Blog

May25

Hipokrat Kimdi?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  hipokratİstanköylüYunan hekimtıpyunanistan



Hipokrat Kimdi?

İstanköylü Hipokrat, MÖ 460 ile MÖ 375 yılları arasında yaşamış bir Yunan hekimdi. İnsanların hastalıkları, boş inançlara ve tanrıların gazabına yorduğu bir zamanda, Hipokrat tüm hastalıkların doğal bir nedeni olduğunu göstermişti. Tıp ilmini öğretmeye adanmış ilk entelektüel okulu o kurmuştu. Bunu içindir ki Hipokrat “tıbbın babası” olarak bilinir.

Hipokrat’ın öldüğü yerde, Larissa, Yunanistan’da dikilmiş bir heykeli. C: Georgios Alexandris /Shutterstock

Ünlü Hipokrat yemini de dahil günümüze kadar gelmeyi başarmış yaklaşık 60 tıbbi yapıt, Hipokrat ile ilişkilendirilir. Bu yapıtlar nihayetinde Hipokratik Korpus adı verilen bir koleksiyonda bir araya getirilmişti. Yapıtların tümü Hipokrat tarafından yazılmamış olabilir, ancak bunların Hipokrat’ın felsefesinin birer yansıması olduğu kesin. Hipokrat’la birlikte, tıbbi uygulamalar yeni bir yönelim kazanmış, böylelikle daha rasyonel ve daha bilimsel bir tıp görüşüne doğru hareket başlamıştı.

Dört Humor Kuramı

Hipokrat’ın dört yaşamsal sıvı kuramını geliştirdiğine inanılır. Bu sıvıların tümüne Latincede sıvı anlamına gelen “humor” adı verilmekte. Felsefeci Aristoteles ve Galen’in de bu kuramın gelişimine katkıda bulunduğu düşünülüyor. Yüzyıllar sonra, William Shakespeare insan karakterlerini tanımlarken bu temel sıvıları yazılarına dahil eder. Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından düzenlenen “The World of Shakespeare’s Humors” adlı sergiye göre bu sıvılar sarı safra, kara safra, kan ve balgamdı. Her bir sıvı belirli bir elementle (toprak, su, hava veya ateş), belirli “özellik”lerle (soğuk, sıcak, ıslak, kuru) , bazı organlarla ve bazı yaşlarla (çocukluk, ergenlik, olgunluk, yaşlılık) ilişkiliydi.

(Hipokrat’ın Araştırmalarını İçeren 1500 Yıllık El Yazması Bulundu)

Mevsimlerin ve gezegenlerin yaptığı etkinin yanı sıra sıvılar, özellikler, organlar ve yaşlar arasındaki etkileşimler kişinin bedensel ve zihinsel sağlığını belirliyor, ayrıca mizacını ve kişiliğini etkiliyordu. (Galen, burada “temperaman” ifadesini kullanır ki bu da sağlığın ve kişiliğin sıcaklıktan (temperature), dolayısıyla soğuk, sıcak, kuru veya ıslak olma durumundan etkilendiği anlamına gelir. Bu algı “soğuk kapmak” gibi deyimlerde kendini açığa vurur .)

Söz konusu kurama göre:

• Sarı safra kolay sinirlenir mizaçla ve sıcak-kuru özellikle ilgilidir. Ayrıca, ateşle, yaz mevsimiyle, safrakesesiyle ve çocuklukla ilişkilendirilir.
• Kara safta melankoliye ve soğuk-kuru özelliğe bağlanır. Toprakla, kış mevsimiyle, dalakla ve yaşlılıkla ilgilidir.
• Kan coşkulu ve canlı mizaçla ayrıca sıcak-ıslak özellikle bağlantılıdır. Havayla, ilkbaharla, kalple ve ergenlikle ilişkilendirilir.
• Balgam soğuk, ilgisiz mizaçla ve soğuk-ıslak özellikle ilgilidir. Suyla, beyinle ve olgunlukla ilişkilendirilir.

NIH sergisine göre yaş, cinsiyet, duygular ve mizaçtan doğan farklılıklar bu sıvıların birbirleriyle etkileşimine bağlanır. Sıcaklık hareketi teşvik ederken soğukluk bunu bastırır. Kolay sinirlenir mizaca sahip kişi cesaretliyken ilgisiz mizaca sahip kişi korkakça davranır. Gençlik sıcak ve ıslakken yaşlılık soğuk ve kurudur.

Bu antik kurama göre, iyi bir sağlığın anahtarı bu sıvıları dengede tutmaktır öyle ki bu sıvılardan biri veya daha fazlasının fazlalığı ya da eksikliği hastalıkla sonuçlanır. Beslenme, bu sıvıların dengesini sağlamanın en önemli yollarından biridir. Gerçekte, Hipokrat’ın en ünlü sözü “Besinler ilacınız, ilacınız besinler olsun”dur. “Antik Tıp: Yunan ve Roma’da Hastalık ve Sağlık” adlı kitabın yazarı Liam A. Faulkner’e göre, o dönemde doktorlar bazen damar yolu açıp hastadan kan alarak veya emetik yani kusturucu ilaçlar yazarak bu sıvıları dengeliyordu.

(Antik Mısır Reçetesi Akşamdan Kalmanın Tedavisini Anlatıyor)

Bu tarz uygulamalar ve dört humor kuramı günümüzde tuhaf ve bilim dışı olarak görülse de bu fikirler baskın bir şekilde doğaüstü olan hastalık anlayışından hastalığın çevreyle ve vücudun içinde olanlarla bağlantılı olduğuna dair yeni fikre geçişte atılan ilk adım.

Hipokratik Korpus

En eski tıbbi yapıtlar dizisi olduğu düşünülen Hipokratik Korpus çeşitli tıbbi konular üzerine yazılmış notlar, ders kitapları, araştırmalar, vakalar ve felsefi makaleleri içeren yaklaşık 60 metin veya “kitap”tan oluşan bir koleksiyon. Faulkner’a göre metinlerden bazıları bir paragraf uzunluğunda yani oldukça kısa, bazıları ise birkaç ciltten oluşuyor. Metinlerin üslubu tüm koleksiyon boyunca çeşitlilik gösteriyor, bu da birden fazla yazar olduğu fikrini destekliyor. Tarihçiler metinlerin Hipokrat’ın yaşadığı dönemde ve sonrasında tıbbi uygulamalarda bulunmuş çok sayıda hekim tarafından yazılmış olabileceğini düşünüyor.

Korpus MÖ 3. yüzyılda Mısır, İskenderiye’de bir araya getirilmiş ve Faulkner’in belirttiğine göre nihayetinde Batı dünyası boyunca gelecek vadeden tüm hekimler için standart bir başvuru kaynağı haline gelmişti. Öğretilerin çoğu 19.yüzyılda yaygın olarak kullanılıyordu.

Hipokrat Yemini

Sıklıkla Hipokratik Korpus içerisinde yer alan Hipokrat Yemini esasında antik bir ahlak kuralı. Yemin yaygın bir şekilde Hipokrat’a atfedilmiş olsa da, gerçekten Hipokrat tarafından yazılıp yazılmadığı hala gizemini koruyor. Günümüzde bu yemin tam anlamıyla bir and olmaktan ziyade tıbbi ahlak ve ilkelerin tarihi bir örneği olarak değer görüyor.

Orijinal yemindeki anakronizmler arasında, hekimler Yunan sağlık tanrılarına ve tanrıçalarına bu akde ellerinden geldiğince sadık kalacaklarına dair and içiyor. Yemin, hekimler için günümüzde uygulaması oldukça güç olan birtakım tuhaf kurallarla devam ediyor. Örneğin, tıp öğrencilerinden okul harcı alınmaması, hekimlerin asla” bıçak” (cerrahi) kullanmaması ve öğrencilerin öğretmenlerine ebeveynleriymiş gibi davranması, yani hocasını babası gibi tanıması, rızkını onunla paylaşması ve gerekirse kesesini onunla bölüşmesi salık veriliyor.

“Günümüzde Hipokrat Yemini” başlıklı köşe yazısının yazarı Peter Tyson’a göre, bugün hala tıp fakültesinden mezun olan birçok kişi yeminin modern varyasyonlarını okuyor. Aşağıda yeminin önceleri Johns Hopkins Üniversitesi’nde Profesör daha sonra ise Tuft Üniversitesi Sackler Biyomedikal Bilimler Yüksekokulu dekanı olarak çalışmış Dr. Louis Lasagna tarafından 1964’te yazılmış modern bir versiyonu yer alıyor:

Bu akdi, yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde, yerine getireceğime and içerim:
Attıkları adımlarda yürüdüğüm hekimlerin zorluklarla elde edilmiş bilimsel kazançlarına saygı duyacağım ve bu bilgileri takip edenlerle benimmiş gibi paylaşacağım.

Aşırı tedavi ve terapötik nihilizm tuzaklarından kaçınarak hastanın yararı için gerekli tüm önlemleri alacağım.
Tıbbın bir bilim olduğu kadar bir sanat olduğunu ve bu sıcaklık, sempati ve anlayışın cerrahın bıçağından veya eczacının ilacından daha faydalı olabileceğini unutmayacağım.

Ne “Bilmiyorum” demekten gocunacağım ne de bir hastanın iyileşmesinde bir başka hekimin kabiliyetlerine ihtiyaç olduğunda meslektaşlarımı yardıma çağırmaktan çekineceğim.

Hastalarımın mahremiyetine saygı duyacağım, benimle paylaştıklarını çevreye yaymayacağım. Her şeyden önemlisi, ölüm kalım meselelerinde dikkatle hareket edeceğim. Eğer bir yaşamı kurtarmak bana bağlı ise ne mutlu. Ama bir yaşamı almak da benim hükmümde olabilir; bu büyük sorumluluk büyük bir alçak gönüllükle ve kendi kırılganlığımın farkındalığıyla karşılanmalıdır. Hepsinden öte, tanrı rolü oynamamalıyım.

Bir ateş çizelgesini, kanserli bir oluşumu değil, durumu ailesini ve ekonomik istikrarını etkileyebilecek hasta bir insanı tedavi ettiğimi unutmayacağım. Eğer hastayla layığıyla ilgileneceksem sorumluluğum bu ilgili sorunları da içerir.

Önlem almak tedaviden yeğdir bu yüzden mümkün olan yerde hastalığı önleyeceğim.
Toplumun hem ruh ve beden sağlığı yerinde olan hem de hastalıklı tüm insanlara karşı özel yükümlülükleri olan bir üyesi olduğumu unutmayacağım.

Eğer bu yemine sadık kalırsam, yaşamdan ve sanattan keyif alayım, yaşarken saygı göreyim ve ölümümden sonra sevgiyle anılayım. Daima mesleğimin en güzel geleneklerini korumak için çalışayım ve benden yardım isteyenleri iyileştirmenin mutluluğunu yaşayayım.

Bugün, doktorların birçoğu yeminin yasal kürtaj, hekim destekli intihar ve Hipokrat’ın zamanında duyulmamış diğer birtakım uygulamalar gibi günümüz ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunlarını ele almada yetersiz olduğunu düşünüyor. Yine de yeminin hastayı ellerinden geldiğince tedavi etmek, zarardan ve adaletsizlikten sakınmak, hasta mahremiyetini korumak ve tıbbın sırlarını gelecek nesle öğretmek gibi birtakım ilkeleri doktorlarca hala kutsal sayılıyor.

Live Science. 8 Mayıs 2018.

arkeofili

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için