Blog
Trakya’da Atıyla Birlikte Gömülmüş Savaşçı Tümülüsü Bulundu
İlk mezar, geç Hellenistik döneme (MÖ 2. yüzyıl) ait bir yöneticinin mezarıydı ve Trak soyluları arasında yaygın bir uygulama olan, ölen kişinin yakılmış kalıntılarıyla birlikte savaş atının da gömüldüğünü gösteriyordu.
www.arkeofili.com
Trakya’da Roma öncesi kadınlara ve savaşçılara ait oldukça zengin mezarların yer aldığı büyük bir kutsal alan bulundu.
Arkeologlar, atın başında Herakles’in dev Antaios’u yendiğini tasvir eden bir dizgin alınlığı buldular. C: Topolovgrad Belediyesi
2024 yazında, Güney Bulgaristan’daki Kapitan Petko Voyvoda belediyesinde — Türkiye sınırına sadece birkaç kilometre mesafede — bir elektrik kablosu döşeme çalışmasıyla bağlantılı kurtarma kazıları sırasında, araştırmacılar Daniela Agre ve Deyan Dichev, antik Trakya’nın eşi benzeri görülmemiş zenginlik ve tarihi değere sahip iki tümülüsünü ortaya çıkardı.
Üst Düzey Bir Soylu
İlk mezar, geç Hellenistik döneme (MÖ 2. yüzyıl) ait bir yöneticinin mezarıydı ve Trak soyluları arasında yaygın bir uygulama olan, ölen kişinin yakılmış kalıntılarıyla birlikte savaş atının da gömüldüğünü gösteriyordu.
Mezar eşyaları arasında mızraklar, kalkanlar, sapları altın kaplı ve yarı değerli taşlarla süslenmiş kılıçlar ve bölgedeki başka hiçbir örneği bilinmeyen, olağanüstü işçilikle yapılmış takılar yer alıyordu.
Mezar hediyelerini oluşturan eşyalarından bazıları. C: Topolovgrad Belediyesi
En dikkat çekici parçalardan biri, kabzası altın ve değerli taşlarla geometrik motiflerle süslenmiş tören hançeri ile kurban edilen ata ait altın, gümüş ve bronzdan yapılmış süslemelerdi.
Agre’nin Bulgaristan Ulusal Arkeoloji Enstitüsü’nde düzenlediği basın toplantısında belirttiğine göre, bu metal kalitesi ve ince işçilik, mezar eşyalarının ya Trak kraliyet saraylarıyla bağlantılı bir kuyumcu atölyesinde ya da seyyar Hellenistik ustalar tarafından üretildiğini gösteriyor.
Kutsal Alan ve Soylu Kadın Mezarı
İkinci mezar, 2. yüzyılın başlarına tarihleniyor ve mezarda genç bir kadın vardı. Mezar eşyaları arasında iki çift olağanüstü iyi korunmuş deri ayakkabı, altın ve gümüş levhalarla kaplanmış bir ahşap sandık ve cam, bronz ve kehribardan yapılmış onlarca nesne vardı.
Keşfedilen mezarlardan biri. C: Topolovgrad Belediyesi
Yakınlarda bulunan bir ritüel çukuru, bölgedeki şehir devletleri ve krallar tarafından basılmış sikkeler içeriyordu ve bu alanın yüzyıllar boyunca bir tür hac merkezi ya da ticaret noktası olduğunu düşündürüyor.
Elektrik hattının geçtiği güzergahta yapılan kazılar sırasında, iki Orta Çağ yapısına daha ulaşıldı: bir nekropol ve 12. yüzyıla ait yarı gömük konutlardan oluşan bir yerleşim.
Önemli Bir Savaşçı
Ancak en büyük sürpriz, ilk tümülüsün sadece 60 metre ötesinde bulunan üçüncü, tamamen bozulmamış bir prens mezarı oldu. Bu kez mezar sahibi, 35–40 yaşlarında aristokrat bir savaşçıydı ve mezara atıyla birlikte gömülmüştü. Atın koşum takımlarında ise mitolojik sahneler içeren altın kaplama bronz süslemeler vardı.
C: Topolovgrad Belediyesi
En dikkat çekici parça, Herakles’in dev Antaios’u yendiği sahneyi betimleyen bir gemlik alınlığıydı — Hellenistik heykel sanatının gerçek bir başyapıtı. Kasların gerginliği ya da Antaios’un yüzündeki acı ifadesi gibi etkileyici detaylar vardı. Dichev’e göre, bu yerel üretim değil, muhtemelen Pergamon ya da İskenderiye’deki birinci sınıf bir atölyeden ithal edilmiş bir eserdi.
Trak Dünyası
Bu kadar dar bir alanda bu denli yoğun elit mezarların bulunması, Kapitan Petko Voyvoda’nın MÖ 2. ve 1. yüzyıllarda birinci dereceden bir hanedan merkezi olduğunu düşündürüyor ve bu durum, Roma öncesi Trakya’nın politik haritalarının yeniden değerlendirilmesini gerektirebilir.
“Bunlar münferit mezarlar değil, planlı bir ritüel ve mezarlık kompleksi. Muhtemelen Ege ile Tuna arasındaki yolları kontrol eden bir yönetici hanedanla bağlantılı” diyor projede yer alan Ortaçağ arkeolojisi uzmanı Vladimir Staykov.
C: Topolovgrad Belediyesi
“Bulduğumuz şey yalnızca buzdağının görünen kısmı. Bu alan, bağımsız Trak dünyasıyla Roma Trakya eyaleti arasındaki geçişi anlamamızın anahtarlarını barındırıyor olabilir” diye vurguluyor Agre.
Eserlerin seçilmiş bir bölümü önümüzdeki aylarda Sofya’daki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergilenecek, ancak arkeologlar ısrarla alanın yerinde bir açık hava müzesine dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor.
“Kazanlık veya Sveshtari gibi büyük mezarlık alanlarıyla kıyaslanabilir bir yerle karşı karşıyayız. Ancak buradaki korunma durumu ve kültürel etkilerin çeşitliliği benzersiz” diyor Dichev.
Topolovgrad Municipality. 4 Ağustos 2025.
Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >