Blog
Gölyazı’da Helenistik Dönemden Ham İpek Atölyesi Gün Yüzüne Çıktı
Avrupa’nın en güzel kasabaları arasında gösterilen Gölyazı, tarihi dokusunun yanı sıra bu yıl kazı alanından gelen arkeolojik bulgularla da dikkat çekti.
www.arkeolojikhaber.com
Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki Gölyazı Mahallesi’nde yürütülen Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti kazılarında, Helenistik dönemden kalma bir ham ipek atölyesi bulundu. Prof. Dr. Derya Şahin başkanlığındaki ekip tarafından “Simitçi Kale” olarak bilinen bölgede yapılan çalışmalar, Gölyazı’nın yalnızca antik bir liman kenti değil, aynı zamanda Anadolu’da ipek böcekçiliği ve tekstil üretiminin erken merkezlerinden biri olabileceğini ortaya koydu.

Antik Surların Gölgesinde Yeni Bir Endüstriyel Keşif
Avrupa’nın en güzel kasabaları arasında gösterilen Gölyazı, tarihi dokusunun yanı sıra bu yıl kazı alanından gelen arkeolojik bulgularla da dikkat çekti. Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Nilüfer Belediyesi sponsorluğunda yürütülen Apollonia ad Rhyndacum kazılarında, “Simitçi Kale” olarak bilinen sur alanında ham ipek üretimine ait bir işlik gün yüzüne çıkarıldı.
Kazı Başkanı, Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin, Helenistik dönemde inşa edilen surların 9 metrelik kısmından 4,57 metresinin günümüze ulaştığını belirtti. Ayrıca, antik kenti çevreleyen yedi kuleden dördünün hâlâ ayakta olduğunu ifade etti. Surların çevresindeki yapı kalıntıları, hem askeri hem de ekonomik işlevlerin bir arada yürütüldüğü çok katmanlı bir yerleşim dokusuna işaret ediyor.
Kazı alanında bulunan çok sayıda demir çivi (mıh) ve ipek böcekçiliği işliğine özgü teknelerin yerleştirildiği nişler, arkeologları yapının işlevi konusunda ortak bir görüşe yönlendirdi. Bulgular, alanın geç dönemde (19. yüzyılın ilk yarısında) ham ipek üretimi ve işlenmesi için kullanılan bir atölyeye dönüştüğünü kanıtlıyor.

Prof. Dr. Derya Şahin
“Simitçi Kale”: Tarihle Halk Anlatısının Kesiştiği Nokta
Kazıların odaklandığı “Simitçi Kale”, adını bölge halkının uzun yıllardır kullandığı bir yakıştırmadan alıyor. Prof. Dr. Şahin, “Kemer formundaki bu yapının bir simidi andırması nedeniyle halk arasında ‘Simitçi Kale’ olarak anıldığını, geçmişte ise simit fırını olarak da kullanıldığını biliyoruz” dedi.
Arkeolojik açıdan oldukça hassas olan bölgede önce yoğun bir temizlik çalışması yapıldı; yaklaşık üç kamyon dolusu atık, alanın yapısal güvenliğini tehdit eden teras duvarlarından uzaklaştırıldı. Ardından, basit onarım ve konservasyon süreci başlatıldı. Şahin, “Teras duvarlarının mukavemetini artırmak için dolgular kullandık, bazı zayıf noktalara metal taşıyıcılar yerleştirdik. Derz dolguları ve tahkim işlemleriyle yapının geçici onarımı tamamlanmak üzere” ifadelerini kullandı.
Bu onarımlar, yalnızca alanın fiziksel korunması açısından değil, ileride gerçekleştirilecek büyük ölçekli restorasyon projesinin de temelini oluşturuyor. Prof. Dr. Şahin, konservasyon sürecinin 28 Kasım’a kadar tamamlanacağını, ardından ayrıntılı bir restorasyon planının uygulamaya alınacağını açıkladı.

Apollonia ad Rhyndacum’un kent surlarının kökeni, MÖ 4. yüzyılın son çeyreğine tarihleniyor. Bu uzun zaman aralığında kent, farklı uygarlıkların etkisi altında hem askeri hem ticari kimliğini korudu. Ancak, son kazılarda ortaya çıkarılan ipek işliği, bölgenin geç dönem Anadolu tekstil üretimiyle de bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Prof. Dr. Şahin, “Yoğun miktarda çivi buluntusu, teknelerin oturduğu yuvalar ve üretim izleri, alanın 19. yüzyılın ilk yarısında aktif olarak kullanıldığını doğruluyor. Gölyazı, yakın bir geçmişe kadar ipek böcekçiliğinde oldukça etkin bir merkezdi ve bu geleneğin kökleri antik döneme kadar uzanıyor olabilir” dedi.

Koruma Odaklı Bir Gelecek Planı
Kazı ekibi, mevcut yapının korunmasına yönelik bilimsel ve mühendislik temelli bir strateji izliyor. Bu yaklaşım, Gölyazı’nın doğal güzelliğini korurken arkeolojik mirasını da gelecek kuşaklara aktarmayı amaçlıyor. Prof. Dr. Şahin, “Bölgede yürütülen çalışmalar yalnızca kazı değil, aynı zamanda koruma bilinciyle yürütülen bir kültürel miras yönetimidir” dedi.
Yerel yönetim, akademik kurumlar ve Bakanlık işbirliğiyle yürütülen bu süreç, Türkiye’nin yerel düzeyde sürdürülebilir arkeolojik koruma modellerine örnek oluşturuyor. Gölyazı’daki kazılar tamamlandığında, alanın hem bilimsel hem de kültürel turizm açısından önemli bir cazibe merkezi haline gelmesi bekleniyor.
Büşra Nur Yılmaz aa


Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >