Blog

Oca28

Kuzey Amerika’da Tarıma Geçiş, Ölüm Oranlarıyla İlişkiliydi

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Avcı ToplayıcıÖlümÖmürTarımYaş



Kuzey Amerika’da Tarıma Geçiş, Ölüm Oranlarıyla İlişkiliydi

Tahılın evcilleştirilmesi ile 5 yaş ve üstü tüm bireylere göre, 5 ila 19 yaş arası gençlerin sıklığını görmek için iskelet verilerini kullanan bir endeks arasındaki ilişkiyi incelemek istediler.

Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com

Yeni çalışma, sömürge öncesi Kuzey Amerika’da, yaştan bağımsız olarak insan ölüm oranlarının, gıda üretimiyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Yapılan yeni araştırmaya göre, Avrupalılar Kuzey Amerika’ya gelmeden çok önce Yerli Amerikalılar tarafından tarımın yoğunlaştırılması, yaşla ilişkili olmayan ölüm oranlarında değişikliklere yol açtı. (C: hudsoncrafted / Pixabay)

Yeni bir araştırmaya göre, sömürge öncesi Kuzey Amerika’da avcılık ve toplayıcılıktan tarıma geçiş, yaştan bağımsız ölüm oranlarında veya yaşla ilişkili olmayan faktörlerin neden olduğu ölüm oranlarında değişikliklere yol açtı.

Araştırmacılar, tahıl kullanımının yoğunlaşmasının iki aşamada gerçekleştiğini buldu: bunlardan ilki, yaştan bağımsız insan ölüm oranlarında bir düşüşe yol açarken, ikincisi ise tam tersine bir artışla ilişkilendirildi. Yapılan araştırma, yaştan bağımsız ölüm kalıplarını gıda üretimine bağlayan ilk çalışma.

Penn State’de antropoloji profesörü ve araştırmanın baş yazarı George Milner’ın belirttiğine göre, bu çalışma, ortak insan deneyimimizin hikayesini anlatıyor.

“Dünya çapında, bağımsız bir olay olarak tahılın evcilleştirilmesine doğru bir hareket gördüğümüz birkaç örneğimiz var. Kuzey Amerika’nın doğusu, özellikle Orta Kıta bunlardan biri ama Orta Doğu’daki Bereketli Hilal de öyle. Bu makale, tarıma geçiş ile demografik değişim arasındaki ilişkiyi ele alıyor.”

Araştırmacılar, arkeobotanik örneklerdeki genel eğilimleri veya arkeolojik kayıtlardaki bitki kalıntılarını ve Illinois’den kuzey Alabama’ya uzanan sekiz eyaletteki alanlardan alınan iskelet örneklerini belirlemek için daha önce yayınlanmış verileri incelediler.

Tahılın evcilleştirilmesi ile 5 yaş ve üstü tüm bireylere göre, 5 ila 19 yaş arası gençlerin sıklığını görmek için iskelet verilerini kullanan bir endeks arasındaki ilişkiyi incelemek istediler. Antropologlar endeksi normalde doğurganlık oranlarını ve nüfus artışını ölçmek için kullanıyorlar, ancak yeni çalışma, yaştan bağımsız ölüm oranlarına daha fazla yanıt verdiğini gösteriyor.

Sanayi öncesi toplumlar için olanlar da dahil olmak üzere ölüm modelleri üç bileşen içeriyor: çocuklar büyüdükçe azalan çocuk ölüm oranı; ilerleyen yaşla birlikte ölme olasılığının arttığı yetişkin ölüm oranı; ve gıda kıtlığı, salgın hastalıklar veya savaş gibi aşırı olaylarda meydana gelebilecek tüm yaş gruplarının üyeleri için eşit ölüm olasılığı olan yaştan bağımsız ölüm oranı.

Araştırmacılar, sert kabuklu yemişler gibi toplanan gıdalara kıyasla evcilleştirilmiş tahıl tüketiminde kayıtların nerede bir artış gösterdiğini belirlemek için arkeobotanik verilerini incelediler.Ayrıca, yaştan bağımsız ölüm göstergesindeki düşüşleri veya artışları belirlemek için iskelet verilerini de incelediler. Endeks, 5 ila 19 yaş arasındaki bireylere odaklanıyor çünkü insan popülasyonlarında bu yaş aralığı, diğer yaş gruplarına göre düşük ölüm oranı ile karakterize ediliyor. Bu yaş grubu için ölüm oranlarındaki artışlar, kıtlık veya çatışma gibi olayların meydana geldiğini gösteriyor.

Araştırmacılar, tahılın evcilleştirilmesi ile değişen yaştan bağımsız ölüm oranları arasında güçlü bir ilişki tespit ettiler. Tahılı evcilleştirme, sömürge öncesi Kuzey Amerika’da iki aşamada gerçekleşmişti: ilk aşamasında yaşa bağlı ölüm oranında bir azalma ve ikinci aşamada bir artış kaydedildi.

Milner’in belirttiğine göre, buldukları şey, geleneksel olarak bir doğurganlık ve nüfus artışı göstergesi olarak yorumlanan endeksin, yaş dağılımının çok az kişinin öldüğü kısmındaki ölüm sayısını yansıtan yaştan bağımsız ölümler ile daha yakından ilişkili olduğuydu. Bu, dünyanın başka yerlerinde görülen ve Kuzey Amerika’nın doğusunda da gözlemlenen, tarımın ilk kez benimsenmesi modelinin, yaştan bağımsız daha düşük ölüm oranıyla örtüştüğü anlamına geliyor.

Milner, kabak, ayçiçeği ve diğer yerel bitkiler gibi bitkilerin yetiştirilmesini içeren KuzeyAmerika’daki tarımsal yoğunlaşmanın ilk aşamasının, yaklaşık 2.000 yıl önce, MS 500’e kadar süren orta Woodland döneminde gerçekleştiğini belirtiyor.Yerli topluluklar, bu süre zarfında gelişmiş, uzun mesafeli değiş tokuş ağları kurmuşlar,muazzam zengin bir törensel yaşamları olmuş ve büyük höyükler ve toprak kompleksler inşa etmişlerdi.

Arkeolojik kayıtlar, MS 1000’den hemen önceki yüzyıllarda ve o zamandan itibaren savaşlarda bir artış olduğunu gösteriyor. Bu süre zarfında yerli topluluklar mısır ve fasulye yetiştirmeye başlamış ve güçlüşefliktoplumlarının ilk gelişimi de dahil olmak üzere bir dizi yeni kültürel değişiklik meydana gelmişti. Yaş bağımsız ölüm oranı bu dönemde, muhtemelen çatışma ve birbirine yakın yaşayan daha fazla sayıda bireyden kaynaklanan hastalıkların yayılması sebebiyle arttı.

Milner, Kuzey Amerika’nın Avrupa öncesi temasının demografik resminde görülen genel modelin, dünyanın dört bir yanından gelen diğer veri kümelerine benzediğini söylüyor. “Tüm hikaye, tarımsal üretkenlik, demografik değişim, ve çatışma ve sosyopolitik sistemlerdeki zaman içindeki değişim de dahil olmak üzere kültürel gelişmeler açısından mükemmel bir anlam ifade ediyor.” Milner’a göre bu çalışma, ilk kez dünya çapındaki bir modeli yaştan bağımsız ölüm oranı ve tarımsal gelişmelerle ilişkilendiriyor.

“Bu, insanların ne yediğinin yanı sıra, toplumun diğer yönlerinin de uygun bir ölçümü. İnsanların ve toplulukların bir bölge boyunca dağılımı gibi toplumun diğer yönlerini değiştirmeden yeni bir teknolojiyi benimseyemezsiniz. Bu tarımsal ölçü, toplumdaki arkeolojik olarak ölçebileceğimiz veya gözlemleyebileceğimiz diğer değişikliklerin bir işareti.Burada, Kuzey Amerika’da bulduklarımız, dünyanın başka yerlerindeki insanların deneyimleriyle paralellik gösteriyor ve geçmişimiz ne olursa olsun, hepimizin bu işte birlikte olduğumuz gerçeğini pekiştiriyor.”


Pennsylvania State University. 23 Ocak 2023.

Makale: George R. Milner et al. (2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için