Blog

Haz3

Erken İnsanlar Çakmaktaşı Yontarken Yaralanıyordu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  ÇakmaktaşıYaralanmaYongalamakYontmak



Erken İnsanlar Çakmaktaşı Yontarken Yaralanıyordu

Bununla birlikte yeni araştırmalar, çakmaktaşı işlemenin daha önce anlaşıldığından çok daha tehlikeli olduğunu öne sürüyor.

Erman Ertuğrul - www.arkeofili.com

Ciddi tehlikelerine rağmen, erken insanlar hayatlarını tehdit eden çakmaktaşı yontarken gerçekleşebilecek yaralanma riskini göze alıyordu.


Metin Eren, çakmaktaşı yontma işlemini gösteriyor. C: Kent State University

Her gün dünyanın dört bir yanından yüzlerce taş eser meraklısı, oturup mükemmel ok ucunu veya bıçağı yapmaya çalışarak özel aletlerle bir taşa vurmaya başlar. Bu zanaat, çakmaktaşı yontmak olarak biliniyor ve çoğu kişi için ara sıra bandaj veya dikiş gerektirdiği düşünülen yetenekli bir hobi veya sanat.

Bununla birlikte yeni araştırmalar, çakmaktaşı işlemenin daha önce anlaşıldığından çok daha tehlikeli olduğunu öne sürüyor. Hastanelerin, antibiyotiklerin, arıtılmış suyun ve bandajların modern kolaylıklarından yoksun olan erken insanlar için daha ciddi bir kesik enfeksiyon kapabilir ve hayatını tehdit edebilirdi.

Kent State Üniversitesi’nde doçent ve arkeoloji direktörü olan Dr. Metin I. Eren, “Yontma yaralanmaları, geçmişteki insanların almaya istekli olduğu bir riskti.” diyor.

Eren ve Buffalo Üniversitesi’nde antropoloji doçenti olan meslektaşı Stephen Lycett, ikisi de çakmaktaşı ustasıydı ve yontma yaralanmalarını ve risklerini merak ediyorlardı. 10 yılı aşkın bir süre önce, modern çakmaktaşı yontucularını incelemeyi ve yaralarını sistematik olarak belgelemeyi içeren, yürütmek istedikleri bir çalışmayı tartışmaya başladılar.

Dr. Eren, “Çakmaktaşı yontmanın yaralanmalara yol açabileceğini uzun zamandır biliyorduk, ancak bu hiçbir zaman yaygın bir düzeyde niceliksel olarak değerlendirilmedi. Yaralanma sıklığı neydi? Çakmaktaşı yaralanmaları ne kadar kötüleşebilir? Bu tür şeyler için büyük bir örneklem büyüklüğüne ihtiyacınız var.” diyor.

Araştırmacılar, o zamanlar Kent State’in Deneysel Arkeoloji Laboratuvarı’nda çalışan bir Kent State lisans antropoloji bölümü öğrencisi olan Nicholas Gala’yı buldular. Daha sonra Gala, arkeoloji araştırma dergisi American Antiquity’de yazdığı ilk makalesine yol açan anketi gerçekleştirdi.

Araştırmacılar, geniş kapsamlı yaralanmaları açıklayan 173 modern çakmaktaşı yontucusundan anket yanıtları aldı. “Yontuculuk Yaralanma Maliyetleri” başlıklı makale, Eren, Lycett ve Kent State Antropoloji Bölümü’nden Michelle Bebber tarafından yazıldı.

Lycett, “Nick’in bu projedeki çalışması muhteşem. Bir dizi farklı proje öğesini başarılı bir şekilde koordine etmek, her zaman önemli ölçüde beceri ve organizasyon gerektirir. Bir anket oluşturmaktan birçok çakmaktaşı yontucusuna ulaşmaya ve ardından tüm verileri harmanlayıp bunlar üzerinde düşünmeye kadar, bu projedeki bölüm sayısı zorlu bir görevdi.” diyor.

Çakmaktaşı Yontmak ve Yaralanmalar

Çakmaktaşı yontuculuğu, oklar için uçlar veya bir balta için keskin bıçaklar gibi taş aletlerin kırılması, yongalanması ve şekillendirilmesi yöntemidir. Yontmacılık için arkeolojik kanıtlar 3 milyon yıldan daha eskiye dayanıyor.

Gala, “İnsanlar, ‘Uzman bir çakmaktaşı yontucusu olsanız bile, çakmaktaşı yontarken kendinizi kesersiniz’ demeyi severler, bu yüzden aslında ne kadar tehlikeli olduğunu bilmek istedik. İnsanların sahip olduğu en ciddi yaralanmalar nelerdir? Bunu geçmiş insanlarla nasıl ilişkilendirebiliriz?” diyor.

Araştırmacılar, taş yontmanın daha önce hayal ettiklerinden çok daha tehlikeli olduğunu öğrendiler. Çakmaktaşı yontanlar tarafından bildirilen en ciddi yaralanmalardan bazıları arasında, kemik zarının derinliklerine kadar yapılan kesikler ve bileklerini bir yonga ile deldikten sonra bir turnike ihtiyacı yer alıyor. Ankete katılan otuz beş kişi, gözlerinden birine küçük taş parçalarının kaçtığını söyledi.

Araştırmacılar ayrıca, 1890’ların sonlarında çakmaktaşı yontmaktan sol kolunun tamamını kaybeden William Henry Holmes’un tarihsel bir anlatımını paylaştılar. Çalışmada birkaç daha tüyler ürpertici örnek daha rapor edildi.

Eren, “Bu çalışma, taş aletlerin geçmiş insanlar için ne kadar önemli olabileceğini vurguluyor. Yara bantlarının, antibiyotiklerin veya hastanelerin olmadığı bir dönemde taş aletler yapmak için kelimenin tam anlamıyla hayatlarını ve uzuvlarını riske atmış olmalılardı. Ancak bu yaralanma maliyetlerine rağmen, geçmiş insanlar yine de taş aletler yaptılar – sağlanan faydalar çok büyük olmalıydı.” diyor.

Lycett, “Bize göre küçük bir rahatsızlık gibi görünen şey, geçmişte yaranın enfekte olması ve kişinin yiyecek, su toplamasını ve diğer temel faaliyetleri gerçekleştirmesini engellemesi durumunda ölümcül olabilir. Küçük bebeklere bakanlar için sadece kendi hayatları değil, bu bebeklerin hayatları da tehlikeye girebilir. Eski zamanlarda yaralanmanın maliyeti büyüktü. Bunlar tam olarak evrimsel modellerin hesaba katması gereken maliyetlerdi.” diyor.

Bebber, verilerini en iyi şekilde görselleştirme ve raporlama konusunda Gala ile işbirliği yaptı ve yaralanmaların sadece ellerle sınırlı olmadığını gösteren renk kodlu bir grafik geliştirdi. Yaralanma sıklığı değişiyordu ve çakmaktaşı yontucuların ayakları, bacakları ve gövdesi dahil olmak üzere tüm vücutta meydana gelen yaralanmalar vardı.

Bebber, “Göz yaralanmaları benim açımdan en tehlikeli olanlar, çünkü bunlar yaygın gibi görünüyor ve görme kaybına neden olabilir, bu da yontan kişinin yaşamını önemli ölçüde etkiler. Taş aletler, günlük aktiviteleri ve genel olarak hayatta kalmaları için hayati önem taşıyordu. Bence genel olarak daha tehlikeli bir yaşam tarzına alışmışlardı ve ayrıca yaralanmaları tedavi etmek için kendi yöntemlerine sahip olmalılardı.” diyor.

Sosyal Öğrenme

Araştırmacılar ayrıca, eski türlerin (Homo erectus, Homo habilis) taş aletler yapmayı öğrenirken sosyal öğrenmeye (yaralanmaları öğretmek ve önlemek için) katılma olasılığı hakkında devam eden tartışmalara yaralanma risklerinin nasıl dahil edilebileceğini daha doğru bir şekilde ele almakla ilgileniyorlardı.

Lycett, “Sosyal öğrenme, deneme yanılma yoluyla her şeyi kendi başınıza öğrenmek yerine, daha yetenekli bir bireyin sonuçlarını veya eylemlerini doğrudan kopyalamayı içerir. Hayvanlar ve insanlar üzerinde yapılan çalışmalardan biliyoruz ki, tek başına öğrenmenin riski veya maliyeti arttığında, bireysel olarak öğrenmek yerine sosyal öğrenme daha olası. Yontuculukta gerçekleşen yaralanma riskleri, bireysel öğrenmeyle ilişkili riskleri azaltmaya yardımcı olacağından, tam olarak yetenekli bir bireyden öğrenmeyi daha olası hale getirecek türden bir faaliyet.” diyor.

“Taş aletler, zamana dayandıkları için, evrimimizin başlarında sosyal öğrenmeyi izleyebildiğimiz en iyi kanıtlar. Diğer beceriler, tarihöncesinin derinliklerinde sosyal olarak öğrenilmiş olabilir, ancak bu davranışların kanıtları o kadar iyi korunmadı.”


Kent State University. 25 Mayıs 2023.

Makale: Gala, N., Lycett, S., Bebber, M., & Eren, M. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için