Blog
Medeniyetler Mezarlığı Sergisiyle Diyarbakır Tarihine Yeni Bakış
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “Medeniyetler Kenti” olarak tescillenen Diyarbakır, 12 bin 400 yıl öncesine uzanan arkeolojik mirasıyla uygarlık tarihinin en eski kesitlerine ışık tutuyor.
www.arkeolojikhaber.com
Diyarbakır İçkale Müze Kompleksi’nde açılan “Medeniyetler Mezarlığı” sergisi, Hurrilerden Osmanlı’ya uzanan 250 mezar taşını gün yüzüne çıkarıyor. Farklı inançları, toplumsal statüleri ve meslekleri yansıtan taşlar, 12 bin yıllık kültürel sürekliliğin somut izlerini ortaya koyuyor. Sergi, kentin “Medeniyetler Kenti” kimliğini güçlendirerek ziyaretçileri çok katmanlı bir tarih yolculuğuna çıkarıyor.

12 Bin Yıllık Birikim: “Medeniyetler Kenti” Diyarbakır
Türkiye’nin en köklü müzelerinden biri olan Diyarbakır Müzesi, tarihsel mirasın sistematik biçimde korunup tanıtıldığı en önemli merkezlerden biri olarak öne çıkıyor. Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından “Medeniyetler Kenti” olarak tescillenen Diyarbakır, 12 bin 400 yıl öncesine uzanan arkeolojik mirasıyla uygarlık tarihinin en eski kesitlerine ışık tutuyor.
Restorasyonu 2015’te tamamlanan İçkale Müze Kompleksi, 14 tarihi yapıyı kapsayan mimari dokusuyla kentin kültürel sürekliliğini mekânsal olarak da yansıtıyor. Müze koleksiyonunda bugün 36 bin 352 eser bulunuyor. Bu rakam, 2015’teki 29 bin 270 eserlik envanterin yüzey araştırmaları, kazılar, satın almalar ve kaçakçılıkla mücadeleyle ciddi oranda zenginleştiğini gösteriyor.

“Medeniyetler Mezarlığı”: Sessiz Taşlarda Yaşayan Tarih
Müze Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Medeniyetler Mezarlığı” sergisi, kentin binlerce yıllık inanç ve kültür çeşitliliğini simgeleyen nadir bir koleksiyonu kamuya açtı. Hurrilerden Roma’ya, Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan süreçte farklı toplumsal statülerden kişilere ait 250 mezar taşı, depolardan çıkarılarak kapsamlı bir restorasyon ve çözümleme sürecinin ardından sergilenmeye başladı.
Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, sergiye ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu sergi, kentin 77 medeniyetlik geçmişinin bir özeti niteliğinde. Her döneme ait, farklı inançları temsil eden mezar taşlarımız var. Toplumsal statü, meslek ve dini semboller bu taşlarda açıkça görülebiliyor” ifadelerini kullandı.

Somut Kültürel Belleğin Yeni Yüzü
“Medeniyetler Mezarlığı” sergisi, Diyarbakır’ın taş eser mirasını yalnızca sergilemekle kalmıyor; kentteki sosyal tarih, dini çeşitlilik ve estetik anlayışa ilişkin verileri de yeniden değerlendirilebilir hale getiriyor. Açık hava konseptiyle düzenlenen sergi, hem sanat tarihi hem de arkeoloji açısından önemli bir görsel arşiv niteliği taşıyor.
Fiziki koşullar nedeniyle müze envanterinin yalnızca küçük bir bölümü sergilenebilse de, özellikle büyük boyutlu taş eserlerin açık alanlarda sunulması, mekânsal estetik açısından güçlü bir etki yaratıyor. Serginin mekânsal kurgusu, ziyaretçiye hem tarihsel hem de duygusal bir deneyim alanı sağlıyor.
Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Edip Paçal, serginin kentin kültür turizmi açısından taşıdığı değere dikkat çekerek, “Bu sergi, İçkale’nin tarihi atmosferini tamamladı ve bölgeye gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekiyor. İçkale artık yalnızca bir müze değil, yaşayan bir tarih alanı” değerlendirmesinde bulundu.

Taşlarda Saklı Kültürel Çeşitlilik
Mezar taşları, yalnızca ölümün değil, yaşamın ve kimliğin de birer göstergesi. Sergide yer alan örnekler, Diyarbakır’da hüküm süren çok katmanlı medeniyetlerin ortak yaşam kültürünü yansıtıyor. Türk, Ermeni, Süryani, Kürt ve Arap topluluklarının izleri; İslamiyet, Hristiyanlık ve diğer inançların sembolleriyle yan yana görülebiliyor.
İstanbul’dan sergiyi gezmek için gelen ziyaretçiler, mezar taşlarının üzerindeki yazıt ve sembollerin, geçmiş toplumların bireylerine ilişkin zengin bilgiler sunduğunu belirtiyor. Modern mezar taşlarındaki sade bilgilere kıyasla bu eserlerde; meslek, unvan, toplumsal konum ve dini inançların açıkça ifade edilmesi, dönemin sosyo-kültürel yapısına ışık tutuyor.
Bu yönüyle “Medeniyetler Mezarlığı” sergisi, hem yerel mirasın görünürlüğünü artırıyor hem de çok kültürlü tarih anlayışının korunmasına katkı sunuyor. Sergi, Diyarbakır’ı yalnızca “taşın kenti” değil, aynı zamanda “hafızanın mekânı” olarak da yeniden tanımlıyor.
Bestami Bodruk aa


Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >