Blog

Şuu23


Türk Tarih Tezi Üstüne

YAZAN:  · 22 ŞUBAT 2015

 

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yeni kurulan Türk devletinin önünde birçok sorun vardı. Bu sorunlardan belki de en önemlisi saltanattan cumhuriyete geçişte toplumun zihnine işlenmiş olan saltanatvari yönetim şeklini değiştirerek yeni ve modern bir toplum yaratmaktı. Bu kapsamda batılılaşma süreci hız kazanmış ve eğitimde, yönetimde, bilimde modernleşme milli bir tarz ile benimsenmiştir. Uzun süreli savaşlardan yorgun düşen halk, Anadolu dışından gelen Türk unsurlarla ve savaşlardan sonra yapılan mübadele ile yaşananlar toplumda Türk unsurlarını büyük ölçüde hakim kılmıştı. (ŞİMŞEK, A. SATAN, A. Türkiye’de Milli Tarihin İnşası, 2011, s. 22, 23)

Türkiye’de tarih metodolojisi konusundaki çalışmalar cumhuriyet ile birlikte hızlanmıştır. Burada ulus-devlet, milli tarih ilişkisinin etkili olduğu açıktır. 1931’de Türk Tarih Tetkik Cemiyeti’nin kurulması 1933 yılında devlet eliyle Türk Tarih Tezi gibi bir projenin ortaya atılması da buna örnektir. Bu dönemde önce Bernhaim’in Tarih İlmine Giriş, Tarih Metodu ve Felsefesi 1936’da, sonra da Langlois ve Seignobos’un Tarih Tetkiklerine Giriş’i Türkçe’ye çevrilerek yayınlanmıştır. Böylece cumhuriyetin yetiştireceği genç nesle tarihi öğretecek yeni bir tarihçi zümre oluşturma süreci de başlatılmıştır. (ŞIMŞEK, A. Tarih Nasıl Yazılır?, 2011, s. 13)

1930’larda Atatürk’ün teşvikiyle arkeolojik kazılar başlamıştır. Proto-Eti ve Eti denen insanlara ait bazı bulgular yavaş yavaş günyüzüne çıkmaya başlamış ancak tablo henüz tamamlanmamıştı. Türkiye’nin antropolojik yüzü hala karanlıktı. Bu sorunu giderebilmek açısından Türk Tarih Kurumu tarafından bir yandan arkeolojik kazılar devam ettiriliyor, diğer yandan ise yaşayan halk üzerinde antropolojik araştırmalar yapılıyordu. (TOPRAK, Z. Cumhuriyet ve Antropoloji, 2012, s.125, 147)

Cumhuriyetin ilk tarihçilerinde romantizmin etkisi büyüktür. Özellikle Türk Tarih Tezi’nde bu etki daha da net görülebilir. Atatürk’ün katkısıyla yazılan Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitap romantik tarih anlayışının bir ürünü olmakla birlikte dönemin diğer tarih araştırmalarını da etkisi altında bırakmıştır. 1930’larda görülen romantik milliyetçi tarihyazımı yeni yaklaşımların tarihçiler açısından benimsenmesiyle önemini yitirmiş olsa da günümüzde hala etkisini görebileceğimiz kaynaklar mevcuttur. (ŞIMŞEK, A. Tarih Nasıl Yazılır?, 2011, s. 100)

Atatürk’ün bir Fransız ders kitabında gördüğü Türklere ilişkin olarak yapılan “sarı ırktan barbar kavim” tanımlamalarına karşı olarak başlatılan milli tarih yazımının ve Türk Tarih Tezini bilim dünyasında savunması için kurulmuş olan Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti siyasi amaçlara hizmet etse de aynı zamanda o zamana kadar Darülfünun Edebiyat Fakültesinde verilmiş olan modern tarih formasyonu ve tarihçilik düşüncesinin kurumsallaşmasına katkıda bulunmuştur. Türk Tarih Tezi’nin savaşlardan yeni çıkmış, moral olarak yıpranmış bir topluma hem yeni bir birlik beraberlik ruhu kazandırmak hem de psikolojik güven ve coşku vermek için ortaya atıldığı da söylenebilir. (ŞİMŞEK, A. SATAN, A. Türkiye’de Milli Tarihin İnşası, 2011, s. 23, 24)

Şimşek, Ahmet. Tarih Nasıl Yazılır? İstanbul: Tarihçi Kitabevi, 2011. S. 13, 100
Şimşek, Ahmet, and Ali Satan. Milli Tarihin İnşası. İstanbul: Tarihçi Kitabevi, 2011. S. 22, 23, 24
Toprak, Zafer. Cumhuriyet ve Antropoloji. İstanbul: Doğan Kitap, 2012. S. 125, 147

(Kaynak: Arkeofili)

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için