Blog
Neolitik Çin’de Sistematik İnsan Kemiği İşçiliği Yaygındı

Genellikle Liangzhu kültürünün kanalları ve hendekleri içinde atılmış halde bulunan bu işlenmiş insan kemikleri, Neolitik Çin’de bilinen ilk ve tek insan kemiği işleme örneklerini temsil ediyor.
Zeynep Şoray - www.arkeofili.com
Çin’de Neolitik Liangzhu kültürüne ait toplam 183 insan kemiği incelendi ve bunlardan 52’sinin işlenmiş olduğu tespit edildi.
İki delikli ve yüksek derecede cilalanmış insan kafatası. C: Sawada vd. 2025
Liangzhu kültürü, Güney Çin’de Yangzi Nehri Deltası’nda yaklaşık 5.300 ila 4.500 yıl önce ortaya çıktı. Adını modern Liangzhu yerleşmesinden alan bu kültür, eski Çin’in en erken ve en büyük surla çevrili kentsel toplumlarından birini temsil ediyor.
Kentsel yerleşmeler tipik olarak geniş muhafazalar ve hendeklerle çevriliydi. Ayrıca barajlar, kanallar, sunaklar, saraylar, atölyeler ve mezarlıklar inşa edilmişti; bunların tümü yüksek düzeyde toplumsal tabakalaşmaya işaret ediyor.
Bununla birlikte Dr. Sawada ve ekibi, bu döneme dair insan kemiği işlemeciliği gibi benzersiz bir olguya odaklandı.
Genellikle Liangzhu kültürünün kanalları ve hendekleri içinde atılmış halde bulunan bu işlenmiş insan kemikleri, Neolitik Çin’de bilinen ilk ve tek insan kemiği işleme örneklerini temsil ediyor.
Dr. Sawada, “Şimdiye dek Liangzhu kültüründen sonraki dönemlere ait, bu uygulamayı doğrudan sürdürdüğünü gösteren arkeolojik malzeme tespit edilmedi. Ancak Çin’in daha geç dönemlerinde kafa tası gömme geleneği gibi ölüye farklı muameleler görüyoruz” diyor.
Bu kültürün yazılı kayıtları bulunmadığından, bu kemiklerin anlamı, Liangzhu’nun inanç sistemleri ve önderleri bilinmiyor.
İşlenmiş kemiklerin çoğu; kafatası kapları, maske benzeri yüz kafatasları, küçük, tabak biçimli kafatası parçaları, arkadan delikli kafatasları, düzleştirilmiş alt çene tabanlarına sahip çeneler ve işleme izleri bulunan uzun kemikler olarak sınıflandırılabildi.
Dr. Sawada ve ekibinin analizi, kemiklerin büyük çoğunluğunun belirli bir yaş ya da cinsiyet tercihi göstermediğini; bazılarının çocuklar, ergenler ve yetişkinlerden elde edilmiş olabileceğini ortaya koydu. Ayrıca hem erkek hem kadın bireylerde kemik işlemesine rastlandı.
Görmedikleri bir fark ise kemik patolojisinde oldu; bu da düşük beslenme sağlığına işaret ediyor ve söz konusu bireylerin daha alt toplumsal statüye mensup olabileceğini düşündürüyor.
Maske benzeri yüz kafatası. C: Sawada vd. 2025
Birçok kültürde işlenmiş insan kemikleri, işleyen kişi ile işlenen arasındaki karmaşık ilişkinin — akrabalık ve çatışmayla bağlantılı — bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ancak şiddet izlerinin ve kesik izlerinin yokluğu, bu işlenmiş kemiklerin muhtemelen savaş ya da husumetle bağlantılı şiddet olayları sırasında elde edilmediğini gösteriyor.
Ayrıca, bu kemiklerin çoğunun Liangzhu’nun bir atölye alanı olarak hizmet veren Zhongjiagang’da bulunmuş olması, bunların standartlaştırılmış bir üretim sürecinin sonucu olabileceğini düşündürüyor. Kesik izlerinin yokluğu, kemiklerin parçalama yoluyla elde edilmediğini; muhtemelen ölen kişilerin yumuşak dokuları çürüdükten sonra toplandığını ve ardından işlendiğini gösteriyor.
İlginç bir biçimde, bu işlenmiş kemiklerin yaklaşık yüzde 80’i bitmemiş görünüyor ve anlaşılan bilerek hendeklerin kanallarına atılmışlardı. Ölüye bu muamele, daha önceki dönemlerde küçük ölçekli toplulukların ölülerini tipik olarak resmi gömme bağlamlarında defnetmeleriyle tam bir tezat oluşturuyor. Bu durum, erken toplumlarda daha güçlü ve sıkı akrabalık ile toplumsal ilişkilerle bağlantılı olabilir.
Ne var ki, çok daha büyük ve bireylerin birbirini daha az tanıdığı Liangzhu kültürünün ortaya çıkışıyla birlikte toplumsal bağlar köklü bir dönüşüm geçirmiş görünüyor. Dr. Sawada ve meslektaşları, kentleşmenin yaşayanların ölülere bakışını — özellikle yakın akrabalık ağlarının dışında kalanlara yönelik — değiştirmiş olabileceğini öne sürüyor.
Bu işlenmiş insan kemikleri muhtemelen “öteki” olarak algılanıyor ve bu nedenle aynı anma ve atalara tapınma uygulamalarına mazhar olmuyordu. Yüksek orandaki bitmemiş işlenmiş kemik, bu kalıntıların nadir ya da simgesel bakımdan ayrıcalıklı malzemeler değil; anonim ölümün sıradanlaştığı bir toplumda daha kolay erişilebilir kaynaklar olarak görüldüğünü düşündürüyor.
Makale: Sawada, J., Uzawa, K., Yoneda, M. et al. (2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >