların giysilere veya diğer eşyalara dikilmesi konusunda ortak bir ilginin olduğunu gösteriyor.

Buket Çağlayan - www.arkeofili.com

12.000 yıl önce üç farklı Endonezya adasında yaşayan insanlar, deniz kabuğundan yapılmış süslerde benzer bir zevke sahipti.


Nautilus pompilius kabuğunun uzunluğu yaklaşık 200 mm’ye ulaşıyor ve materyal kültürü üretimi için büyük miktarda sedefli kabuk sağlıyor. C: Michelle Langley

Araştırmacılar, üç Endonezya adasında, en az 12.000 yıl öncesine dayanan, yansıtıcı deniz kabuğu boncuklarını giysilere ve diğer eşyalara dikmeye yönelik ortak bir eğilim buldular.

Griffith Üniversitesi’nden Doçent Michelle Langley ve Avustralya Ulusal Üniversitesi’nden Profesör Sue O’Connor liderliğindeki ekip, Endonezya’nın Alor adasındaki Makpan Mağarası’nda bulunan Nautilus kabuğu boncuklarını araştırmak için gelişmiş mikroskobik analiz kullandı ve stildeki trendlerin en az iki diğer adayla paylaşıldığını tespit etti.

Alor, Timor ve Kisar’ın boncukları arasındaki çarpıcı benzerlikler, yansıtıcı boncukların giysilere veya diğer eşyalara dikilmesi konusunda ortak bir ilginin olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ekip, yaklaşık 12.000 yıl önce Terminal Pleistosen’den (geç Buzul Çağı) itibaren bölge genelinde ortak süsleme geleneklerinin olması gerektiği sonucuna vardı.

Son DNA kanıtları, Endonezya’nın farklı adalarındaki insanların genetik olarak akraba olduğunu gösterdi ancak şimdiye kadar popülasyonların kültürel olarak ne kadar benzer olduğu bilinmiyordu.

Ekipler bu soruyu yanıtlamak için Makpan’daki boncukları analiz etti ve bunların yalnızca üretim yöntemleri açısından inanılmaz derecede tutarlı olduğunu değil, aynı zamanda daha önce Timor ve Kisar adalarında bulunan boncuklara da benzediğini buldu.

Avustralya İnsan Evrimi Araştırma Merkezi’nden baş yazar Doçent Langley, “Arkeolojik olarak bulunan çok sayıdaki minik parlak boncukları yaratmak için gereken zaman ve beceri çok fazla olmalı, bu da boncukların Makpan topluluğunun süsleme repertuvarının önemli bir parçası olduğunu gösteriyor.” diyor.

Makpan’da bulunan sağlam boncuklar. C: Michelle Langley

Bu dönemde balıkçılık teknolojisinde de bir yoğunlaşma yaşandı; ilgili alanlarda kabuktan yapılmış olta iğneleri ve egzotik obsidyen ve eserler ortaya çıktı.

Farklı adalarda bulunan boncuklar ve oltalar arasındaki benzerlik, bunları üretmek için gereken beceri ve çaba ile birleştiğinde, uygulamanın adalar arasında paylaşılan bir gelenek olduğunu ve deniz üzerinde sık sık etkileşime işaret ettiğini gösteriyor.

Üstelik Makpan’da kazı yapan ekip, yiyecek atıklarının arasında binlerce deniz kabuğu buldu.

Dr Shimona Kealy, “İlginç olan şey, boncuk yapımında kullanılan Nautilus kabuklarının, eski kabuklu deniz ürünleri ziyafetlerinden oluşan bu atılmış yığında neredeyse hiç bulunmaması. Bu durum, Nautilus’un özellikle beslenmek için değil, daha ziyade el sanatları için toplandığını gösteriyor.” diyor.

Profesör Sue O’Connor, “Alor’daki Makpan Mağarası’nda kazı yaparken ne kadar çok deniz kabuğu boncuk bulduğumuza ve kazının en alt seviyelerinde bile bunları nasıl bulmaya devam ettiğimize hayret ettik. Kazının büyük derinliği göz önüne alındığında, en eski boncukların Pleistosen tarihli çökellerde olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşündük.”diyor.

Daha da önemlisi bu durum, Makpan sakinlerinin Nautilus’u yalnızca boncuk yapmak amacıyla topladıkları anlamına geliyor. Bu, belirgin bir faydacı avantaj olmamasına rağmen, estetik amaçlarla kaynakların çıkarılması ve işlenmesi için çaba harcayacak kadar rahat bir toplumu tasvir ediyor.

Doçent Langley, tüm bu faktörlerin bir araya gelerek “ortak değerlere ve dünya görüşlerine sahip adalar arası bir ‘uygulama topluluğu’ imajı” yarattığını söylüyor.

“Bu adalardaki popülasyonların, denizde stil, mal, teknoloji ve gen alışverişi yaparak kendine özgü bir kültürü paylaşmış olması muhtemel.”


Griffith University. 16 Ağustos 2023.

Makale: Langley, M., Kealy, S., Mahirta, & O’Connor, S. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için