Blog

Eyl16

Türler Arasında Merakı Etkileyen Faktörler Neler?

Kategori: Arkeoloji ve Sanat Haberleri  |  Yorum: 0 yorum

etiketler  EndonezyaMerakOrangutanSumatra



Türler Arasında Merakı Etkileyen Faktörler Neler?

Endonezya’da bulunan bir yağmur ormanında gerçekleştirilen deneyler, orangutanların keşfetme olasılığını artıran bir dizi sosyal, çevresel ve yaş faktörünü açığa çıkardı.

Yaren Şener - www.arkeofili.com

Biz insanlar, keşfetmeyi seviyoruz. Daha önce hiç görmediğimiz bir şeyle karşılaştığımızda, çoğumuz onu keşfetmek ve hakkında daha fazla bilgi edinmek isteriz.

Endonezya’da doğal ortamında bulunan bir sumatra orangutanı. C: Suaq Project

Ancak aynı şey, yaşayan en yakın akrabalarımız olan büyük insansı maymunlar için kesin olarak söylenemez. Onlarca yıldır süregelen çalışmalar tutsak şempanzeler, goriller ve orangutanların bir laboratuvardaki tanıdık olmayan nesneleri büyük bir hevesle keşfediyor olduklarını gösterse de, büyük insansı maymunlar vahşi doğada bu tür karşılaşmalar sırasında nadiren gözlemleniyor.

Bu nedenle büyük insansı maymunların doğal yaşam alanlarındaki yeniliklere verdiği tepkiler hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmiyor. Yakın zamanda, Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü (MPI-AB) ekibi, vahşi orangutanların ilk kez karşılaştığı yabancı bir nesneye karşı davranışını izlemeyi başardı.

Endonezya’da bulunan bir yağmur ormanında gerçekleştirilen deneyler, orangutanların keşfetme olasılığını artıran bir dizi sosyal, çevresel ve yaş faktörünü açığa çıkardı.Scientific Reportsdergisinde yayımlanan çalışma, orangutanlarda merakı tetikleyen koşulları gösteriyor ve kendi meraklı doğamızın nasıl evrildiğine ışık tutuyor.

Ekip, Sumatra’da bulunan uzun vadeli bir izleme alanı Suad Balimbing’deki orangutanları inceledi. Bölgedeki orangutanlar, onlarca yıldır insanların varlığına alışmış durumda bulunuyor ve bu da bilim insanlarına vahşi büyük insansı maymunları yakın mesafeden gözlemleme konusunda nadir bulunan bir fırsat sunuyor. Çalışmanın başyazarı Caroline Schuppli, vahşi orangutanların alışılmadık bir şeyle karşılaştıklarında nasıl tepki verecekleriyle ilgilenmeye başladı.

Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsü grup lideri Schuppli, “Merak, insanların öğrenme ve yenilik yapma yeteneğini harekete geçiren olağanüstü bir özellik. Eğer bu özelliğin nasıl evrildiği hakkında bilgi edinmek istiyorsak yaşayan en yakın akrabalarımızı incelememiz gerekiyor.” diyor.

Bir bireyin bilinmeyeni öğrenme motivasyonunu tanımlayan merak, daha önce büyük insansı maymunlarda araştırılmıştı, ancak vahşi hayvanlar üzerinde çalışmanın lojistik zorlukları nedeniyle neredeyse tüm testler hayvanların tutsak edilerek gerçekleştirildi. Schuppli, “Maymunların bir hayvanat bahçesinin güvenli ve kontrollü şartları altındayken keşfetmeye oldukça meraklı olduklarını biliyoruz. Ancak bu sonuçlar bize evrimsel tarihimize dair, merakı gerçekten tetikleyen veya baskılayan şeyler hakkında çok az şey söylüyor.” diyor.

Yaklaşık on yıl önce Schuppli ve arkadaşları, vahşi orangutanlardaki merakı, hayvanların tutsak edildiği çalışmalardan ilham alınan bir deneyle ilk kez değerlendirmeye çalıştılar. Suaq’ta dolaştılar, orangutanların bulabilmesi için ormanı parlak kırmızı bir bayrak, plastik çiçekler ve meyveler, doldurulmuş bir oyuncak gibi yabancı nesnelerle donattılar. Sonuçlar pek iç açıcı değildi. Schuppli, “Hiçbir eşyanın yanına nerdeyse hiç yaklaşmadılar. Deneyden uzak durmak için ormanda büyük halkalar çizdiklerini görebiliyordunuz.” diyor.

Schuppli, orangutanların doğadaki yeniliklere tepkisini test etmenin geçmiş paradigmayı yeniden canlandırmayı gerektireceğini fark etti. “Zorluk, onları hem yeni hem de korkutmayacak kadar tanıdık bir şeyle nasıl ikna edeceğimizi bulmaktaydı.” diyor. Schuppli yıllar içinde, tam da bu nitelikte bir nesne geliştirdi: Yerel orman balıyla dolu doğal bir deliğe sahip bir ağaç gövdesi parçası.

Ağaç kovuğu ve yiyecek tanıdıktı, ancak bunların alışılmadık bir biçimde yerleştirilmesi yeni bir yiyecek arama durumunu ifade ediyordu. Schuppli, yerel ve uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekiple birlikte deney kütüğünü orangutanlardan yaklaşık 10 metre uzaktaki ağaçların yükseklerine yerleştirdi ve neler olduğunu izledi.

Deneyler sırasında orangutanlar, yeni getirilen kütüğün etrafında ortalama 30 dakika geçirdiler. Bu süre zarfında, yeni kütüğü uzun süre boyunca yoğun bir şekilde gözlemleyerek ve yaklaşarak keşfettiler. Ancak genel olarak, orangutanlar dala nadiren direkt olarak dokunuyorlardı ve dokunduklarında da sıklıkla sopa gibi bir araç kullanıyorlardı.

Çalışmanın ortak yazarlarından Tri Rahmaeti, “Orangutanlar oldukça dikkatliydi. Bal ödülü, parmaklar ile kolayca kütükten çıkarılabilirdi ancak yine de fiziksel temas kurmalarına gerek kalmaması için bir araç kullanmayı tercih ettiler.” diyor.

Ancak davranışlarda önemli farklılıklar vardı. Ekip, istatistiksel teknikler kullanarak bireylerin özelliklerini ve çevredeki keşifleri genişleten nitelikleri ortaya çıkardı. Genç orangutanların, yetişkinlere göre gözlem yapma ve kütüğe yaklaşma olasılığı çok daha fazlaydı. Ayrıca orangutanlar, bir başka bireyin aynı yöne gittiğini gördüklerinde kütüğe daha fazla yaklaşıyorlardı. Ayrıca habitat da rol oynuyor gibi görünüyordu: Bol miktarda besinin bulunduğu alanlarda orangutanlar, daha fazla gözlem yaparken kütüğe daha az yaklaşma eğilimindelerdi.

Schuppli, “Bir yandan, sonuçlar vahşi doğadaki orangutanların yeni nesneleri keşfetmeye o kadar da hevesli olmadığına dair önsezimizi doğruladı. Bunun sebebi orangutanların doğada, yeniliklerin nadir olduğu istikrarlı habitatlarda çok uzun süre yaşıyor olması olabilir. Bu nedenle, bilinmeyen bir şeye yaklaşmanın potansiyel riski, potansiyel ödülden daha ağır basmıyor.” diyor.

“Diğer yandan deney, davranışlardaki esnekliği gösterdi. Orangutanlar, doğadaki yeniliklere meraklı olma potansiyeline sahipler, ancak yalnızca belirli koşullar altında. Ve bunu vahşi bir popülasyonda deneysel olarak test ederek koşulları açıkça belirledik.”

Schuppli, bu koşullar arasında sosyal faktörü en aydınlatıcı buluyor. “Orangutanlar, tüm büyük insansı maymunlar arasında en az sosyal olanı, ancak yine de birliktelik ortaklarının varlığının onların merak seviyelerini artırdığını görebiliyoruz.” diyor.

Bu, türümüzün başarısını teşvik eden merakın ürünleri olan öğrenme ve yeniliği anlama konusunda büyüleyici sonuçları içeriyor. Schuppli, “Öğrenme ve yeniliği genellikle tek kişilik eylemler olarak düşünüyoruz, ancak erken dönem tarihimizde durum böyle olmayabilir. Eğer yenilik kıvılcım olsaydı, o halde sosyal yaşamlarımız hızlanmayı sağlayabilirdi.” diyor.


Max Planck Society. 15 Ağustos 2023.

Makale: Schuppli, C., Nellissen, L., Carvajal, L.et al.(2023).

Bu yazı hakkında yorum bulunamamıştır. İlk yorumu siz ekleyebilirsiniz >

Yazıya Yorum Ekleyin

* Takma ad kullanabilirsiniz

* Yorumunuzda görülmeyecektir

 Evet   Hayır* Her defasında yeniden girmemeniz için