Blog

Eyl14

Kılıç Dişli Kaplanlar Mırlıyor muydu, Yoksa Kükrüyor muydu?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  KedigilKılıç DişliKükremeSes



Kılıç Dişli Kaplanlar Mırlıyor muydu, Yoksa Kükrüyor muydu?

Araştırmacılar, kükreyen kedilerden dört farklı tür olan aslanlar, kaplanlar, leoparlar ile jaguarların ve aynı zamanda mırlayan kedilerden beş farklı tür olan pumalar, çitalar, vaşaklar, servaller ve oseloların hyoid yapılarını incelediler.

Yaren Şener - www.arkeofili.com

Bir kılıç dişli kaplan bağırdığında nasıl bir ses çıkarıyordu? Güçlü bir kükreme mi, yoksa gırtlaktan gelen bir mırıltı mı?

Smilodon fatalis. C: Adam Hartstone-Rose.

Yeni bir çalışmada araştırmacılar, her bir seslenmeye ilişkin argümanların ardındaki verileri inceledi ve cevabın düşünüldüğünden daha incelikli olduğu, bunun birkaç küçük kemiğin şekline bağlı olabileceğini bulundu. Çalışma,Journal of Morphologydergisinde yayımlandı.

Modern kediler iki gruba ayrılıyor: Kükreyen aslanlar, kaplanlar ve jaguarları içeren pantergil “büyük kediler”; vaşaklar, pumalar, oselolar ve evcil kediler gibi mırlayan kedileri içeren Felinae “küçük kediler”.

Araştırmanın sorumlu yazarı Adam Hartstone-Rose, “Evrimsel olarak konuşursak kılıç dişliler, kedi soy ağacından diğer modern gruplardan önce ayrıldı. Bu, aslanların ev kedileriyle kılıç dişlilerden daha yakın akraba olduğu anlamına geliyor.” diyor.

Hartstone-Rose, “Bu önemli, çünkü bir kılıç dişli kaplanın nasıl ses çıkardığına dair tartışma, boyun bölgesinde yer alan bir avuç küçük kemiğin anatomisinin analiz edilmesine dayanıyor. Ve bu kemiklerin boyutu, şekli ve sayısı, kükreyen ve mırlayan modern kediler arasında farklılık gösteriyor.” diyor.

Ses oluşumu her ne kadar kemikler tarafından değil de, larinks ve boyun bölgesindeki yumuşak doku yardımıyla gerçekleştirilse de, anatomi uzmanları bu dokuların sabitlenmesini sağlayan kemiklerin- hyoid kemikler- kükreyen ve mırlayan kediler arasında boyut ve sayı bakımından farklılık gösterdiğini belirtiyor.

Araştırmanın başyazarı Ashley Deutsch, “İnsanlarda sadece bir tane hyoid kemik bulunurken, mırlayan kedilerde zincir şeklinde birbirine bağlı dokuz kemik, kükreyen kedilerde ise yedi tane kemik bulunuyor. Görünmeyen kemikler hyoid yapının üst kısımlarında, kafatasıyla birleştiği bölgenin yakınlarında yer alıyor.” diyor.

Hartstone-Rose, “Kılıç dişli kaplanların hyoid yapılarında yalnızca yedi tane kemiğe sahip olmaları nedeniyle elbette kükremiş olduklarına dair iddialar var. Ancak modern kedilerin anatomisine baktığımızda, bu görüşü destekleyen pek sağlam kanıtlar bulunmadığını fark ettik. Çünkü kemiklerin kendisi ses oluşumunu sağlamıyor. Kemik sayısı ve oluşturulan ses arasındaki ilişki şimdiye kadar gerçekten kanıtlanmadı.” Diyor.

(a)Panthera tigris ve (b)Caracal caracal’ın kedi hyoid kemiklerine ait şema. Stylohyoid turuncu renkle, epihyoid (*Panthera’da ligament şeklinde) mor renkle, keratohyoid sarı renkle, basihyoid kırmızı renkle ve thyrohyoid mavi renkle gösterilmiş. C: Journal of Morphology (2023).

Araştırmacılar, kükreyen kedilerden dört farklı tür olan aslanlar, kaplanlar, leoparlar ile jaguarların ve aynı zamanda mırlayan kedilerden beş farklı tür olan pumalar, çitalar, vaşaklar, servaller ve oseloların hyoid yapılarını incelediler. Sonrasında bunları, ikonik kılıç dişli kaplan Smilodon fatalis’ten alınan 105 tane hyoid kemikle karşılaştırdılar.

Hartstone-Rose, “Kılıç dişlilerin yalnızca yedi kemiğe sahip olmaları nedeniyle kükremiş olduklarını iddia edebilirsiniz, ancak hikayenin tamamı bu değil. Anatomileri tuhaf biçimde. Mırlayan kedilerde görünmeyen fazladan kemikler bulunuyor, hyoid kemiklerin şekil ve boyutları farklı. Bazıları şekil olarak mırlayan kedilerinkine daha çok benziyor ancak onlardan daha büyük.” diyor.

Araştırmacılara göre, eğer eksik kemikler (epihyoid kemik olarak adlandırılıyor) farklı sesler çıkarmanın altında yatan nedense, onlara en yakın olan kemiklerin iki grup arasında farklı görünmesi gerekiyor. Ancak bu kemikler, ister mırlayan kedilere ister kükreyen kedilere ait olsun, şekil olarak birbirlerine oldukça benziyorlardı.

Aslında araştırmacılar, vokal sisteme, yani thyrohyoid ve basihyoid kemiklere yakın kemiklerde şekil olarak daha fazla varyasyon olduğunu gördüler. İki grup arasında üstte bulunan kemiklerdeki benzerlik, hyoid yapının ses oluşumunda rol oynaması durumunda alt kemiklerin üst kemiklere kıyasla daha önemli olduğunu düşündürüyor. Bu nedenle, mırlayan kedilerinki gibi şekle sahip hyoid kemiklerin bulunması, onların kükremekten çok mırlamış olabileceğine dair bir işaret olabilir.

Hartstone-Rose, “Tarihin bize hyoid yapıdaki kemik sayısı hakkında aktardıklarına rağmen, hiç kimsenin bu farklılığın önemini doğrulamadığını gördük. Eğer ses oluşumu hyoid yapıdaki kemiklerin sayısıyla ilgiliyse, kılıç dişliler kükrüyorlardı. Yoksa şekille ilgiliyse, mırlamış olabilirler. Kılıç dişlilerin her iki grupla da ortak noktalarının bulunmasından dolayı, tamamen farklı bir ses bile çıkarmış olabilirler.” diyor.

Deutsch, “Belki de, hyoid kemiklerin boyutunun ses perdesinde bir rol oynuyor olması en muhtemel olasılıktır. Smilodon, en büyük modern kediler kadar büyük olmasa da, hyoid kemikleri yaşayan akrabalarınınkinden önemli ölçüde daha büyük. Bu nedenle potansiyel olarak, en büyük kaplanlar ve aslanlardan bile daha kalın sesler çıkarıyor olabilirler.” diyor.


North Carolina State University. 22 Ağustos 2023.

Makale: Deutsch, A. R., Brian Langerhans, R., Flores, D., & HartstoneRose, A. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için