Blog

May11

Fosil, İnsanların Maymunlardan Ne Zaman Ayrıldığını Aydınlatıyor

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AustralopithecusDik YürümeHomininKüçük AyakLittle FootOrtak Ata



Fosil, İnsanların Maymunlardan Ne Zaman Ayrıldığını Aydınlatıyor

Ünlü Küçük Ayak fosilinin üst gövdesinin ileri teknoloji analizi, insan atalarının maymunlardan ayrıldığı çok önemli bir döneme pencere açıyor.

Küçük Ayak adı verilen fosilin bir canlandırması ve fosilin kendisi. C: SPL


 

Araştırmacılar, 3 milyondan fazla bir süre önce yaşamış olan bir Australopithecus olan Küçük Ayak’ın (Little Foot) omuz bileşenlerini inceledi ve yapılan inceleme sonucunda insan atalarımızın kollarını nasıl kullandığını saptamış olabilirler.

Yeni araştırma gösteriyor ki “Küçük Ayak” isimli ünlü fosilin üst bedeninin uzun zamandır beklenen yüksek teknolojili analizi, atalarımızın maymunlardan ayrıldığı esas döneme bir pencere aralıyor.

Küçük Ayak’ın omuz bileşenleri, insan evrim ağacının erken bir döneminin yorumlanmasını sağladı. Bilim insanları, Küçük Ayak’ın köprücük kemiği, kürek kemiği ve eklemlerini içeren göğüs kemerine odaklandı.

Küçük Ayak’ın diğer kısımları (özellikle bacakları) insan gibi dik yürüdüğünü gösteriyor olsa da, dallardan sarkmak ya da ağaçlara tırmanıp kolaylıkla inmek için şaşırtıcı derecede uygun olan kolları destekleyen omuz bileşenleri açık bir şekilde maymun benzeri özellikler gösteriyor.

Çalışmanın baş yazarı Kristan J. Carlson, Küçük Ayak fosilinin, 3 milyondan uzun bir süre önce insanların kollarını nasıl kullandığına dair en iyi kanıtı sunduğunu söylüyor.

“Küçük Ayak erken insan atalarımız için Rosetta taşı demektir. Günümüz insanıyla maymunların omuz bileşenlerini kıyasladığımızda, Küçük Ayak’ın omzunun muhtemelen insanların ortak atalarının ve şempanze ve goriller gibi diğer Afrika maymunları için iyi bir omuz modeli olduğunu görüyoruz.”

Dünyanın her yerinden bilim ekipleri, insan kökenlerine dair bir ipucu bulmak için iskeletin farklı kısımlarını incelerken maymunsu özelikler hatrı sayılır derecede ilgi çekecektir. Winsconsin Üniversitesi, Liverpool Üniversitesi ve Güney Afrika’daki Witwatersrand Üniversitesi’nden araştırmacıların da yer aldığı USC araştırması, Journal of Human Evolution dergisinde yayımlandı.

Dergi, hayvanın iskeletinin diğer kısımlarına bakan evrensel bir araştırma grubunun Küçük Ayak analizine özel bir sayı ayırdı. Bu süreç, bütünü anlaşılamamış herhangi bir şeyin tamamını açıklığa kavuşturmak için her birinin diğeriyle koordineli bir şekilde inceleme yaptığı körler ile fil hikayesine benziyor.

Küçük Ayak iskeleti, 1990’larda Güney Afrika’daki bir mağarada keşfedildi ve herhangi bir insan atasının en sağlam iskeleti. C: Paul John Myburgh

 

Küçük Ayak fosili, diğer insan atalarının çoğundan çok daha eski bir Australopithecus bireyin neredeyse bütün bir iskeletini temsil ettiği için nadir bir örnektir. Muhtemelen erişkin bir dişi olan bu birey, 3,67 milyon yıl önce yaşamış, 122 cm uzunluğunda ve iki ayaklı harekete uygun olarak uzun bacaklı idi. “Küçük Ayak olarak adlandırıldı, çünkü kurtarılan ilk kemikler birkaç küçük ayak kemiğinden oluşuyordu, kalanı ise 1990’larda Güney Afrika’da bir mağarada bulundu. Araştırmacılar, onu etrafındaki taş kaplamadan ayırmak ve yüksek teknoloji analizine tabi tutmak için yıllar harcadı.

1970’lerde Doğu Afrika’da bulunan diğer bir Australopithecus bireyi Lucy iskeleti kadar ünlü olmasa da, Küçük Ayak daha eski ve iskeleti de daha bütün durumda.

USC araştırma ekibi, omuz bileşenlerine odaklandı, çünkü Küçük Ayak, bu anatominin en eski ve en bozulmamış örneği. Bu kemikler, bir hayvanın nasıl hareket ettiğine dair ipuçları sağlıyor. İnsan evriminde, atalarımızın ağaçsız bir ortamda yaşam sürdürebilmesi, açık savanada yürüyebilmesi ve kollarını bireyin ağırlığını desteklemek dışında başka işlevler için kullanabilmesi için bu parçaların şekil değiştirmesi gerekiyordu.

Bilim insanları Küçük Ayak’ın omuz parçalarını maymunlar, homininler ve insanlarla kıyasladı. Küçük Ayak ağaçlarda yaşamaya adapte olmuştu, çünkü göğüs kemeri onun ağaçlara tırmanan, dallardan sallanan ve ellerini kendi yükünü taşımak için baş üstünde kullanan bir hayvan olduğunu gösteriyordu.

Örneğin kürek kemiği ya da omuz kemiğinin gorillerde ve şempanzelerde olduğu gibi kuvvetli kaslarını taşıyabilen büyük ve yüksek bir çıkıntısı vardı. Kol kemiğinin bağlandığı omuz eklemi, vücudu dengelemek ve dallardan sarkarken omuz bağlarındaki çekme yükünü azaltmak için kullanışlı olan eğri bir açıyla oturuyordu. Omzun aynı zamanda sağlam, maymunsu güçlü bir yapısı vardı. Ve köprücük kemiğinin, maymunlarda bulunan özel bir S şekilli kıvrımı vardı.

Carlson, bu sonuçların, insanlar ve Afrika maymunları arasındaki omuzdaki yapısal benzerliklerin çok daha yeni olduğunu ve önerilenden çok daha uzun süre devam ettiği anlamına geldiğini söylüyor.

Carlson, “Küçük Ayak’ta, atalarımızın 3,67 milyon yıl önceki kollarının ağaçlara tırmanmak ve ağaçlardan sallanmak gibi ağaç yaşamı hareketleri esnasında büyük yüklerle başa çıkmak için kullanıldığına dair yadsınamaz bir kanıt görüyoruz.” diye ekliyor. “Aslında, yaşayan insanlar ve maymunlar ile karşılaştırmalara dayanarak, Küçük Ayak’ın omuz morfolojisi ve işlevinin, 7 milyon ila 8 milyon yıl önce insan ve şempanzelerin ortak ataları için iyi bir model olduğunu ileri sürüyoruz.”

Bilim insanları fosillerin önemli derecede net görüntülerini elde edebildi. Çünkü titizlikle ortaya çıkarılan kemikler iyi durumda ve benzersiz bir şekilde eksiksizdi. Bilim insanları bir objenin yüzeyindeki minik özellikleri yakalayabilen, kemiğin içine dikkatle bakan, objenin yoğunluğunu ölçebilen ve fosile zarar vermeden onu üç boyutlu modelleyebilen mikro-CT tomografi kullanarak inceleme yaptı.

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için