Blog

Eyl26

Gizemli İnsan Türü Denisovalılar Hakkında Her Şey

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik DNADenisova MağarasıDenisovalıNeandertalSibirya



Gizemli İnsan Türü Denisovalılar Hakkında Her Şey

Nature’a göre, Denisova Mağarası’nda yapılan önceki kazılar sırasında, Neandertal kökenli olduğu düşünülen taş eserler bulunmuştu.

Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com

Gizemli insan türü Denisovalılar, Neandertallerle birlikte, modern insanın en yakın soyu tükenmiş akrabalarından biri olarak kabul ediliyor.


İbrani Üniversitesi’nden profesör Liran Carmel ve ekibi tarafından geliştirilen teknolojiye dayalı, tarih öncesi insan türü Denisovalılar’dan 13 yaşındaki bir kızın yüzünün sanatsal sunumu. Büst, 19 Eylül 2019’da Kudüs’te düzenlenen bir basın toplantısında sergilendi.

Denisovalılar, Neandertallerle birlikte, modern insanın en yakın soyu tükenmiş akrabaları olarak kabul ediliyor. Bilim insanları, 2010 yılında Denisovalıların varlığını açıklamış olsa da, haklarında henüz çok fazla şey bilinmiyor. Ancak, fosil ve genetik kanıtlar, Denisovalıların Sibirya ve Tibet’in soğuk dağlarından Güneydoğu Asya’nın ormanlarına kadar çok çeşitli alanlarda ve koşullarda yaşadıklarını gösteriyor.

Denisovalıların Keşfi

Nature degisine göre, bilim insanları, Denisovalılarla bağlantılı ilk fosilleri 2008 yazında, Güney Sibirya’daki Altay Dağları’nda Denisova Mağarası olarak bilinen bir bölgede ortaya çıkardılar. Mağara 1700’lerde Denis adında inzivaya çekilmiş bir keşiş tarafından kullanılmış ve modern adını buradan almıştı (Leakey Vakfı’na göre Rusça’da “Denis mağarası” anlamına geliyor).

Nature’a göre, Denisova Mağarası’nda yapılan önceki kazılar sırasında, Neandertal kökenli olduğu düşünülen taş eserler bulunmuştu. Bu sebeple bilim insanları, Denisova fosillerini ilk ortaya çıkardıklarında, bu kalıntıların da Neandertallere ait olduğunu düşündüler.

Ancak, bu fosillerden çıkarılan antik DNA üzerinde yapılan analizler, durumun böyle olmadığını ortaya çıkardı. 2008’de araştırmacılar, bir Neandertal’in ilk tam genomunu dizilediler, ancak mağaradan çıkarılan 30.000 ila 50.000 yıllık bir parmak kemiği parçası, tamamen farklı, şimdiye dek bilinmeyen bir insan türüne aitti. Bilim insanları,2010 yılında Nature'da yayınladıkları bir çalışmada bu keşiflerini duyurdular.

Londra’daki Doğa Tarihi Müzesi’nde paleoantropolog olan Chris Stringer, bunu küçük bir kemik parçasından ortaya çıkarmanın olağanüstü bir teknik başarı olduğunu belirtiyor.

Denisovalıların Evrimi

Denisovalıların varlığını açığa çıkaran 2010 Nature araştırması, onların Neandertallerin yakın akrabaları olduklarını ortaya çıkardı. Bunu takibenNature'da 2013 yılında yapılan bir araştırma, Neandertalleri ve Denisovalıları ortaya çıkaran türün, modern insanın atalarından yaklaşık 550.000 ila 765.000 yıl önce ayrıldığını tahmin ediyor. Neandertallerin ve Denisovalıların ataları daha sonra yaklaşık 381.000 ila 473.000 yıl önce birbirlerinden ayrıldılar.

Almanya’daki Tübingen Eberhard Karls Üniversitesi Arkeoloji Bilimleri Enstitüsü müdürü ve paleoantropolog Katerina Harvati’nin belirttiğine göre, Denisovalılar ve Neandertaller, modern insanın en yakın akrabaları.

Gizemli Denisovalılar, Sibirya’daki Altay Dağları’ndaki Denisova Mağarası’nda ortaya çıkarılan kalıntılardan kısmen biliniyor.

Cell dergisinde 2018 yılında yayınlanan bir araştırma, Denisovalıların birden fazla soydan oluştuğunu ortaya koydu. Bu soylardan biri Sibiryalı Denisovalı ile yakından ilişkiliydi ve esasen Doğu Asyalılarda bulunan bir genetik mirasa sahipti. Diğeri ise Sibiryalı Denisovalı ile daha uzaktan akrabaydı ve günümüzde çoğunlukla Papualılar ve Güney Asyalılarda görülen DNA’ya sahipti. Bu gruplar yaklaşık 283.000 yıl önce ayrıldı.

Her ne kadar Neandertallerle ortak bir kökene sahip olsalar da, Neandertallerin modern insanlardan (Homo sapiens) olduğu kadar, bu Denisovalı soyları da genetik olarak Neandertallerden neredeyse farklıydılar.

Bunu takiben Cell dergisinde yayınlanan 2019 araştırması , üçüncü bir Denisovalı soyunu ortaya çıkardı. Üç Denisovalı soyunun tümü arasındaki genetik farklılıkların düzeyine dayanan bu çalışma, bu üçüncü soyun diğer ikisinden yaklaşık 363.000 yıl önce ayrıldığını ve diğer Denisovalılardan Neandertallerden olduğu kadar farklı olduğunu ileri sürdü. Bu üçüncü soydan gelen DNA, esasen Yeni Gine adasında veya yakınında yaşayan modern bireylerde bulunuyordu.

Stringer, 15 yıl öncesinde hayal bile edemedikleri bu heyecan verici gelişmelerin ilerleyişi ve kapsamının çok hızlı olduğunu belirtiyor.

Denisovalı Örnekleri

Nature Ecology & Evolution dergisinde 2001 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, DNA’larına göre sekiz küçük ve yüksek oranda parçalanmış fosil Denisovalılar olarak tanımlandı. Sekiz fosilin hepsi de Denisova Mağarası’nda keşfedildi: üç azıdişi, uzun bir kol veya bacak kemiği parçası, üç küçük kemik parçası, ve tüm genom dizilimi için yeterli DNA sağlayacak tek fosil olan bir parmak kemiği parçası.

Bilim insanları ayrıca, yok olmuş soy üzerinde önceki DNA araştırmalarına dayanarak Denisovalı olduğunu bildikleri proteinleri tutan diğer Denisovalı fosillerini de keşfettiler. Bu fosiller arasında Çin’deki kutsal bir bölgeden bir çene kemiği ve Laos’taki bir mağaradan bir azı dişi bulunuyor.

Laos’taki araştırmacılar, 164.000 yıl öncesinde yaşamış 3 yaşındaki Denisovalı bir kıza ait olabilecek eski bir azıdişini ortaya çıkardılar. C: Demeter, F. et al. Nature Comunnications

DNA’larına veya proteinlerine dayanarak, Denisovalıların bugüne dek keşfedilen kalıntıları, Denisovalı fosillerinin morfolojilerine veya şekillerine göre nasıl tanımlanacağına dair birkaç ipucu veriyor. Bu nedenle, önceki araştırmalar, bilim insanlarının henüz tanımlayamadığı diğer insan türlerinden morfolojik farklılıklara sahip oldukları için tanınmayan sayısız Denisovalı fosilini ortaya çıkarmış olabilir.

Harvati, bilim insanlarının özellikle hem DNA hem morfolojik kanıt sağlayan örneklerden elde ettikleri Denisovalılar hakkında ne kadar çok kanıt bulursa, bu gruba zaten bilinen fosilleri ekleyebilme şansının o kadar yükseleceğini söylüyor. “Bugünlerde paleoantropologlar, kazı yaparken potansiyel genetik kanıtlara çok dikkat ediyorlar, bu nedenle bu tür kanıtları geri kazanma şansı her zamankinden daha iyi.”

Denisovalılarla Melezleşme

2010 yılında yayınlanan bir Nature araştırması, Denisovalıların modern insanın atalarıyla melezleştiğini ve (Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Fiji’yi içeren bir Okyanusya alt bölgesi olan) Malenezya adalarında yaşayan insanlarda, modern Yeni Gine ve Bougainville Adalı genomlarının yaklaşık yüzde 4 ila yüzde 6’sını oluşturduğunu ortaya koydu. Buna karşılık, 2013 Nature araştırması, anakara Asyalıların ve Yerli Amerikalıların DNA’sının yalnızca yaklaşık yüzde 0,2’sinin Denisova kökenli olduğunu buldu.

Denisovalı DNA’sı modern insanlara bir takım faydalar sağlamış olabilir. Örneğin,,2014 yılında yayınlanan bir natüre araştırması, Denisovalılardan gelen genetik bir mutasyonun Tibetlilerin ve Şerpaların yüksek irtifalarda yaşamasına yardımcı olabileceğini keşfetti Science dergisinde 2016 yılında yayınlanan başka bir araştırma, Denisovalı DNA’sının modern insanların bağışıklık sistemini, ayrıca yağ ve kan şekeri seviyelerini etkilemiş olabileceğini de ortaya koydu.

Bu arkaik insan grubunun varlığı, 2010 yılında Güney Sibirya’nın Altay Dağları’ndaki Denisova Mağarası’nda bulunan bir parmak kemiği parçası ve iki azı dişinden alınan DNA’nın incelenmesiyle ortaya çıktı. Fotoğrafta bu mağaranın girişini görüyoruz. C: Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü

Önceki çalışma, Neandertallerin modern insanlarla da melezleştiğini ortaya koydu ve2013 yılında Nature’da yayınlanan bir araştırma, Afrikalı olmayan tüm genomların yüzde 1.5 ila yüzde 2 Neandertal DNA’sı içerdiğini öne sürdü. Ayrıca2018 tarihli bir araştırma, Denisovalıların ve Neandertallerin de birbirleriyle melezlendiğini ortaya koydu.

Bu 2018 Nature çalışması, 2012’de Denisova Mağarası’nda bulunan 2,5 santimetre uzunluğundaki bir kemik parçasının üzerine yoğunlaşmıştı. Kaval kemiği veya uyluk kemiği gibi uzun bir kemiğe ait olan bu parçanın dış kalınlığı, öldüğünde en az 13 yaşında olan bir kadına ait olduğunu gösterirken, radyokarbon tarihlemesi fosilin 50.000 yıldan daha eski olduğunu ileri sürüyor.

Bu fosilden elde edilen DNA, bunun sadece bilinen ilk Denisovalı-Neandertal melezi olduğunu değil, aynı zamanda bu bireyin Denisovalı babasının, muhtemelen yaşamından 300 ila 600 nesil öncesine kadar en az bir Neandertal atasına sahip olduğunu da ortaya çıkardı. Sonuç olarak, bu tek keşif, Neandertaller ve Denisovalılar arasındaki çoklu etkileşim örneklerinin ortaya çıkmasına yardımcı oldu.


Sibirya’daki Denisova Mağarası’ndan küçük bir kemik parçası, Denisovalıların ve Neandertallerin çiftleştiğine dair yeni kanıtlar sağladı.

Buna ek olarak, bilim insanları, genç kızın Neandertal annesinin, daha önce Denisova Mağarası’nda yaşayan farklı bir Neandertalden ziyade Batı Avrupa’daki Neandertallere genetik olarak daha benzer olduğunu buldular. Bu bulgu, Neandertallerin Batı ve Doğu Avrasya arasında on binlerce yıl boyunca göç ettiğini gösteriyor.

Şimdiye kadar, bilim insanları Denisova Mağarası’ndan sadece altı kişinin genomlarını dizileyebildiler. Araştırmacıların belirttiğine göre, bu altı kişiden birinin ebeveynlerinin Neandertal ve Denisovalı olduğu bulgusu, istatiksel açıdan, bu gruplar etkileşime girdiğinde melezlemenin yaygın olabileceğini düşündürüyor.

Denisovalılar Nerede Yaşıyorlardı?

2022 itibariyle bilim insanları, Sibirya, Çin ve Laos’taki bölgelerden Denisovalı kaltıntılarını ortaya çıkardılar. Bu fosil verileri, Melanezya’da yaşayan modern insanlarda bulunan Denisovalı genetik kanıtlarıyla örtüşüyor.

Tibet Platosu’ndan bir Denisovalı çene kemiğine ait fosil kalıntıları, bu Denisovalı popülasyonunun yüksek irtifalara ve soğuk iklimlere adapte olduğunu da ortaya çıkardı.

Yapışan karbonat kabuğunun dijital olarak çıkarılmasından sonra Xiahe çene kemiğinin sanal bir rekonstrüksiyonu. C: Jean-Jacques Hublin, MPI-EVA, Leipzig

Denisovalılar Ne Zaman Yaşadı?

Denisovalıların varlığını ilk kez ortaya çıkaran 2010 Nature araştırnasına göre, Denisovalılar yaklaşık 30.000 ila 50.000 yıl önce Denisova Mağarası’nda yaşadılar.

Nature Ecology & Evolution’da 2021 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, şimdiye dek ortaya çıkarılan en eski Denisovalı fosilleri yaklaşık 200.000 yaşında. Bu kemikler Denisova Mağarası’nda da gün ışığına çıkarıldı.

Sonuç olarak, bu bulgular Denisovalıların modern insanların ve en yakın akrabaları olan Neandertallerin çağdaşları olduğunu gösteriyor.

Denisovalılar Nasıl Görünüyorlardı?

Science Advances dergisinde 2019 yılında Denisovalı bir bireye ait parmak kemiğini analiz eden bir araştırma, bunun yaklaşık 13 yaşındaki ergen bir dişi bireyden geldiğini öne sürdü ve aynı yıl Cell dergisinde yayınlanan bir başka araştırmaya göre, bu kemik, onun koyu tenli, kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü olduğunu gösteriyordu.

2019 Cell araştırması, Neandertaller gibi bu Denisovalı bireyin de dar bir alnı ve çıkıntılı bir çenesi olduğunu öne sürüyor. Bununla birlikte, Denisovalılar, Neandertallere ve modern insanlara göre önemli ölçüde daha uzun diş kemerlerine (yani, üst ve alt diş sıraları daha çıkıntılı) sahip olabilir ve kafataslarının üst kısmı gözle görülür şekilde daha geniş olabilir.

Bir sanatçının sunumu, antik DNA örneğine dayalı olarak yeniden yaratılan, ilk Denisovalı kadın portresini gösteriyor.

Harvati, bu farklılıkların dışında, çok az Denisovalı fosili olduğu için Denisovalıların neye benzediğini bilmenin zor olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Ama genel olarak, birbirleriyle daha yakın akraba olduklarından, bizden ziyade Neandertallere benzemelerini beklerdim”.

Örneğin, “Neandertallerle nispeten yakın evrimsel ilişkilerinden, onların iri gövdeli ve büyük beyinli olduklarını tahmin edebiliriz”. Ayrıca, “nispeten soğuk koşullarda yaşayan bu popülasyonların – yani hepsinin değil – hantal gövdelere ve nispeten kısa ve geniş bedenlere sahip olmasını bekleyebiliriz.”

Stringer, nasıl göründüklerini tahmin etmek için Denisovalı genomlarını kullanma çalışmalarının ilerlediğini söylüyor.

Denisovalı Kültürü

2021’de bilim insanları, Denisovalılarla bağlantılı ilk taş aletleri ortaya çıkardılar. Nature Ecology & Evolution’da bulguyu detaylandıran araştırmaya göre, bu eserler bugüne kadar ortaya çıkarılan en eski Denisovalı fosilleriyle ilişkilendiriliyor.

Araştırmada, Denisova Mağarası’ndan 3.791 kemik kalıntısını inceleyen araştırmacılar, tükenmiş soy üzerine önceki DNA araştırmalarına dayanarak Denisovalı olduğunu bildikleri proteinleri aradılar.

Üç Denisovalı kemiği keşfeden ekip, fosillerin bulnduğu toprak tabakasına dayanarak, fosillerin yaklaşık 200.000 yaşında olduğunu belirledi. Bu katman aynı zamanda Denisovalı yaşamı ve davranışları hakkında arkeolojik ipuçları olarak hizmet edebilecek bir taş eserler ve hayvan kalıntıları hazinesi içeriyordu. Daha önce, Denisovalı fosilleri yalnızca bu tür arkeolojik materyal içermeyen katmanlarda veya Neandertal materyali de içermiş olabilecek katmanlarda bulunuyordu.

Sibirya’daki Denisova Mağarası’nda bulunan Denisovalı kemiklerinden biri. C: Katerina Douka

Bulgular, bu Denisovalıların kemiklerinin, önceki çalışmalara göre, iklimin sıcak ve günümüzle karşılaştırılabilir olduğu bir zamandan, geniş yapraklı ormanları ve açık bozkırları içeren insan yaşamına elverişli bir bölgeden geldiğini ileri sürüyor. Mağarada bulunan kesilmiş ve yanmış hayvan kalıntıları, Denisovalıların geyik, ceylan, at, bizon ve yünlü gergedanlarla beslenmiş olabileceğini düşündürüyor.

Bu Denisovalı fosilleriyle aynı katmanda bulunan taş eserler, çoğunlukla hayvan derilerini işlemek için kullanılmış olan kazıma aletleri. Bu eserlerin hammaddesi muhtemelen mağara girişinin hemen dışındaki nehir tortusundan elde ediliyordu ve nehir, muhtemelen avları çeken bir su kaynağı olarak hizmet ediyordu.

Bu fosillerle bağlantılı taş aletlerin Kuzey veya Orta Asya’da doğrudan karşılığı yok. Bununla birlikte, araştırmanın yazarlarına göre, İsrail’de bulunan ve 250.000 ila 400.000 yıl öncesine tarihlenen (ateşin rutin kullanımı gibi insan teknolojisindeki büyük değişimlerle bağlantılı bir dönem) aletlerle bazı benzerlikler taşıyorlar.

Denisovalı Tartışmaları

2021’de The Innovation dergisinde yer alan üç araştırma, tartışmalı bir şekilde Çin’den gelen bir fosil kafatasının yeni bir türe, “Ejderha Adam” diye adlandırılan Homo longi’ye ait olduğunu öne sürdü. Ancak birçok bilim insanı, Ejderha Adam’ın aslında bir Denisovalı olabileceğini iddia ediyor.

En az 146.000 yaşında olan fosil, bilinen herhangi bir soyu tükenmiş insan türüne ait en büyük kafataslarından biri. Modern bir insanınkiyle karşılaştırılabilir boyutta bir beyni barındırabilirdi, ancak daha büyük, neredeyse kare göz yuvalarına, kalın kaş çıkıntılarına, geniş bir ağza ve iri dişlere sahipti. 2021 araştırmalarından ikisinin ortak yazarı Stringer, Çin’de Dali, Jinniushan, Xiahe ve Hualongdong gibi bölgelerde bulunan diğer antik insan fosillerinin de aynı gruba ait olabileceğini söylüyor.

Sonuç olarak, 2021 çalışmaları, Ejderha Adam kafatasının, onu daha önce bilinen Homo üyelerinden ayıran eski ve daha yeni insan özelliklerinin bir karışımını birleştirdiğini ileri sürüyor. Ancak Stringer, bilim insanlarının, Ejderha Adam ve Denisovalıların daha fazla fosil ve genetik kanıtını ortaya çıkarana dek, aynı olduklarını onaylayamayacaklarını veya inkar edemeyeceklerini belirtiyor.

Bu çizim, “Ejderha Adam”ın en az 146.000 yıl önceki yaşamı boyunca nasıl göründüğünü gösteriyor. C: Chuang Zhao

Nature Ecology & Evolution dergisinde 2021’de yayınlanan bağımsız bir araştırma, minyatür bedenleri olan iki soyu tükenmiş insan türün – genellikle “Hobbit” olarak bilinen Homo floresiensis ve daha da küçük olan Homo luzonensis – Denisovalılar olabileceğini öne sürdü. Bu grupların her ikisi de yaklaşık 50.000 ila 60.000 yıl öncesine kadar hayattaydı ve modern insanlarla aynı zamanda Güneydoğu Asya adalarında yaşamış olabilirler.

Güneydoğu Asya adalarındaki modern insanlar, nispeten yüksek Denisovalı DNA seviyelerine sahip. Şu anda Denisovalıların anatomisi ve Homo floresiensis ile Homo luzonensis’in genetiği hakkında çok az şey bilindiğinden, soyu tükenmiş küçük insanların Güneydoğu Asya’daki adalarda modern insanlarla iç içe olan Denisovalılar olması mümkün.

Ancak, bu çalışmanın ortak yazarlarından olan Stringer, bu sonuca katılmıyor. Arkeolojik kanıtların Homo floresiensis ve Homo luzonensis’in Güneydoğu Asya adalarında en az 700.000 ila 1 milyon yıl öncesinden, yani Denisova soyunun ilk evrimleşmesinden çok önce yaşadığını gösterdiğini belirtiyor. Bu nedenle, “Hobbit” ve kuzeninin, Denisovalı olamayacak kadar eski olabileceğini savunuyor.

Denisovalıların Soyu Neden Tükendi?

Denisovalıların soyunun neden ve nasıl tükendiği belirsizliğini koruyor. Stringer, 40.000 ila 50.000 yıl önce genişleyen Homo sapiens popülasyonları ile örtüşmenin ve bunun sonucunda kaynaklar için rekabetin, Denisovalıların neslinin tükenmesinin bir nedeni olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Ayrıca türümüzün gen havuzuyla da bütünlemiş olabilirler, ancak bu ucu açık bir soru”.


Live Science. 30 Ağustos 2022.

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için