Blog

Ağu5

Küllüoba’da Kafasına Darbe Almış 5.000 Yıllık Çocuk Bulundu

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  EskişehirKüllüoba Höyüğübronz çağıtravma



Küllüoba’da Kafasına Darbe Almış 5.000 Yıllık Çocuk Bulundu

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki Küllüoba Höyüğü’nde, MÖ 3.000 yıllarında kafasına darbe alarak ölmüş 13-14 yaşlarında bir çocuk bulundu.

Küllüoba Höyüğü’nde ortaya çıkartılan bir taş sanduka mezar içerinde, 13-14 yaşlarında bir kız çocuğuna ve 35-40 yaşlarında bir erkeğe ait iki adet iskelet çıktı.

Kültüroba Höyüğü kazısı, 1996 yılında Yenikent Mahallesi civarında Prof. Dr. Turan Efe tarafından başlatıldı. Kazılar sonucunda İlk Tunç Çağı’nın kültürel özellikleri ve gelişiminin oldukça ayrıntılı bir şekilde saptanabildiği görüldü.

Höyükteki yerleşim şekli ise çeşitli büyüklüklerdeki avlular etrafında sıralanan yan yana bitişik evlerden ve depo yerlerinden oluşuyor. Ayrıca şu ana kadar MÖ 3.000’e tarihlenen mezarlık alanında taş sanduka ve çömlek mezar olmak üzere toplam 15’e yakın mezar saptandı.

Çocuk kafasından darbe almış

Mezarların yerini tespit eden kazı ekibi, kazı çalışmaları neticesinde mezarlardan birinde 2 kişinin gömülü olduğunu fark etti. İskeletlerden birinin 13-14 yaşlarında bir kız çocuğuna diğerinin ise 35-40 yaşlarında bir erkeğe ait olduğu belirlendi.

Kız çocuğunun kafatasında derin bir yara izine rastlayan arkeologlar, çocuğun bu sebepten dolayı öldüğünü tahmin ediyor. Ayrıca uzmanlar, aynı mezarda gömülü kişilerin benzer sebepten ölmüş olduğu için bir mezara gömüldüklerini tahmin ediyor.

Küllüoba Kazı Başkanı ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde görevli Doç. Dr. Murat Türkteki, iki kişinin aynı mezar içerisinde bulunuyor olmasının akrabalık ilişkisini dolaylı olarak söyleyebileceğini söylüyor.

Türkteki, “Bu yılki çalışmalarımızı höyüğün doğu kesiminde mezarlık alanında yoğunlaştırdık. Burayı saptamak amacıyla ilk çalışmalara başladık ve önemli sonuçlara da ulaştık. Mezarlık alanını tespit ettik ve kazı çalışmaların devam ediyoruz. Mezarlığın MÖ 3.000 yıllarına tarihlendiğini söyleyebiliriz. Taş sanduka mezarlar, kerpiç sanduka mezarlar, küp mezarlar bu alanda tespit edildi. Henüz mezarlık alanının nereye kadar uzandığını bilmiyoruz. Bu yılki çalışmalarımızın en önemli verilerinden bir tanesi taş sanduka mezar. Taş sanduka mezarın içerisinde ikili bir gömü söz konusu. Bununla ilgili analizler yapılacak, devam edeceğiz ama iki kişinin aynı mezar içerisinde bulunuyor olması akrabalık ilişkisini bize dolaylı olarak söyleyebilir. Aynı zamanda yaralanmaya bağlı bir ölüm söz konusu. Dolayısıyla bununla ilgili analizlere devam edeceğiz.”

Akrabalık ilişkileri incelenecek

Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise mezarlardaki kişilerin akraba olup olmadıklarını DNA analizleriyle çözümlemeye çalıştıklarını söyledi.

“Birçok mezarımız var. Küçük sanduka mezarlar var ama bunların arasında en sıra dışı olan taş sanduka mezar. Bu mezarın üst kısmında bir çocuğa ait dağılmış bir iskelet bulduk. Kalıntıları kaldırdıktan sonra alttaki alanı kazdık ve burada aynı anda mezara yatırılmış 2 tane iskeletle karşılaştık. Bu iskeletlerden bir tanesi yeni yetme diyebileceğimiz 13-14 yaşlarında bir çocuğa ait ve bu çocuğun kafatasının üzerinde derin bir yara izi söz konusu. Bu yara sonucunda kişi ölmüş hayatını kaybetmiş. Diğer iskelette 35-40 yaşlarında bir erkeğe ait oldukça güçlü ve kuvvetli bir bedensel yapıya sahip. Her ikisinin bu mezara gömülmesi belki de benzer bir olayla sonuçlanmış bir durumla ölmeleri nedeniyle yapılmış olmalı. Aynı anda gömütler genellikle benzer bir şekilde hayatlarını kaybetmelerinin bir sonucu olabiliyor.”

“Mezara ölüleri gömerken kireçler var. Önce mezarı kireçle kaplamışlar daha sonra dokumayla tamamlamışlar yapının üzerini. Sonra ölüleri yatırmışlar ve üzerini kapatmışlar. Bizim şu andaki hedefimiz birbirine benzeyen mezar tipleri, mezar grupları, aynı mezarda gömülü olan insanların akraba olup olmadıklarını antik DNA analizleriyle çözümlemeye çalışıyoruz. Bu sene bir başlangıç oldu. Önümüzdeki yıldan itibaren buna yönelik çalışmalarımızı tamamlayacağız. Böylece en azından buraya gömülü olan insanların nasıl akrabalık ilişkisine sahip bunları araştırarak Anadolu’nun popülasyon tarihine önemli katkılar sağlayacağımızı düşünüyoruz.”


İHA-www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için