Blog

Ağu17

Kutupta Sessiz İstila: Mikroplastikler ve Mecburi Misafir Sei Balinaları

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  5 Ulusal Arktik SeferiArktik Buzul ErimesiDeniz EkosistemieDNATUBİTAK MAMTürk Kutup Araştırmaları



Kutupta Sessiz İstila: Mikroplastikler ve Mecburi Misafir Sei Balinaları

Kutup sularının alışılmadık misafirleri Sei balinaları, küresel ısınmanın deniz yaşamı üzerindeki derin etkisini gözler önüne serdi.

 

www.arkeolojikhaber.com

 

Svalbard Adası çevresinde, normalde o enlemlerde görülmeyen dev Sei balinalarının varlığı tespit edildi. Bu nadir gözlem, deniz suyu sıcaklığının artması ve buzulların hızla erimesi nedeniyle balinaların yaşam alanlarını ve göç rotalarını değiştirmek zorunda kalmasına bağlandı. Bulgular, iklim değişikliğinin Arktik’teki yıkıcı etkisini ve acilen harekete geçilmesi gerektiğini bir kez daha kanıtlıyor.

Türk bilim insanlarının 5. Ulusal Arktik Bilimsel Araştırma Seferinde Svalbard Adası ve çevresinde kritik bulgulara ulaşıldı. Seferin en dikkat çekici gözlemi, bu bölgede nadiren rastlanan dev Sei balinalarının varlığı oldu. Bu beklenmedik karşılaşma, iklim değişikliğinin deniz yaşamını nasıl kökten değiştirdiğinin somut bir kanıtı olarak kayıtlara geçti.

 Mikroplastik kirliliğinin boyutları ve deniz ekosistemindeki dramatik değişimler endişe verici

Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı sorumluluğunda ve TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonuyla gerçekleştirilen seferde ilim insanları, mikroplastik kirliliğinin boyutları, deniz ekosistemindeki dramatik değişimler ve canlı popülasyonlarındaki kaymalar üzerine çarpıcı veriler topladı.

Mecburi Göç: Buzullar Eridikçe Balinalar Arktik'e Yöneliyor  

Kutup sularının alışılmadık misafirleri Sei balinaları, küresel ısınmanın deniz yaşamı üzerindeki derin etkisini gözler önüne serdi. Normalde bu enlemlerde görülmeyen bu devasa memelilerin Arktik Okyanusu'na gelişi, bilim dünyasında şaşkınlık yarattı. İstanbul Üniversitesi doktora öğrencisi ve sefer katılımcısı Güldehan Deryal, bu durumu "Habitat değişikliğinin çarpıcı bir parçası" olarak yorumluyor: "Artık yaşayamadıkları sulardan çıkıp başka sulara göç etme isteğindeler. Sei balinalarını görmeyi biz de beklemiyorduk. Ancak seyir boyunca buzulların ne derece eridiğini, fiyortlarda buzların şiddetle düştüğünü net gördük." Araştırmacılar, bu göçün temel nedenini, deniz suyu sıcaklığındaki artışa, buz örtüsünün hızla erimesine ve Atlantik kökenli ılık suların Arktik'e doğru ilerlemesine bağlıyor. Bu değişim, sadece balinaları değil, tüm Arktik besin zincirini alt üst ediyor.

Mikroplastikler: Görünmez Tehdit ve Beklenmedik Bir Araç

Seferin bir diğer kritik odağı, dünyanın en el değmemiş bölgelerinden biri olan Arktik'te bile her yeri saran mikroplastik kirliliğiydi. Güldehan Deryal ve ekibi, bu mikroskobik plastik parçacıkları sadece bir kirlilik unsuru olarak değil, aynı zamanda öncü bir bilimsel araç olarak kullanmanın yollarını araştırıyor. Deryal, mikroplastiklerin "kirletici taşıyıcı vektör" rolüne dikkat çekiyor: "Mikroplastikler, kirlilik taşıyan bir vektör. Hiç ait olmadıkları bir yerden bir kirleticiyi bambaşka bir yere getirebiliyor. Arktik’e ait olmayan türlerin gelmesi gibi, mikroplastikler de organik kirleticileri ait olmadıkları sisteme taşıyor. Bu, devasa bir tehdit." İstanbul Üniversitesi ekibi, mikroplastikleri "pasif örnekleyici" olarak kullanarak, yüzeylerine tutunan hormonlar, ağrı kesiciler ve diğer ilaç etken maddeler gibi organik kirleticileri tespit etmeyi hedefliyor. Bu yenilikçi yöntem, uluslararası literatüre Türkiye adına önemli bir katkı sağlayacak ve Arktik'te bir ilk olacak.

Buzlar Erirken Yaşam Değişiyor: eDNA ve Ekosistem Alarmı

Deniz buzlarının rekor düzeyde erimesi, Arktik deniz ekosisteminin temellerini sarsıyor. Sefer Bilim Lider Yardımcısı Doç. Dr. Erhan Arslan, buz erimesinin topraktaki mineralleri denize taşıyarak ekosistemi kökten değiştirdiğini vurguluyor. Bu değişimi izlemek için araştırmacılar, geleneksel yöntemlere ek olarak çığır açan teknolojiler kullanıyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Rafet Çağrı Öztürk ve ekibi, "çevresel DNA" (eDNA) analizini kullanarak deniz memelilerini ve plankton topluluklarını izliyor. Öztürk, "Gözle görülmese bile, suda kalan DNA kalıntılarından (dışkı, deri, doku) bir canlının varlığını tespit edebiliyoruz. Özellikle karanlık kış aylarında balina ve mors gibi türleri izlemede devrim niteliğinde" diyor. Bu yöntem, göç yolları değişen türlerin Arktik'teki dağılımını anlamada kilit rol oynuyor. Aynı zamanda, plankton örnekleri ve su kolonundan alınan örneklerle mikroplastik dağılımı da haritalandırılıyor. Öztürk, "Arktik gibi ücra bir noktada bile plastik görmek iç parçalayıcı" diyerek kirliliğin boyutuna dikkat çekiyor.

Svalbard Mayen ve Jan Mayen - AA

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için