Blog
Papua Yeni Gine İnsanları Yüzlerce Yıllık Genetik İzolasyona Sahip

Gelecekte araştırmacılar, daha eski genetik veriler ve Yeni Gine’nin dağlık bölgelerinden örnekler toplamayı ve adanın kıyısına ilk gelen Asya kökenli insanları incelemeyi umuyor.
www.arkeofili.com
Papua Yeni Gine’de yaşayan 42 kişinin antik DNA’sı, bazı kültürlerin yüzyıllar boyunca olağanüstü derecede izole kaldığını gösteriyor.
Günümüzde Papua Yeni Gine’de yaşayan birçok kültürü yansıtan bir resim. C: Arison Kul / MPI-EVA
Papua Yeni Gine’den analiz edilen ilk antik insan genomları, burada yaşamış erken dönem gruplardan bazılarının komşularından tamamen genetik olarak izole olduğunu ortaya koydu. Yeni bir çalışmaya göre, farklı dönemlerde bu gruplar arasında çok az karışma gerçekleşmişti.
Grönland’dan sonra dünyanın en büyük ikinci adası olan Yeni Gine ve çevresindeki adalar, erken denizcilik yolculuklarının önemli birer başlangıç noktasıydı. Bu yolculuklar, Dünya’daki son kalıcı yerleşim adalarının kolonileştirilmesiyle sonuçlandı. Ancak bugüne kadar bu bölgenin antik genetik tarihi hakkında pek az şey biliniyordu.
Yeni çalışmada, araştırmacılar Papua Yeni Gine’de — yani Yeni Gine’nin doğu yarısını oluşturan ülkede — ve kuzeydoğusundaki Bismarck Takımadaları’nda yaşamış 42 kişiye ait kemik ve dişlerden antik DNA örnekleri analiz etti. Bu bireyler 2.600 yıl öncesine kadar tarihleniyor.
Leipzig, Almanya’daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden arkeogenetikçi ve çalışmanın ortak yazarı Kathrin Nägele, “Bu çalışmayı hayata geçirmek çok uzun zaman aldı. Tropikal bölgelerde DNA korunumu oldukça nadir” diyor.
Daha önceki araştırmalar, Yeni Gine ve çevresinin 50.000 yıldan uzun bir süre önce yerleşildiğini göstermişti. Çok daha sonra, yaklaşık 3.300 yıl önce, Asya kökenli denizci gruplar Bismarck Takımadaları’na ulaştı. Arkeologların Lapita kültürü adını verdiği bu grup, karmaşık çanak çömlek üretimi ve tarım uygulamalarıyla tanınıyor. Bu kültür; domuz, köpek, tavuk gibi hayvanları yetiştiriyor; hindistancevizi, muz, yerelması ve ekmek ağacı çeşitleri gibi bitkiler yetiştiriyordu.
Yeni bulgular, Bismarck Takımadaları’nın en erken sakinleri ile Lapita halkının yüzyıllar boyunca genetik olarak karışmadığını ortaya koydu. Ancak analiz edilen bireylerden biri, yaklaşık 2.100 yıl önce bu iki grup arasında karışım yaşandığını gösteriyor.
Yeni Zelanda’daki BioArch South adlı arkeoloji ve adli antropoloji danışmanlık şirketinden antropolog ve çalışmanın ortak yazarı Rebecca Kinaston, “Aynı yerleşim alanını paylaşmalarına rağmen, bu farklı grupların uzun süre karışmamış olması insan etkileşimleri açısından oldukça sıra dışı” diyor.
Bu bulgular, Samoa, Tonga ve Vanuatu gibi uzak Okyanus adalarının kökenine dair de ışık tutuyor. Bulgular, Papualıların ve Lapitalıların bu uzak adalara birbirlerinden bağımsız olarak ulaşıp orada ürediklerini destekliyor; yani önce Yeni Gine’de karışıp sonra bu adalara gitmiş değiller.
Nägele, “Bu, Papualıların da etkileyici denizcilik becerilerine sahip olduğunu gösteriyor” diyor. “Papua Yeni Gine’deki avcı-toplayıcı denizciler büyük olasılıkla hafife alındı; tıpkı dünya genelindeki avcı-toplayıcı toplumlar gibi.”
Bir diğer çarpıcı bulgu ise, yaklaşık 150 ila 500 yıl önce Papua Yeni Gine’nin güney kıyısında yaşamış iki topluluk üzerine yapılan analizlerden geldi. Nägele, “Bu iki topluluk sadece birkaç kilometre mesafeyle birbirinden ayrı yaşamış olsa da, genetik olarak beklenmedik şekilde farklıydılar” diyor. “İki alan arasındaki doğrudan aile bağlarını incelediğimizde, ortak bir ataya ulaşabilmek için altı nesil geriye gitmemiz gerekti. Bu da demek oluyor ki, hiçbir coğrafi engel olmamasına rağmen bu iki grup altı nesil boyunca karışmamış.”
Her iki topluluk da Papua kökenli ve Güneydoğu Asya kökenli genlerin karışımına sahipti. Ancak Eriama adlı alandaki toplulukta Papualı genler daha ağır basarken, Nebira adlı alandaki bireylerde Asya kökeni daha baskındı.
Peki bu topluluklar neden birbirleriyle karışmayı bıraktı? Araştırmacılar, 1.200 ila 500 yıl önce Yeni Gine’de yaşanan El Niño kaynaklı kuraklıklar gibi iklimsel zorlayıcı dönemleri olası bir neden olarak görüyor.
Nägele, “Yerleşimler terk edilmiş olabilir — insanlar daha yaşanabilir yerler aramak için bilinmeyen bölgelere çekilmiş olabilir” diyor. “Bu süreçte yeni ticaret ağları gelişmiş olabilir. Nebira kıyı topluluklarıyla, Eriama ise yüksek dağ bölgeleriyle daha fazla etkileşim kurmuş gibi görünüyor. Bu da zamanla farklı kimliklerin, mutfakların ve kültürel çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olmuş olabilir.”
Gelecekte araştırmacılar, daha eski genetik veriler ve Yeni Gine’nin dağlık bölgelerinden örnekler toplamayı ve adanın kıyısına ilk gelen Asya kökenli insanları incelemeyi umuyor. Nägele, “Papua Yeni Gine pek çok açıdan olağanüstü çeşitlilik barındırıyor ve biz henüz dünyanın ikinci büyük adasının geçmişine dair sadece yüzeyini kazıyabildik” diyor.
Live Science. 9 Haziran 2025.
Makale: Nägele, K., Kinaston, R., Gaffney, D. et al. (2025).
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >