Blog

Ara19

Lilith: Ataerkil Düzene Başkaldırının İlk Mimarı

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  AdemAtaerkilFeminizmGılgamış DestanıKadınLilithMitolojiSümer



Lilith: Ataerkil Düzene Başkaldırının İlk Mimarı

O; baştan çıkarıcı bir güzel mi? Yoksa ataerkil düzenin dayattığı dişi şeytan profilini kabul eden antik bir feminist mi?

Giovanni Battista Tiepolo, “The Immaculate Conception”, 1767-68, Museo Nacional del Prado, Madrid, Spain. (Detay)

Mitler, sosyal hayatın içinde büyük bir yer tutarken, geçmişten günümüze sanatın hemen hemen her alanında da kendinden söz ettirmeye devam ediyor. Sümer mitolojisinde Adem’in ilk eşi olarak bahsi geçen Lilith, ataerkil yapıyı kabul etmedi ve bir isyan başlattı. Bu başkaldırının elbette bazı sonuçları vardı. Önce çocuk katili olarak anıldı ve sonra da ataerkil kültür tarafından unutulmaya terk edildi. 

Efsanevi dişi, şeytan doğasıyla cin – şeytan cinsinin anası olarak kabul edilir. Şeytan biliminde (demonoloji), Yahudi – Hıristiyan Batı dünyasında iyi bilinen Lilith’in kökeni Sümer’e kadar dayanır. Antik dünya için ana tanrıça karakterine en yakın karakterdir.

Yahudi mitolojisinde ise Lilith, kısır ve seksualiteye sahip en büyük dişi şeytan olarak kötülüğün zirvesine oturdu. Onun, Yahudi din ve anlayışına bir şeytan olarak girişi Yeşeya 34:14’deki atıfla başlar. Bu pasajda “tüm kötülüğün lideri” olarak anılır. Yahudi literatüründe başta Adem’in Havva’dan önceki ilk eşi olmak üzere İsmail’in torunu, Naama ve Saba Melikesi gibi pek çok kötü kadınla özdeşleştirilerek, “Eril” Tek Tanrı inancının karşısındaki en büyük kötü karakterlerden biri olarak kabul edildi.

Dante Gabriel Rosetti, “Lady Lilith”, 1872-73, Delaware Art Museum, Wilmington, Delaware.

Dünya yazılı tarihinde Lilith’e dair yapılmış ilk atıf Gılgamış Destanı’ndaki şu ifadelerdir:

Yuvasını Huluppu ağacının köklerine kurdu.

Ağacın dallarından Anzu-Kuş kuluçkaya yattı.

Ve gövdesinde karanlık bakire Lilith evini inşa etti…

Gılgamış eğitilemeyen yılanı öldürdü.

Anzu-Kuş yavrularıyla dağlara uçtu.

Ve Lilith evini yıkarak vahşi, ıssız yerlere kaçtı.

 

Buradan yola çıkarak, Lilith kelime kökeninin Sümerce olduğu ve bu dilden semitik dillere geçtiği söylenebilir.

Lilith kelimesinin diğer dillerdeki karşılıkları birbirine yakındır. Buna göre; Lilith’in Babilcesi Lilitu, Asurcası Lilatu, İbranicesi Laylâ, Arapçası Leylâ, Süryanicesi Leyla şeklindedir. Sümerce “rüzgar, meltem” anlamındaki “lîl” kökünden türeyen Lilith’in kökeni MÖ 3.000 yılına kadar uzanır.

Sümerce’de kabaca fırtına ve rüzgar anlamına gelen lîl kelimesi, Lilith’in herhangi bir şekilde hava unsuru ile bağını ifade eder. Benzer şekilde Sümer hava ve Fırtına Tanrısı En-Lîl’in gök ile yer arasındaki hava boşluğunu doldurduğu, bu yüzden adında lîl ekinin bulunduğu bilinir. Buradan yola çıkarak, Kramer kelimeye “hava, nefes ve ruh” gibi anlamlar tayin eder. Etimolojisinde var olan hava unsuru bu kelimeye ruhsal bir anlam kazandırır.

John Collier, Lilith, 1889, Atkinson Art Gallery, İngiltere. (Detay)

İbrani mitolojisine göre; Lilith, bir tanrıça veya ruhani varlık olarak görülmez. O, Adem gibi topraktan yaratılmış bir insan ve Adem’in ilk eşidir. Cinsiyetler arası savaşın ilk izlerini açık ve net bir biçimde İbrani mitolojisinde Adem ve Lilith söylencelerinde görürüz. Çünkü Lilith’in itaatsizliğinin çıkış noktası Adem ile aynı noktada olmak, bir tür eşitlik istemidir. Lilith’in gerekçesi ise ikisinin de topraktan yapıldığıdır. 

Adem de, Lilith de aynı şekilde topraktan yapıldı, ama cinsel birleşme sırasında Lilith’in sırtı yere geliyor ve toprağa değiyordu. Adem’in sırtı ise gökyüzüne. Simgesel olarak günümüzde yeryüzü anaerkil, gökyüzü ise ataerkil olarak kabul edilir ve bu durum iki uç noktayı oluşturur. Toprak; doğurganlık ve üretkenliği çağrıştırırken diğer bir yandan ölümü, cehennemi, lanetlenmeyi, kötülük ve gizlilik gibi olumsuz çağrışımları da vardır. Gökyüzü ise öncelikle tanrısal olanı, yani göksel olanı, temizliği ve saflığı çağrıştırır. Ancak Lilith bu durumu kabul etmez ve yalnız cinsel birleşmelerinde Adem’in hep üstte olmasına itiraz etmekle kalmaz, her alanda söz sahibi olma isteğini ve eşitlik talebini de dile getirir.

Adem ise Lilith’in taleplerini kabul etmez ve bu konuda şu gerekçeyi öne sürer; Lilith kadındır ve toprak doğurganlığı simgelediği için toprak anayla eşdeğerdir, bu yüzden sırtı toprağa gelmelidir. Kendi sırtı ise gökyüzüne dönük olmalı, çünkü gökyüzü toprağın üzerindedir. Adem’in bu talebini kabul etmemesi üzerine Lilith birlikte yaşadıkları cennetten kaçar ve gerçekleştirdiği başkaldırı ile kadın – erkek arasındaki cinsiyet savaşının kıvılcımı ateşlenmiş olur.

Birlikteliklerinin zor olacağına karar verip Adem’i terk eden Lilith, Tanrı’nın söylenmemesi gereken ismini söyleyerek Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girer ve ondan çocuklar doğurur. Lilith artık dışlanmışların arasındadır.

Adem, Tanrı’dan Lilith’i geri getirmesini ister ve bunun üzerine Tanrı Lilith’i ikna etmesi için Senoi, Sansenoi ve Semangelof adlı üç meleğini gönderir. Lilith’i Kızıldeniz’in derinliklerinde bulan üç melek, Adem’e geri dönmesini eğer dönmezse Tanrı tarafından her gün yüz çocuğunun öldürüleceğini söylerler, ancak Lilith ikna olmaz ve kendi çocuklarının ölmesini göze alır. Böylelikle Lilith de yeni doğan bebeklere musallat olarak ölümlerine sebep olur. Bu geleneksel metinlerde Lilith’in en belirgin özelliklerindendir.

Binici tasviri.

Lilith sıklıkla uzun bukleli kızıl saçlı, bazen vücudunun belden aşağısı bir ateş sütunu, bazen çok güzel ve baştan çıkarıcı bir kadın, bazen ise bir yılan olarak tasvir edilir. Anlatılarda Lilith, güzelliği ve baştan çıkarıcı özellikleri ile erkeklere de musallat olur.

Silifke Müzesi’nde yer alan, üzerinde “Kutsal Binici” tasvirli gümüş tılsımda binici elindeki mızrak ile bindiği atın ayaklarının altında sürünmekte olan bir yılanı öldürürken tasvir edilir. Bu tür tılsımlar Bizans döneminde hastalıklardan ve dişi şeytandan korunmak için kullanılırdı. 

Washington D.C. Dumbarton koleksiyonundan. Kutsal binici’nin dişi şeytanı yenmesi

Ataerkil kültürün egemen düşüncesinin Lilith’i bir canavar haline getirmesine karşın, kadınlara yüklenilen olumsuzluklar bitmez. Bu olumsuzluklardan Havva da nasibini alır. Üç büyük dinde de yasak olan meyveyi Havva, Adem’i ikna ederek yedirdi ve cennetten kovulmalarına sebep oldu. Anlatılarda Havva’ya bu meyveyi sunan bir yılandır.

Michelangelo, “İlk Günah ve Cennetten Kovuluş”, 1511, Sistine Şapeli, Vatikan.

Sanatın her alanını etkileyen Lilith anlatısını, Fuzûli’nin Leylâ ile Mecnûn mesnevisinde de görürüz. Araplarda, Leyla’nın masumiyetinin yanında karanlık ve geceyle anılmasında, Sümer ve bazı diğer kaynakların da etkisi bulunur. İslam sonrası klasik mesnevilerde Leylâ’nın, Mecnûn’u delirterek aklını kaybetmesine sebep olması, onun için kabilelerin savaşması, Lilith’in Leylâ figürüne dönüştürülmesi ile bağlantılıdır.

Leyla ile Mecnun

MÖ 2000’lerdeki Sümer tabletlerinde ağaç, yılan ve baykuş ile resmedilen Lilith, bin yıl sonrası İbrani kaynaklarında artık bir tanrıça değildir. Yahudilikte, Adem – Havva hikayesinde ve sonrasında Hıristiyan anlatılarında aynı figürlere (ağaç, yılan) sahip ancak tamamen baştan çıkarıcılığın ve kötülüğün sembolü bir kadına dönüştü. Havva’nın aksine Adem’den yaratılmayıp onunla aynı anda ve aynı faktörlerle var edilen, dirayetli, bağımsız bir ilk kadın ve Adem’in ilk aşkıdır.

 

www.arkeofili.com

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için