Blog

Ara9

Tarih Boyunca Regl Dönemlerinde Hangi Yollar Denendi?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  Antik MısırMenstrüasyonPapirüsReglTampon



Tarih Boyunca Regl Dönemlerinde Hangi Yollar Denendi?

Menstrüasyona karşı önyargının kökeni İncil’e kadar uzanabilir. Havva’nın tanrıya itaatsizlik ettiği ve acılı doğum lanetiyle cezalandırıldığı söyleniyordu.

 

Begüm Bozoğlu - www.arkeofili.com

 

Binlerce yıldır regl dönemimizle nasıl başa çıktığımız, toplumlarımız ve regl dönemiyle ilgili kalıcı utanç hakkında çok şey söylüyor.

 

 

Antik Mısırlılar regl kanının çok güçlü olduğunu düşünüyorlardı. Bir kadının kendi hamileliğini teşvik etmek için kullanabileceği yöntemlerden biri regl kanını uyluklarına sürmekti. Ebers Papirüsü, regl dönemi yeni başlamış genç bir kadının kanının, göğüsleri fazla sütle dolu olan bir kadının göğüslerine, karnına ve kalçalarına sürülebileceğini, “o zaman akıntının onun aleyhine olamayacağını” belirtiyor.

Eski Mısır’da insanlar, adet kanlarını emmesi için çimen benzeri bir bitki olan yumuşatılmış papirüsü kullanıyorlardı; bir nevi erken tampon gibi. Uzmanlar, regl dönemi yönetimine ilişkin bilinen oldukça az sayıda kayıt olduğunu söylüyor; bunun nedeni belki de regl döneminin uzun süredir bir tabu olması olabilir.

Illinois Üniversitesi’nden kültürel antropolog Alma Gottlieb, regl dönemini referans alan yazılı tarihler çok sınırlı olduğundan, yerli toplulukların anlatımları gibi sözlü tarihlerin mevcut tek kaynak olduğunu söylüyor. Ayrıca, insanların kan akışını kontrol etmek için kullandıkları ürünler muhtemelen organik materyallerdi, bu da eserlerin zamanla bozulduğu anlamına geliyor.

Uzmanlar, sonuçta insanların mevcut olan ve kıyafetleriyle uyumlu olana yöneldiğini söylüyor. Çoğu kişi için bu, katlanıp giysilere tutturulabilen, daha sonra yıkanıp yeniden kullanılabilen uzun bez şeritleri anlamına geliyordu. Northwestern Üniversitesi’nde regl ve regl ürünleri tarihçisi Sharra Vostral, bu uygulamanın popüler “regl döneminde olmak” ifadesinin nasıl ortaya çıktığını gösterdiğini belirtiyor.

Vostral’a göre, nasıl ve kim tarafından deneyimlendiği ve çevresindeki sosyal tutumlar; farklı yerlerde, farklı zamanlarda farklılık gösteriyor. Örneğin 19. yüzyılın sonlarında bazı ABD’li doktorlar regl olmanın bir hastalık olduğuna inanıyordu. Edward Clark adında bir doktor regl döneminde okula gitmenin üreme organlarının gelişimini engellediğine inanıyordu.

Yosun veya ağaç kabuğu gibi emici bitki maddeleri de faydalı olabilirdi. Örneğin bazı Vikinglerin bataklık yosunu kullanmış olabileceği söylentileri olsa da bu, tarihi kayıtlar tarafından doğrulanmadı. Illinois Üniversitesi’nden antropolog Kate Clancy’e göre, internette bazı regl bakım teorileri dolaşıyor, ancak aslında “bunların çoğu gerçek dışı”, özellikle de adet dönemi bakımıyla ilgili spekülatif yöntemleri kanıtlamak zor olduğu için.

Başka bir seçenek de kanamanın kıyafetlere geçmesine izin vermekti. Örneğin Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzyıllar boyunca birçok kattan oluşan jüpon ve elbiseler kanın emilmesini sağlıyordu. 19. yüzyılın sonlarında jartiyer benzeri bir mekanizma ortaya çıktı. Elastik bir bel bandıyla yapılan kemerlerin ön ve arka kısmında bir bez parçasını tutturmak için halkalar vardı. Devasa eteklerin aksine, daha vücuda oturan kıyafetlere geçişte faydalı olabilirdi ama çok da iyi değildi.

Regl mitleri

Birçok kültürde menstrüasyona uzun süre olumsuz bakıldı.

Anlayış eksikliği bu tür bakış açılarını körüklüyordu. Humoral teoriyi ele alalım: Orta Çağ’da vücudun salgı adı verilen dört sıvı bileşenden oluştuğu düşünülüyordu: kan, sarı safra, siyah safra ve balgam. Sağlığı korumak için bu vücut sıvılarının dengede kalması gerekiyordu. Leeds Üniversitesi’nden tarihçi Rachael Gillibrand’a göre, kadınların daha zayıf olduğu ve salgılarını kontrol altında tutma konusunda yetersiz olduğu düşünüldüğünden, regl dönemindeki aylık kan kaybı, salgıların dengelenmesinde anahtar rol oynuyordu.

Gillibrand, bu inancın Viktorya dönemine kadar devam ettiğini söylüyor. Diğer yanlış algılar arasında adet gören kadınların toksin yaydığı ve hastalıklara neden olabileceği, kanın kirli olduğu ve hatta kanın tarımsal ürünleri yok edebileceği fikri yer alıyordu.

Menstrüasyona karşı önyargının kökeni İncil’e kadar uzanabilir. Havva’nın tanrıya itaatsizlik ettiği ve acılı doğum lanetiyle cezalandırıldığı söyleniyordu. Daha sonra bu lanete ilişkin görüş regl dönemini de kapsayacak şekilde genişletildi.

Nepal’deki Onurlu Menstrüasyon için Küresel Güney Koalisyonu’nun kurucusu Radha Paudel, ayrımcı regl uygulamaları ve algılarının medeniyetin başlangıcından bu yana uygulandığını söylüyor. Norveç’teki Agder Üniversitesi’nde regl kültürü üzerine çalışan Camilla Røstvik ise bu damgalamaların bir utanç duygusu yarattığını ve 20. yüzyılın başlarında bile Batı kültürlerindeki insanların menstrüasyon hakkında çok az konuştuğunu ve birçok ergenin kendilerine ne olduğu hakkında hiçbir fikrinin olmadığını söylüyor.

“Birçoğu öleceklerini düşünüyordu. Geçmişi düşünürseniz, bunun özellikle birçok çocuk için çok travmatik olduğunu görürsünüz.”

Utanç devam ediyor

1930 civarında ABD’de ilk modern pedlerden bazılarının reklamları, alıcıların konuşmaya gerek kalmadan eczacılara verebileceği bir kuponu da içeriyordu. Sri Lanka’dan Kanada’ya kadar birçok kültürde menstrüasyona ilişkin algıları araştırmak için onlarca yıl çalışan Paudel, sessizlik ve utanç tutumunun dünyanın birçok yerinde geçerli olduğunu söylüyor.

Ancak tüm kültürlerin regl dönemini kötü olarak nitelendirmediğini belirtmek önemli. Örneğin Batı Afrika’daki Beng halkı adet kanını kutsal sayıyor ve üremedeki öneminin farkında.

Alternatif olarak, kuzey Borneo’daki Rungus halkı regl dönemini tarafsız olarak görüyor: ne kutsal ne de lanetli. Bu topluluğun insanları, evlerinin latalı zeminlerindeki bir boşluğa yerleşerek akışlarını yönetiyorlar ve aşağıdaki orman yeşilliklerine serbestçe kan akıtıyorlar. Gottlieb, bunun çok sıradan bir süreç olduğunu söylüyor.

Günümüzdeki ticari ürünler ise tamponlar, regl kapları ve regl diskleri gibi daha fazla iç kontrol yöntemini içerecek şekilde gelişti.

Ancak Clancy, hâlâ regl dönemini gizlemeye önemli ölçüde odaklanıldığını ve regl dönemine eşlik eden semptomlar gibi diğer konuların yeterince ele alınmadığını belirtiyor. Güçten düşüren kramplar bir kişinin günlük yaşamını bozabilse de, bu konu çok az tartışılıyor. Bu da, hala çok büyük miktarda damgalanmanın olduğunu gösteriyor.


National Geographic. 29 Kasım 2023.

 

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için