Blog
Rusya'da bir bataklıktaki sazlık evlerde 6 Bin yıllık ahşap el bulundu

Keşif, Devlet Ermitaj Müzesi Kuzey-Batı Seferi kapsamında 2025 yılı arazi sezonunda Serteyskaya Vadisi'ndeki (Smolensk Bölgesi) turba bataklığında gerçekleştirildi.
www.arkeolojikhaber.com
Rusya’da bir bataklıkta neolitik çağdan kalma, MÖ 5. binyılın sonu ile 4. binyıla tarihlenen, ahşap insan eli bulundu. Yaklaşık bir insan eli ebatlarındaki organik malzemelerin binlerce yıl bozulmadan kalmasını sağlayan bataklık sayesinde günümüze ulaşan eser, o dönemin sanatı ve inanç dünyası hakkındaki gizemlere bir yenisini ekledi.
Rusya’da Neolitik Çağdan Kalma Unik Arkeolojik Keşif: Ahşap El
Hermitage Müzesi arkeologlarından oluşan ekip, Rusya’nın Smolensk bölgesinde, ülke topraklarında şimdiye kadar hiç örneğine rastlanmamış bir keşfe imza attı.
Keşif, Devlet Ermitaj Müzesi Kuzey-Batı Seferi kapsamında 2025 yılı arazi sezonunda Serteyskaya Vadisi'ndeki (Smolensk Bölgesi) turba bataklığında gerçekleştirildi.
Serteya II olarak adlandırılan tarih öncesi bulgulara ev sahipliği yapan bataklık yerleşimindeki sazlık evleri ortaya çıkartmayı amaçlayan kazılarda, MÖ 5-4 bin yıllarına ait katmanda, ahşaptan yapılmış antropomorfik bir el oyması bulundu. Yaklaşık 6000 yıllık olduğu düşünülen, ahşaptan yapılmış insan eli şeklindeki nesnenin bulunduğu katmana ait olduğu tahmin ediliyor.
Hermitage Müzesi'nin açıklamasına göre; aynı katmanda, elin hemen yakınında, üzerinde insan figürü bulunan bir kabın parçaları yer alıyordu. Antropomorfik figürlü neolitik kaplar, Doğu Avrupa'nın ormanlık alanlarında nadir bulunan türden.
Tahta Elin ritüel amaçlı kullandığı tahmin ediliyor.

Bulunan ahşap ‘el’, insan elinin bir tasvirinden ibaret ve yaklaşık bir yetişkin insan eli ebatlarında.Eseri yapan ustanın, ahşap elin ‘avuç içi’ kısmını özenle zımparalayıp pürüzsüz hale getirdiği, ‘el sırtı’ kısmına ise yedi ışınlı bir rozet (güneş veya yıldız motifi) oyduğu görülüyor. Elin kenar kısımları da derin çiziklerle bezenmiş. Nesnenin parmak kısımları ve kenarı antik çağda hasar görmüş. Ayrıca, ‘bilek’ kısmındaki bir kırık, bu ahşap elin aslında daha büyük bir nesneye (bir heykelcik, bir asa veya bir maskeye) takılı olduğunu düşündürüyor. Bu da onu salt bir heykel olmaktan çıkarıp, dini veya ritüelistik bir bağlama yerleştiriyor.
Aynı katmanda, ahşap elin yakınında, üzerinde erkek bir figürün tasvir edildiği bir çömlek parçası da bulundu. Doğu Avrupa’nın orman kuşağı için oldukça nadir bir buluntu olan bu çömlek parçası, bölgedeki sanatsal ifadenin çeşitliliğini gösteriyor.
Hermitage Müzesi’nin paylaştığı fotoğraflar ve bilgiler ışığında, bu ahşap elin, tarih öncesi Avrupa’nın bataklık topluluklarının sanatsal yeteneklerinin ve muhtemelen karmaşık spiritüel inançlarının nadir ve son derece değerli bir kanıtı olduğu anlaşılıyor. Keşif, Rusya’nın uzak geçmişine dair anlayışımızı derinleştirirken, bataklık arkeolojinin bu tür olağanüstü keşifler için ne kadar verimli bir zemin olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Andrey Mazurkeviç başkanlığındaki Hermitage Müzesi arkeoloji ekibi, buluntunun önemini vurgulayarak, Rusya'da bu türden ilk eser olduğunun altını çizdi. Bataklık ortamının oksijensiz kalması sayesinde ahşap, kemik gibi organik malzemelerin inanılmaz derecede iyi korunabildiği biliniyor. Bu sayede sadece bu ritüelistik nesne değil, aynı zamanda balık tutma yapıları, silahlar ve hatta evlerin kendileri gibi normalde zamanla çürüyüp gidecek olan pek çok buluntu da günümüze ulaşabilmiş durumda.
İklim Değişikliğinin İzleri ve Bataklık Arşivi
Serteya II, Avrupa çapında bir fenomen olan sazlık ev yerleşimlerinden biri. Bu tür yerleşimler, Rusya’nın kuzeybatısında MÖ 4. binyılda, iklimin soğuyup kurumaya başlamasıyla ortaya çıktı. Bu değişim, geniş yapraklı ormanların azalmasına, su kaynaklarının sığlaşmasına ve arazinin bataklığa dönüşmesine neden oldu. İnsanların erişebildiği besin kaynakları azalınca, yaşam stratejilerini değiştirmek zorunda kaldılar ve açık suya daha yakın, yumuşak turbalık kıyılarda, su seviyesinin üzerine kazıklar çakarak evler inşa ettiler.
İşte bu bataklık (turbalık) ortamı, arkeologlar için bir hazine niteliğinde. Sadece eserleri korumakla kalmıyor, aynı zamanda dendrokronoloji (ağaç halkalarına bakarak tarihleme) gibi yöntemlerle inanılmaz derecede kesin tarihlendirmeler yapılmasına olanak tanıyor. Kazıklar halinde bulunan ahşapların yıllık halkaları incelenerek, yapıların tam olarak hangi yılda inşa edildiği tespit edilebiliyor. Bu halkalar, aynı zamanda o dönemin iklim koşulları hakkında da detaylı bilgi veriyor: geniş bir halka bol yağışlı, verimli bir yılı; dar bir halka ise kurak, zor bir yılı temsil ediyor.
Köpek Dışkısı Buluntuları Beslenme Alışkanlıklarına Dair İpuçları Veriyor
Bu organik buluntular, radyokarbon tarihleme için de mükemmel malzemeler sunuyor. Hatta daha da ilginci, bu bataklık arşivi, antik insanların ve hayvanlarının beslenme alışkanlıklarına dair bile kanıtlar saklayabiliyor. Daha önce Serteya II’de, bir evin tabanının altında, içlerinde parazit yumurtaları bulunan 10 köpek koptroliti (fosilize dışkı) keşfedilmişti. Bu da köpeklerin, muhtemelen sahipleriyle aynı şekilde, iyi pişirilmemiş çiğ balık ve otobur hayvan etleri yediğini ve dolayısıyla bize o dönem insanlarının diyetine dair çarpıcı bir pencere açıyor.
Elde edilen materyallerin bilimsel araştırması, Rusya Bilim Vakfı'nın 22-18-00086-P numaralı "Doğu ile Batı Arasında: MÖ 7.-3. binyıllarda Batı Rusya'daki göller bölgesinin avcı-toplayıcıları (ekonomik stratejiler, kültürel gelenekler, bölgeler arası ilişkiler ve paleoekolojik koşullar)" adlı projesi bünyeide hibe desteğiyle gerçekleştiriliyor. Proje, Tomsk, St. Petersburg ve Barnaul'dan gençlerin katılımıyla Anavatan Tarihi Vakfı tarafından destekleniyor.
Başkanlığını Devlet Ermitaj Müzesi Doğu Avrupa ve Sibirya Arkeoloji Bölümü Baş Küratörü Andrey Nikolayeviç Mazurkeviç yürüttüğü "Kuzeybatı Rusya'daki Taş Devri Göl Yerleşimleri: Turba Bataklığı Araştırması'nda 10. Saha Okulu öğrencileri aktif olarak yer aldı.
Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >