Blog
İnsuyu Mağarası: Burdur’un Yer Altındaki Doğal Harikası
Burdur-Antalya kara yolunda yer alan İnsuyu Mağarası, kalsit kristallerinden oluşan sarkıt, dikit ve sütunlarıyla Türkiye’nin eşsiz doğal mirasları arasında kabul ediliyor.
www.arkeolojikhaber.com
Burdur’un Sarpgüney Tepesi yamacında yer alan İnsuyu Mağarası, Türkiye’nin turizme açılan ilk mağaralarından biri olarak hem doğal yapısıyla hem de bilimsel araştırmalara konu olan gölleriyle öne çıkıyor. Yaz aylarında kentte sıcaklık 35 dereceleri bulurken, mağara içi sıcaklığın 14 dereceye kadar düşmesi ziyaretçilere doğal bir serinlik sunuyor. 1952’de bilimsel çalışmalarla gündeme gelen, 1966’da turizme açılan mağara bugün 600 metrelik bir güzergâhla ziyaretçilere açık tutuluyor.
Binlerce Yılda Şekillenen Doğal Güzellik
Burdur-Antalya kara yolunda yer alan İnsuyu Mağarası, kalsit kristallerinden oluşan sarkıt, dikit ve sütunlarıyla Türkiye’nin eşsiz doğal mirasları arasında kabul ediliyor. Kent merkezine 13 kilometre mesafede, kalkerli yapısıyla bilinen Sarpgüney Tepesi’nin yamacında bulunan mağara, 1952’de Dr. Temuçin Aygen’in çalışmalarıyla bilim dünyasının ilgisini çekti. 1966 yılında turizme açılan mağara, böylece Türkiye’nin turizme kazandırılan ilk mağaralarından biri olma unvanını elde etti. Günümüzde ziyaretçilere açık tutulan 600 metrelik bölüm, doğal oluşumlarıyla görsel bir şölen sunuyor.
Mağara içerisinde “Dilek Gölü” ve “Büyük Göl” gibi alanlar özellikle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Bilimsel araştırmalar, kapalı bölümlerde henüz keşfedilmemiş tatlı su göllerinin bulunduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca su altı dalışlarıyla 21 metre derinlikte üç doğal tünelin varlığı saptandı. Bu yönüyle İnsuyu Mağarası, hem turizm hem de bilimsel çalışmalar açısından değerli bir mekân olmayı sürdürüyor.
Serinlik Sunan Doğal Bir Sığınak
İnsuyu Mağarası’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri, sıcaklık dengesini yıl boyunca koruması. Güneş ışınlarının mağaraya ulaşamaması nedeniyle dışarıdaki iklim koşulları içeride hissedilmiyor. Yaz aylarında Burdur’da hava sıcaklığı 35 dereceyi bulurken, mağaranın içindeki sıcaklık 14-15 derecede sabit kalıyor. Bu özelliğiyle mağara, özellikle yaz döneminde hem yerli hem yabancı turistler için doğal bir sığınak işlevi görüyor.
Ziyaretçiler, dışarıdaki sıcaklıkla içerideki serinlik arasındaki farkı yoğun şekilde hissediyor. Antalya’dan gelen Ahmet Kocaemir, mağaranın serinliğinin kendisine çok iyi geldiğini belirtirken, Fethiye’den gelen Tayfun Atay ise içeride üşüdüklerini ve gölleri görmeyi merak ettiklerini dile getirdi. Bu deneyimler, İnsuyu Mağarası’nın ziyaretçilere sunduğu benzersiz atmosferi gözler önüne seriyor.
Su Kaynaklarının Azalması ve Kuraklık Tehlikesi
İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Osman Koçıbay, İnsuyu Mağarası’nın tarihçesinin Burdur’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla 1931’de başlatılan çalışmalarla başladığını hatırlattı. Zaman içerisinde mağara, turistik ve bilimsel bir alan olarak önem kazandı. Ancak son yıllarda yaşanan kuraklık, mağara içerisindeki göllerin su seviyesini ciddi şekilde düşürdü.
Koçıbay, mağaranın turizme açıldığı ilk dönemlerde “Büyük Göl”de botla gezilebildiğini, hatta bilimsel araştırmaların dahi bot üzerinde yürütüldüğünü ifade etti. Günümüzde ise göllerde su kalmadığını, bu durumun kuraklığın bölgedeki doğal kaynaklar üzerindeki etkisini gösterdiğini vurguladı. İnsuyu Mağarası’nın “Büyük Göl” ve diğer göllerinin kuruması, sadece turizm açısından değil ekolojik denge bakımından da önemli bir sorun olarak değerlendiriliyor.
Turizmde Artan İlgi
İnsuyu Mağarası, doğal özellikleriyle her yıl on binlerce turisti kendine çekiyor. 2024 yılı itibarıyla mağarayı 49 bin 730 kişi ziyaret etti. En yoğun dönem ise 15 bin 730 ziyaretçiyle ağustos ayı oldu. Bu veriler, özellikle yaz aylarında mağaranın serinliğiyle turizmde büyük bir cazibe merkezi haline geldiğini ortaya koyuyor.
Kültürel miras ve doğal güzellikleriyle Burdur’un en önemli destinasyonlarından biri olan İnsuyu Mağarası, gelecekte yapılacak çalışmalarla hem korunması gereken doğal bir laboratuvar hem de turistik bir cazibe merkezi olmayı sürdürecek. Ancak göllerin kuruması ve kuraklık tehdidi, mağaranın gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için sürdürülebilir koruma politikalarının geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.
AA Hale Pak
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >