Arþiv

Çocuk Kitaplarýmýz

Sare

Strabon

Blog

Þžu17

Geçmiþten Günümüze Asurilerin Hikayesi...

Yazar:  Tarih: 17 Þubat 2017

Asuriler (Süryaniler) eski çaðlardan bugüne Orta Doðu’da yaþayan ve bugün dünyanýn her yerine yayýlmýþ olan bir halktýr.

Antik çaðlarda bugün Kuzey Irak’ta bulunan Assur þehrinin yerli halký olarak bildiðimiz Asuriler Mezopotamya’nýn gördüðü en büyük imparatorluklardan biri olan Asur’un bir anlamda sahibidirler. Þehir ve halk adýný Þehrin tanrýsý olan Assur ya da Ashur’dan almaktadýr. Tarihin belli dönemlerinde Asuriler tüm Mezopotamya’yý ve Akdeniz kýyýlarýna kadar geniþ bir coðrafyada hüküm sürmüþlerdir.

Assur þehri tarih sahnesine ilk kez baðýmsýz olarak, bu günden yaklaþýk 4000 yýl önce çýkar. Baðýmsýzlýk öncesinde þehir, Mezopotamya’nýn tümünü etkisi altýnda býrakan, kabul edildiði gibi söyleyecek olursak tarihi baþlatan Sümerlilerin kontrolündeydi. Daha sonrasýnda Sümer kültürü etkisini bir anlamda devrederek yerini bölgenin ilk imparatorluklarýna býrakmaya baþladýðý dönemlerde Assur baðýmsýz bir þehir olarak önem kazanmaya baþladý.

Günümüz bilim adamlarý, Asur dönemini üç bölüme ayýrmaktadýr: Eski Asur, Orta Asur ve Yeni Asur dönemleri. Her dönemin kapsadýðý zaman dilimleri ise akademik bir tartýþma konusu olarak hala tartýþýlmaktadýr.

Eski Asur

“Eski Asur” dönemi genel kabul içerisinde Assur þehrinin yaklaþýk 4000 yýl önce baðýmsýzlýðýný kazanmasý ile baþlatýlmaktadýr.

Eski metinler, Baðýmsýzlýk sonrasýnda Asur’un boyutlarý ve gücünün sýnýrlý olduðunu göstermektedir. Nitekim Asur’un ilk yöneticileri kendilerini “kral” olarak deðil, Tanrý Ashur’un “vekil”i olarak görmekteydiler.

“Asur tapýnaðýný ve tüm tapýnak alanýný inþa eden Ihurhuma oðlu, tanrý Ashur’un vekillerinden olan Tanrý’nýn vekili Erishum” (Asur tapýnaðýndaki merdivende bulunan bir yazýttan – çeviri Albert Kirk). Asur’un erken hükümdarlarýnýn neden bu kadar alçak gönül olduðu ise araþtýrmacýlar arasýnda Asurlular üzerine bir baþka tartýþma konusudur.

Asur þehrinin bu mütevazi dönemi ise “Shamshi-Adad” adlý yöneticinin Assur’u ele geçirmesi ile beraber sona erer. Shamshi-Adad þehri çok daha geniþ bir coðrafyada hüküm süren bir imparatorluðunun parçasý haline getirir. Yazýtlar ve arkeolojik kalýntýlardan anlaþýldýðý kadarý ile Shamshi-Adad’ýn yaklaþýk 3800 yýl önce yaþadýðý ve Assur’dan deðil “Tell Leilan” adýndaki bugün Suriye’de bulunan bir þehrinden olduðu anlaþýlmýþtýr. Adad, kendine eski Assur yöneticilerinin yaptýðý gibi gösteriþsiz bir ad takmak yerine dil bilimciler tarafýndan “evrenin kralý” olarak çevirilen bir unvan vermiþtir.

Shamshi-Adad’ýn imparatorluðu ise uzun sürmemiþtir. Ölümünden sonra Hammurabi liderliðindeki Babil Ýmparatorluðu ve Mittani’ler tarafýndan Adad’ýn topraklarý kontrol altýna alýnmýþtýr. Antik kayýtlardan anlaþýldýðý kadarý ile  MÖ. 1500’e kadar Assur þehri direkt olarak Mittani kontrolü altýnda olmasa da Mittani etkisinden doðrudan etkilenmiþtir.

Orta Asur Dönemi

14. yüzyýlda ise Mezopotamya coðrafyasýnda giderek etkisini yitirmeye baþlayan Mittaniler ardýndan Assur þehrinin yöneticileri Assur tekrar baðýmsýz olmasý gerektiðini savunmaya baþladýlar. Baðýmsýzlýðýnýn kazanýlmasý ardýndan bu dönemin baþýný çeken Assur-Ubalit I (MÖ. 1363-1328) tarafýndan Assur þehri yayýlmaya ve topraklarýný geniþletmeye baþladý. Bu kazanýmlar ile beraber bölgenin o dönemdeki en büyük güçleri olan Babil ve Mýsýr imparatorluklarýndan statüsünün diplomatik olarak tanýnmasýný talep etmiþtir.

Assur-Ubalit I’in halefleri ise Asur topraklarýný daha da geniþletmiþlerdir. Adad-Nirani (MÖ. 1305-1274) Mitanni’yi fethederek bir yüzyýl önce bölgeye ve Asur’a hükmeden bir krallýðý topraklarýna katmýþ oldu. Adad-Nirari zaferini anlattýðý yazýtta Mitanni baþkenti Taidu’ya “tuz ektiðini” ve bir anlamda þehirde hayatta kalanlarý Asur’un hakimiyeti altýnda çalýþmaya yükümlü ettiðini anlatýr. Adad-Ninari kendi ünvanýný ise “Kainatýn kralý” olarak belirler ve Asur’un ondan sonraki hükümdarlarý da bu ünvaný kullanmaya devam eder.

Asur’un bölgede geniþleme hikayesi Ninari sonrasýnda da devam eder. I Tukulti-Ninurta (MÖ. 1243-1207) döneminde Mezopotamya’nýn en önemli imparatorluklarýndan biri olan Babil’in kalbi Babil þehrini iþgal etmiþ, onun ardýndan Tiglath-Pileser I (M.Ö. 1114-1076) döneminde ise Asur’un sýnýrlarý Akdeniz sýnýrlarýna kadar geniþlemiþtir.

Asur krallarýnýn becerikli olduklarýndan pek çok Asur yazýtýnda olabildiðince abartýlý bir þekilde bahsedilmektedir. Tiglath-Pileser Ortadoðu’da “42 topraðý ve onun hükümdarlarýný fethetti” þeklinde bir yazýtla övülmüþ. Becerilerinden “iyi avcý” ,”cesur adam” ve “Þiddetli bir saldýrý ile yürüyerek 120 aslan öldürdü” þeklinde bahsedilmiþtir.

Bununla birlikte, Tiglaht-Pileser’in zamaný ve ardýllarýnýn yazýtlarýnda, Asur’un yaþadýðý sorunlara da iþaret edilmektedir. Ortadoðu’daki þehirlerin ve uygarlýklarýn çöktüðünden, Ege’den bölgeye gelen bir grup insanýn Asur için kuþkusuz çok kritik bir öneme sahip olan ticaret aðlarýný çökerttiklerinden bahsedilmektedir. Tiglath-Pileser sonrasýnda ise tüm bölgedeki siyasi karýþýklýk ve büyük uygarlýklarýn çöküþü Asur’u etkilemiþ ve MÖ. 9. yüzyýla kadar Asur hakimiyeti alaný gittikçe daralmýþtýr.

Yeni Asur Dönemi

Milattan önce 9. yüzyýl ile Asur’un yýkýldýðý MÖ. 6. yüzyýla kadar olan dönem “yeni Asur dönemi” olarak adlandýrýlmaktadýr. Bu dönemde Asur hakimiyeti ulaþabildiði en büyük sýnýrlara ulaþýr.

Asuriler, II. Ashurnasirpal (MÖ. 883-859) döneminde daha öncesinde hüküm sürdükleri bölgenin çoðunu yeniden ele geçirerek Akdeniz sahillerine ulaþtýlar. Asur’un en baþarýlý hükümdarlarýndan olan II Ashurnasirpal Asur imparatorluðunun baþkentini Assur’dan alarak bir anlamda Nimrud þehrine taþýmýþtýr. Orada bir tapýnak inþa ettirmiþtir. Kralýn kendini Assur þehrinden biraz uzak tutan bu tavrý gelecekteki Asur hükümdarlarý tarafýndan da devam ettirilecektir. II. Sargon (MÖ. 721-705) döneminde bir anlamda imparatorluðunun yeni baþkenti olan Khorsabad kurulur; Sennacherib ( MÖ. 704-681) döneminde Nineveh yeni baþkent olur ve Asur baþkentini oraya taþýmak adýna yeni bir saray inþa edilir.

Asur hükümdarlarýnýn kendilerini sürekli olarak niçin Assur þehrinden uzak tuttuklarý ise Asur imparatorluðu üzerine bir baþka tartýþma konusudur.

Asur tarihinde krallýk, egemenliðinin tek sahibi deðildi. Assur’da kral soylular ve “seçilmiþ bir meclis” pek çok kez politik olarak çatýþma içerisinde bulunmaktaydý.

Assur þehri tanrý Ashur’un evi idi. Tanrý Ashur antik Asuriler için çok büyük bir öneme sahip olmasýna raðmen, bugün Asuriler için önemini giderek kaybetmiþtir.

Araþtýrmacýlar tarafýndan krallarýn Assur þehrinden giderek uzaklaþmasýnýn kralýn Tanrý Assur’un buyruklarýndan ve Assur þehrinin yönetiminde de güçlü olan Aristokrat ve demokratik güçlerinin etkisinden kurtulmak için yaratýlmýþ bir strateji olduðu düþünülmekte.

Yönetimde tek adamlaþmanýn peþinde olan krallar stratejik hamleler ile güçlerini kullanarak yönetimde söz sahibi olan demokratik ve güçlü baðlantýlarý olan valiler yerine krala borcu (vefa vb.) kiþileri þehrilerin baþýna vali olarak atadýlar. Yönetimdeki en güçlü kurumlardan olan valiliklerdeki bu kadrolaþmada hareket ve manevra anlamýnda kralýn eline önemli bir güç vererek sarayý daha güçlü bir hale getirmeye yaradý.

Yeni Asur döneminde Asur, bilinen en geniþ sýnýrlarýna ulaþtý. Orta Asur döneminde hakimiyeti altýnda olan Babil ve modern Lübnan’ýn bir bölümüne tekrar eline geçiren Asur, bu dönemde Filistin topraklarýný da bir askeri hareketle eline geçirdi. Ýbranice Ýncil’de bu saldýrýlardan çok sayýda pasajda bahsedilmektedir.

Asuriler ile karþýlaþmasý ardýndan Yahudiler Ýsrail adýnda bir kuzey krallýða ve Yahuda adýnda güney krallýða bölündüler ve bu iki yahudi krallýðý birbirleri ile sýk sýk bölge hakimiyeti üzerinden çatýþtýlar.

Hem Asur yazýtlarýnda hemde Ýbranice Ýncil’de II. Sargon’un Ýsrail’i tamamen yok ettiði bütün ve þehir kasabalarý ele geçirerek buyruðu altýna aldýðýndan bahsedilmektedir.

Sargon’un halefi Sennacherib’in ise dikkatini güney krallýk olan Yahuda’ya çevirerek buradaki bütün þehirleri ele geçirdiðinden bahsedilmektedir. Yazýtlar ve Ýncil’den yapýlan çýkarýmlarda kuþatmanýn uzun sürdüðü hesaplansa dahi savaþýn tam olarak nasýl sona erdiði ise ortaya konulamamýþtýr.

Tarihi kaynaklarda Yahuda kuþatmasý adýna çeliþkili ifadeler bulunmaktadýr. Ýbranice Ýncil’de Jerusalem kuþatýldýðýnda Asurilerin Mýsýrlýlar ile savaþmak zorunda kaldýklarýný ve daha sonrasýnda Jerusalem’dan uzaklaþmalarýna neden olan bir þey olduðunu ve geriye kalan Asurilerin ise ilahi bir güç tarafýndan uzaklaþtýrdýðý belirtilmekte. “efendinin meleði dýþarý çýktý ve Asur kampýnda 185 bin kiþiyi öldürdü. Sabah uyandýklarýnda Asur kampý cesetler ile doluydu” (2. Krallar 19:35 ve Ýsiah 37:36)

Bir Asur yazýtýnda ise Yahuda kralý Hezekiah’ýn “bir kuþ gibi kapana kýsýlmýþ” olduðunu yazmakta. Yazýtta Asur kralýnýn Yahudayý haraca baðladýðýný ve ona altýn, gümüþ, fildiþi, fil derisi ve hatta kýzlarýný verdiðini söylenmektedir. Bir gecede bir melek tarafýndan öldürülen 185 bin Asurlu yerine bu Asur yazýtý akla daha yatkýn gözükse dahi Asurlular Yahuda üzerinde kesin bir hakimiyet kuramamýþla Kudüs’ü ele geçirememiþler ve Yahuda krallýðý daha sonraki dönemlerde de devam etmiþtir.

Asur Esarhaddon (M.Ö. 680-669) döneminde ise Mýsýr üzerinde hakimiyet kurmuþ Mýsýr firavunu Nubialý Taharqa’yý yenilgiye uðratarak Mýsýr baþkentini ele geçirmiþtir.

Assur’un Düþüþü

Asurlular Mýsýr’ýn fethi ile beraber batýya doðru yayýlmalarýný sürdürürlerken doðuda ise keskin sorunlar baþ göstermeye baþlamýþtý. 7. yüzyýlda Babil’de Asur hakimiyetine karþý bir isyan baþladý ve ayný dönemde Ýran’da olan Medler adlý bir grup Asur bölgesine akýnlar düzenlemeye baþladýlar.

Ýki grubun saldýrýsý ardýnda batýdaki varlýðýný da korumaya çalýþýlan Asur askeri baský altýna girmeye baþladý. Babiller ise MÖ 625’te Babil Kralý Nabopolassar’ýn hükümdarlýðý ile beraber tekrar Asur’dan baðýmsýzlýklarýný kazanmýþ oldular.

Asur’un düþüsündeki en büyük etkenlerden biri olan Medler ise kral Cyaxares (MÖ. 625-585) döneminde Asur bölgesine akýnlarýný sýklaþtýrdýlar ve Asur baþkenti Nineveh’e kadar varmayý baþardýlar. Yazýlý kayýtlardan Nineveh’teki kuþatmanýn üç ay kadar sürdüðü “üç savaþlar” denilen bu dönemde Asur baþkentti Nineveh’in Medler tarafýndan tamamý ile yok edildiði bilinmekte. “daðlarý ve tepeleri enkaz yýðýnýna dönüþtüren Med ordusu”

Asur ordusu bu yenilgi ardýnda savaþmaya devam etti ancak ordu giderek geniþ topraklarda savaþmanýn verdiði yýpratýcý etki altýnda ezildi ve Asur topraklarý yok edildi veya baþka güçlerin hakimiyeti altýna girdi. Yaklaþýk MÖ. 600’e gelindiðinde ise Mezopotamya ve geni orta doðu coðrafyasýnýn hakimiyetini elinde bulundurmuþ olan Asur krallýðý tamamen yok edilmiþ oldu.

Asur þehirlerinin çoðu hasar görmüþ yada tamamen yok edilmiþti ancak Asuriler bu saldýrýlardan sað çýkmayý baþardýlar Hayatta kalan Asuriler eski geleneklerini sürdürerek geliþkin bir sistemle yaþamaya devam ettiler. Ancak Ýsa döneminde Asuriler Hristanlýða dönerek bugün hala sürdürdükleri dine en erken katýlan topluluklardan biri oldular.

Asur vataný bugün hala Kuzey Irak’ta tarihin tüm dönemlerinde gerçekleþen bir yýkýmla karþý karþýya Asuriler binlerce senedir yaþadýklarý topraklardan cihatçý ve selefi çeteler ve bunlarýn baþýný çeken IÞÝD tarafýndan sürüldüler. Son 5 yýlda kitlesel katliamlar ile karþý karþýya kaldýlar. Suriye’de ve Irak’ta yaþadýðý bilinen yaklaþýk 1.5 milyon Asuri tümü ile bu katliamlardan birinci dereceden etkilendi. Onlarýn ve tüm Mezopotamya’nýn tarihi bu çeteler tarafýndan yok edildi veya aðýr hasara uðratýldý. Onlar kadim topraklarýnda yaþamaya devam edeceklerdir ancak tarihte gördükleri belkide en aðýr yýkýmla 2000’li senelerde karþýlaþmýþ olduklarý tarihe önemli bir not olarak düþülecektir.

www.Arkeofili.com

Bu yazý hakkýnda yorum bulunamamýþtýr. Ýlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazýya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayýr* Her defasýnda yeniden girmemeniz için